"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dairenin 13.05.2015 tarihli geri çevirme kararında, dava konusu taşınmazla ilgili 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gözönünde bulundurularak 10 yıllık süre içinde tapu kaydına dayanılarak orman tahdidinin iptali davası açılıp açılmadığının davanın taraflarından da sorulmak suretiyle belirlenmesi istendiği halde iade gerekleri tam olarak yerine getirilmeden dosyanın yeniden temyiz incelemesine gönderildiği görülmekle; davanın uzamasına, dosyanın sürüncemede bırakılmasına neden olunmadan temyiz incelemesi yapılabilmesi için; iade gereklerinin doğru ve eksiksiz olarak yerine getirildiğinin bizzat mahkeme hâkimi tarafından kontrol edilmek suretiyle; Davalı gerçek kişi tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde sözedilen tapuya dayalı olarak on yıllık süre içinde orman tahdidinin...
tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dairenin 06.05.2015 tarihli geri çevirme kararında, dava konusu taşınmazla ilgili 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gözönünde bulundurularak 10 yıllık süre içinde tapu kaydına dayanılarak orman tahdidinin iptali davası açılıp açılmadığının davanın taraflarından da sorulmak suretiyle belirlenmesi istendiği halde, iade gerekleri tam olarak yerine getirilmeden dosyanın yeniden temyiz incelemesine gönderildiği görülmekle; davanın uzamasına, dosyanın sürüncemede bırakılmasına neden olunmadan temyiz incelemesi yapılabilmesi için; iade gereklerinin doğru ve eksiksiz olarak yerine getirildiğinin bizzat mahkeme hâkimi tarafından kontrol edilmek suretiyle; Davalı gerçek kişi tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde sözedilen tapuya dayalı olarak on yıllık süre içinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açılıp açılmadığının davalı ve davacıdan da sorulmak suretiyle tesbiti, açılmış ise dosyanın bu dosya içine konulması...
Ancak mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır şöyleki; eldeki dava orman kadastrosunun iptali istemine ilişkin bir dava değildir. Dava Orman Yönetimi tarafından açılan tahdide dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup davacı ... Yönetimi 1987 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmalarının iptalini değil, kesinleşen bu tahdide göre tahdit içinde kaldığını iddia ettiği taşınmazın tapusunun iptali ve tescilini talep ettiğinden bu dava yönünden 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanamaz, bu nedenle mahkemece işin esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi....
Davalı ... ..., taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, ... mahallesi 100 ada 51 parsel sayılı taşınmazın 19/06/2015 tarihli rapor ve krokide (B) harfiyle işaretli 1241,18 m²’lik bölüme yönelik orman kadastro komisyonunun işleminin iptaliyle bu bölümün orman sınırları dışına çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan 19.11.2007 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu vardır. Genel arazi kadastrosu 1985 yılında yapılmıştır....
Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümleleri Anayasanın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir....
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, "çekişmeli taşınmaza yönelik kadastro tespitinin kesinleştiği 29.05.2006 günü ile dava tarihi olan 21.12.2017 günü arasında 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu" gerekçesi ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....
Dava, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince açılan orman tahdidinin iptali davası niteliğindedir. Yörede 1975 yılında yapılan orman kadastrosu çalışması bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 6831 Sayılı Yasanın 3373 Sayılı Yasa ile değişik 11/son maddesindeki tapuya dayalı olarak 10 yıllık süre içinde dava açma hakkı, 3373 Sayılı Yasa döneminde yapılan orman kadastro çalışmaları için tanındığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 23/11/2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
Orman Yönetiminin bu taşınmazların yörede 2002 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiası ile açmış olduğu tapu iptali ve tescil davası ile ... tarafından 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde tapuya dayalı olarak açmış olduğu orman kadastrosuna itiraz davaları birleştirilmiştir. ... mirasçıları 313 parselde paylarının olduğu iddiasıyla davaya katılmışlardır. Mahkemece, ... tarafından açılan orman kadastrosuna itiraz davasının kabulüne; Orman Yönetiminin, tapu iptali ve tescil davasının ise, 5841 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm, Orman Yönetimi ve Yakup Zeki Tunç mirasçıları tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/01/2011 tarih ve 2010/16241- 2011/795 sayılı kararıyla bozulmuştur....
Köyünde orman kadastrosunun 1985 - 1987 yılları arasında yapılmış askı ilanı sonucu 22.02.1989 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 28.05.1987 tarihinde yürürlüğe giren tapulu taşınmazlarda orman kadastrosuna 10 yıllık süre içinde dava açılabileceğini öngören 3373 sayılı yasa hükümlerine dayanılarak 13.08.1998 tarihinde açıldığı, çekişmeli taşınmazın 1990 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında orman niteliği ile Hazine adına tespit edildiği, 3373 Sayılı Yasada tapu sahiplerine tanınan 10 yıllık süre içinde tahdidin iptalini isteme hakkının geriye yürüyeceğine dair hüküm bulunmadığı, tapulu taşınmazlar için 3373 Sayılı Yasa ile tanınan ek dava imkanının evvelce düşmüş haklara uygulanması olanağının bulunmadığı bu sebeple davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....
Dava konusu taşınmazın eski tarihli ... fotoğrafı, memleket haritasının uygulanması sonucu orman olduğu ve orman bitki örtüsü kaldırılarak tarla haline getirildiği, 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılmasının taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağı niteliğini değiştirmeyeceği, kadastro sırasında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tapu kaydı oluşturulmasının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu, taşınmaz dört yönden 3725000 m2 yüzölçümlü 101 ada 86 sayılı orman parseli ile çevrili olması nedeniyle orman içi açıklık niteliğinde olması nedeniyle 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacağı anlaşılmaktaysa da, davacı Hazinenin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile dava açmayıp, salt orman iddiası ile dava açıldığı, Daire bozma kararında Hazinenin salt orman iddiası ile dava açmış olması ve kesinleşmiş orman tahdidinin varlığı halinde taşınmazın orman niteliğinin...