, müvekkilleri hisseleri oranında tazminat olarak ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir....
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ...Mahallesi, 406 parsel sayılı, 2300 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 1976 yılında kadastro komisyonu kararı ile ... ve ...validesi adına paylı olarak tescil edildiği, 15/07/2013 yılında yapılan satış sonucu aynı yüzölçümle davacı adına tescil edildiği, davacının talebi üzerine kadastro komisyonunca taşınmazın zemindeki kullanım durumu ile haritasındaki sınırlarında eylemli bir değişikliğin olmadığı, gerçek yüzölçümünün 1156,05 m2 olduğu, yapılan düzenlemenin komşu parsel malikleri ile diğer hak sahiplerini etkilemediği, düzeltmenin tapu kayıt ve belgelerine aykırı bir durum yaratmadığı açıklanmak sureti ile taşınmazın gerçek yüzölçümü olan 1156,05 m2 olarak 17/12/2013 tarih ve 9404 yevmiye nolu işlemle tescil edildiği, davacının 23/01/2014 tarihinde temyize konu tazminat davasını açtığı anlaşılmaktadır....
Yargılama devam ederken davacı vekili mahkememize verdiği dilekçesinde dava dilekçesindeki taleplerinden ikinci nitelikte olan taleplerinin davalı şirket tarafından kabul edildiğini ve fuarın 19.02.2022 ile 27.02.2022 tarihleri arasına ertelendiğini, bu nedenle de davanın konusuz kaldığını, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek kalmadığını, sadece yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından hüküm verilmesi taleplerinin olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili mahkememize verdiği dilekçesinde 6100 sayılı HMK m. 111'e göre terditli talepte bulunmuştur. Bu taleplerinden ikincil nitelikte olanı olan davaya konu fuarın ertelenmesi şeklinde sözleşmenin yeniden uyarlanması talebi tarafların karşılıklı anlaşması ile gerçekleştiği ve davacının terditli taleplerinden ilki hakkında karar verilmesi yönünde talebi bulunmadığı için dava konusuz kalmış ve bu nedenle aşağıdaki gibi karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak hüküm kurulmuştur....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ... aleyhine takip yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek, davalı borçlunun dava konusu taşınmazını diğer davalı kardeşine satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı ..., yetki itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı ...’ın yetki itirazının terditli olduğu ve davacının da seçim hakkını Üsküdar olarak kullandığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Somut olayda, alacaklı vekili İİK'nun da yer almayan bir biçimde terditli olarak yetki itirazının kabul edilmemesi halinde yetkili icra dairesinin belirlenmesi talebinde bulunmuş, Mahkeme, yetki itirazının kaldırılmasına hükmetmediği halde alacaklı vekilinin terditli talebinin kabulü ile borçlulara karşı takibin yürütüleceği yetkili icra dairelerinin belirlenmesine karar vermiştir. Bu durumda, mahkemece, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebi yerinde görülmediğinden bahisle yukarıda belirtilen şekilde karar vermek yerine İİK'nunda yer almayan bir biçimde hüküm tesisi doğru değildir....
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, tevhit-ifraz işlemi neticesinde hisse oranının azaldığını belirterek işlemin iptali ile hissesinin 50.55 m2 olarak adına tescilini talep etmiştir. Dava dilekçesi ve davanın ileri sürülüş biçimine göre davacının iki talebi söz konusudur. Bunlardan ilki imar uygulamasına dayalı idari işlemin iptaline ilişkin olup bu talebin idari yargının görev alanında kalmaktadır. Bu talep yönünden yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun ise de davacının diğer talebi 2256 ada 458 parseldeki hisse oranının 50.55 m2 (5055/17917 hisse) yerin adına tesciline ilişkindir. Tapu iptali ve tescil istemi ancak adli yargıda görülebilir. Bu nedenle mahkemece, taraf delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken tapu iptal ve tescile yönelik talep yönünden idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddi hatalı olmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 1007. ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan zararın tahsili istemi ile açılmış tazminat isteğine ilişkin olduğundan, hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Dairemize değil Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki; anılan Dairece de görevsizlik kararı verildiğinden ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmesine, 09.09.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı taraf aracın kilometresinin değiştirildiğini belirterek öncelikle satışın iptalini, 28.000,00 TL olarak ödenen araç bedeli, tarafından yapılan 12.257,74 TL tamir masrafı, 246,89 TL fenni muayene masrafı 400,00 TL satış masrafı ve 5.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 45.904,63 TL nin davalıdan alınarak tarafına verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise tarafından yapılan 12.257,74 TL tamir masrafı ve 5.000,00 TL değer kaybı ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş olup, davacının bu talebi terditli dava mahiyetindedir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 227. maddesinde alıcıya tanınan haklar yenilik doğurucu yani tüketilen haklardan olup alıcı bunlardan ancak birini kullanabilecek, başka bir anlatımla terditli olarak talepte bulunamayacaktır....
Kadastro Mahkemesinin 19.01.2011 gün ve 2006/28 E. - 2011/4 K. sayılı orman kadastro tespitine itiraz ve tescil davası sonunda tapu kaydının 2.441,38 m2'lik kısmının iptal edilerek orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini ve hükmün 03.08.2012 tarihinde kesinleştiğini, hiç bir bedel ödenmediğini, böylece mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek 03.08.2012 tarihi itibariyle hesaplanacak değerinden, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkillerine verilmesini istemiştir. Davacılar vekili, keşif ve raporlardan sonra mahkemeye sunduğu 26.06.2014 tarihli dilekçesinde; davasını, 109.627,62.-TL artırarak 119.627,62.-TL olarak ıslah etmiş ve 10.000.00 TL'ye dava tarihinden, 109.627,62....
-USD olarak gösterildiğini, fakat faiz oranının belirtilmediğini, bu nedenle ayrıca takibin ferileri niteliğindeki harçlar ve giderler de külfet olarak fahiş istenen alacak faiz oranında doğal olarak arttığını belirterek, öncelikle davalı alacaklının takipteki seçimlik hakkını TL cinsinden talep ettiğinin tespiti ile tüm takipteki asıl alacak ve ferilerinin hesaplanmasının TL cinsinden usul ve yasaya uygun olarak yapılması ile ortaya çıkacak olan fahiş ve fazla hesaplamanın tespiti ile bu oranda müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde davalı alacaklının takip talebinde döviz hesaı yapılacak ise bu alacağa vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar Devlet Bankalarının usd ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz ödeneceği gerçeği ve hesaplaması ile davalı alacaklının tajipte fahiş ve fazla hesap yağtığının tespiti ile bu oranında müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine, her iki durumda da davalı alacaklının...