Sayılı Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 sayılı Kanun tarafından orman yasasına bir atıfta yapılmadığı, somut olayda orman kadastro komisyonu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
sayılı Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 sayılı Yasa tarafından orman yasasına bir atıfta yapılmadığı, somut olayda orman kadastro komisyonu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
Ayrıca; 3402 sayılı Kadastro Kanunda ve diğer kanunlarda 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılacak kadastro tesbitlerinde, zilyetliğe ve vergi kaydına dayalı olarak açılan davaların 30 günlük askı ilân süresi ile sınırlı olduğuna ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının olanaklı olmadığına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, sınırlayıcı hüküm bulunmadan kişinin Anayasal mülkiyet hakkının özüne dokunur şekilde dava açma süresinin kadastro tutanaklarının askı ilânına çıkarılmasından itibaren 30 günlük süre ile sınırlandırılması ve bir yerin orman olmadığı bilimsel olarak saptansa dahi, hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına imkan vermeyecek 30 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile mülkiyet hakkının elinden alınması doğru olmayacaktır....
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü 101 ada 13, 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin orman tahdidinin iptaline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 10 yıllık sürede açılan orman tahdidinin iptali istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Yasaya göre yapılan ve 10.07.1998 tarihinde 6 aylık askı ilanına çıkarılan orman kadastrosu bulunmaktadır....
Hukuk Dairesinin 29.03.2017 tarih ve 2015/12285-2017/2561 Esas, Karar sayılı bozma ilamında özetle; "Kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin davada; kullanıcı tespiti hakkında bir karar verilmesi gerekirken orman tahdidinin ve 2/B madde uygulamasının iptali ile taşınmazın orman sınırları içine alınmasına karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne; tespitin ve çekişmeli taşınmaz üzerindeki şerhlerin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş; dava konusu 108 ada 475 parsel sayılı taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmişse de dava konusu taşınmaza ilişkin olarak yapılan 2/B uygulamasına ilişkin Orman İdaresi tarafından hak düşürücü süre içerisinde açılan bir dava yoktur. Davacı ......
Dava, 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali niteliğindedir. Yörede 1941 ve 1997 yıllarında yapılan orman tahdidi, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davacının dayandığı Ağustos 324 tarih 71 numaradan gelen 16.02.1943 tarih 34 nolu tapu kaydının, 4753 Sayılı Yasa gereğince oluşturulan bir tapu olmadığı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu köyde ... tevzi çalışmasının 1953 yılında yapıldığı, 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile tamamen kaldırıldığı, dayanılan tapu kaydının hukuki niteliğinin yitirildiği ve davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 28/03/2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
sayılı Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 sayılı Yasa tarafından orman yasasına bir atıfta yapılmadığı, somut olayda orman kadastro komisyonu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Yasının 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
Ancak orman kadastrosunun 15.12.1982 tarihinde, 2/B uygulamasının da 11.04.1989 tarihinde ilan edildiği göz önüne alındığında, orman kadastrosuna itiraz davası açmak için 6 aylık ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçmiş bulunduğu anlaşıldığından, karşı davacıların davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi ve zaten tahdit dışında bulunan ve adlarına kayıtlı olan taşınmaz hakkında tekrar tescil kararı verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.Bu sebeple, hükmün ikinci bendinin tümden kaldırılarak, bunun yerine “Birleşen dosyada davacıların davasının, dava açmak için hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle reddine” yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda ... onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 22/11/2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Yasada öngörülen hak düşürücü süre içinde itiraz ya da, geniş anlamıyla dava hakkı kullanılmaz ise, bu sürelerin bitmesinden sonra hak düşürücü süre nedeniyle dava hakkı düşer. Hak düşürücü süreler dava koşulu olup, yargılama sırasında karşı tarafın itirazı aranmaksızın kendiliğinden gözönünde bulundurularak hak düşürücü süre nedeniyle başka bir araştırmaya girilmeden, dava koşulu bulunmadığından davanın reddi gerekir. 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinde düzenlenen dava açma süreleri hak düşürücü sürelerden olup, bu sürelerinin bitmesinden sonra tapuya dayanılarak dahi orman kadastro işleminin iptali dava edilemez. Taraflar arasında daha önce taraf, konu ve neden birliği başka bir anlatımla H.Y.U.Y.'nın 237. maddesindeki koşulları taşıyan bir kesin hüküm varsa, bu hüküm daha sonraki tarihlerde aynı taraflar arasında aynı nedenle ve aynı kadastroda açılacak davaların kesin hüküm nedeniyle reddi gerekir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman savı ile açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine göre yapılan ve 24/11/1992 – 24/12/1992 tarihlerinde ilan edilen orman kadastrosu bulunmaktadır....