"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 07.09.1999 tarihli dava dilekçesi ile tapuda 13.2.1990 tarih 88 nolu tapu kaydı ile adına kayıtlı bulunan taşınmazın orman sınırları içine alındığını, taşınmazın ormanla bir ilgisinin bulunmadığını bildirerek orman kadastrosunun iptali ile taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasını talep etmiştir.mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 10 yıllık yasal süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman tahdidi 1966 yılında yapılmıştır. Daha sonra 1988 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır....
Davacı, davasında haklı bile olsa hak düşürücü süre davanın özünü ortadan kaldırmış olduğundan o davanın esasına girilemez ve dava dinlenemez. Kadastro yasaları tasviye amacını gütmektedir. Yasa koyucu, kamu düzenini hak arama hürriyetinden daha önemli görmüş ve hük düşürücü süreye üstünlük tanımıştır. Somut olayda; 3402 Sayılı Yasanın 4/3. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu 1997 yılında yapılarak kesinleşmiş dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapu kaydı oluşmuş ve taşınmaz kamu malı olmuştur. Temyize konu dava 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde anılan 10 yıllık süre içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak açılmıştır. Ne var ki; kesinleşen orman kadastrosunun iptali 3402 Sayılı Yasanın 16/D ve 6831 Sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebilir....
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde Kadastro Kanununun 12.maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir....
İdaresinin tespite karşı açtığı itiraz davası sonucunda Mardin Kadastro Mahkemesinin 1997/166 E. - 1998/118 sayılı kararı ile orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verildiği , hükmüm kesinleşmesi ile taşınmazın 16/09/1998 tarihinde tapuya tescil edildiği, eldeki davanın 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 10/12/2013 tarihinde açıldığı, mahkemece de davanın hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 03/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., Köyü ... mevkiindeki zilyetliğinde bulunan taşınmazın yörede 02.03.1990 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu sırasında, kadastro komisyonu tarafından orman alanı içinde bırakıldığını, 2067-2068 orman sınır noktalarında bulunan taşınmazın orman alanı dışına çıkarılmasını istemiştir. Mahkemece, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tapu kaydına dayanılarak açılmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde zilyetliğe dayalı açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir....
Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 Sayılı Yasa tarafından Orman Yasasına bir atıfta yapılmadığı, somut olayda, orman kadastro komisyonu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
Bu nedenle, ilanın 3373 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde yapılması, bu yasa ile tapulu taşınmazlar yönünden getirilen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman kadastrosuna dava açma olanağı sağlamaz. 3373 Sayılı Yasada daha önceki yasalar döneminde yapılıp sonuçlandırılan, ancak ilanı bu yasa döneminde yapılan işlemlere ... yasanın getirdiği hükümlerin uygulanacağı konusunda da her hangi bir hüküm bulunmamaktadır....
İSTİNAF NEDENLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun'un 79/10. ve 5510 sayılı Kanun'un 86/8. maddelerine göre; “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” Söz konusu Kanun'larda belirtilen beş yıllık süre; hak düşürücü süre niteliğinde olup, mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır....
Mahkemece orman niteliğinde olan bir yerin kadastro işlemi kesinleşmekle o taşınmaz kamu malı orman niteliği kazanacağı, kesinleşen orman kadastrosunun nasıl iptal edileceğinin Orman Kanununda düzenlendiği, kesinleşen orman kadastrosunun iptalinin ancak tapulu taşınmazlar yönünden, tapu sahiplerince on yıllık hak düşürücü süre içinde istenebileceği, vergi kaydına, zilyetliğe dayanılarak kesinleşen orman kadastrosunun iptalinin talep edilemeyeceği, davacının da tapu kaydına dayanmadığından kesinleşen orman kadastrosunun iptalini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi dosya kapsamına da uygun değildir....
vekili, 23.12.2010 tarihli dava dilekçesinde; ... mahallesi 717 ada 2 sayılı parselin davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu, ancak taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu bildirerek, davalı adına kayıtlı tapunun iptaline ve orman niteliği ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 5841 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle, keşif yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/03/2012 tarih ve 2011/16137 E. - 2012/4481 K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [......