Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek şirket üst düzey yöneticisinin sorumluluğu için temsil ve ilzam yetkilerinin olması gerekir. Mahkemece davacının borçlu şirketin üst düzey yöneticiliği ile temsil ve ilzama yetkisi sorumluluğu araştırılmadan ve 22.01.2008'de istifa etmiş olmasına göre 2008 yılı 1 ve 2. aylara ilişkin sorumluluğu olmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. ........

    İcra Ceza Mahkemesince verilen 18.02.2016 gün ve 2013/113 Esas, 2016/70 Karar sayılı hükümlerin şikayetçi vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 29.11.2017 gün ve 2017/1563 Esas, 2017/10388 Karar sayılı kararıyla; Sanıklara isnat edilen İİK’nun 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği 27.09.2012 tarihi itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket ticari defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekirken, yazılı şekilde sanıkların beratine karar verilmesi...

      Somut olayda, davacı işveren tarafından davacının iş akdini, davalı şirket tarafından yapılan araştırma neticesinde davacının kendi bölgesinde olmayan müşteriden kendi bölgesindeki müşteri hesabı adına 670 kolu ürün sattığının fark edildiğini, bu usulsüz işlemleri ile davacının sorumluluğu dışındaki bölgeden haksız şekilde siparişler oluşturarak lehine maddi menfaat elde ettiğini, bu işlemlere neticesinde davalı şirketin zarara uğradığını, davacının haksız kazanç elde etme girişiminde bulunduğunu iddia ederek davacının iş akdini feshetmişse de, dosya kapsamı ile davacının usulsüz işlemler yaptığı ve bunun neticesinde de haksız kazanç elde ettiği ve menfaat sağladığına dair somut bilgi ve belge bulunmadığı, gerek davacı gerekse davalı tanık anlatımında davacının yaptığı işlemlerde şefinin onayının olduğunun ve yine davalı tanığının beyanında da, müşteriye açmak izin davacının tek başına yetkisinin olmadığının ve eski yöneticisinin onay verdiğinin, yeni yöneticisinin bu durumu ortaya çıkardığının...

      Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, işçilik alacaklarından dava dışı şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti ilişkisinden kaynaklandığı, tarafların tacir olmadığı ve işçilik alacaklarından dava dışı şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir....

        İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK'nın 553.maddesi uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalının, şirket ortağı ve yöneticisi olduğu dönemde şirketi zararlandırıcı bir takım usulsüzlükler yaptığını, şirkete zarar verdiğini iddia ederek maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise öncelikle diğer savunmalarla birlikte zamanaşımı definde bulunmuştur. Uyuşmazlık, davacının iddia etmiş olduğu zararlarının ve maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir. Dava tarihi 31.05.2022 'dir....

          Asliye Ticaret Mahkemesince ise, HMK'nın 14/2. maddesinde "Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir." hükmünün mevcut olduğu, davanın şirket eski yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan, şirket eski yöneticisine yönelik tazminat davası olduğu, bu davaya bakmaya HMK'nun 14/2. maddesi uyarınca şirket merkezin bulunduğu Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, HMK'nun 14/2. maddesinde düzenlen yetkinin kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olduğu gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı verilmiştir....

            e karşı açılan davanın şirket yöneticisinin azli, ... A.Ş.'ye karşı açılan davanın ise tespit davası olduğu" şeklinde dava vasıflandırılması yapılmıştır. Ancak, davacı vekilinin 03/10/2023 tarihli dilekçesindeki tavzih beyanları ve 04/10/2023 tarihli duruşmadaki tavzih açıklamaları karşısında, davalı ... A.Ş.'ye yönelik açılan dava yönünden Mahkememizin yaptığı "tespit davası" vasıflandırılmasından vazgeçilmiş, ... A.Ş.'ye karşı açılan dava da "şirket yöneticisinin azli" davası olarak vasıflandırılmış, bu şirkete karşı başka bir dava ve tespit talebinin olmadığı kabul edilmiştir. Davacı tarafın tavzih beyanları karşısında, Mahkememizce davalı şirkete karşı açılan dava da şirket yöneticisinin azli olarak vasıflandırılmasına (vasıflandırma değişikliğine gidilmesine) rağmen, şirket ve yöneticisi arasında bu dava yönünden zorunlu dava arkadaşlığının bulunmaması ve usul ekonomisi gereğince davacı tarafın davaların tekrar birleştirilmesi talebi kabul edilmemiştir. Yargıtay ....

              Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir.Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir. Katılanların, Türk Telekom Müdürlüğü bünyesinde özel güvenlikçi olarak görev yaparlarken 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun gereğince özel güvenlik belgelerini yenilemek amacıyla ... Şirketler Grubu bünyesinde bulunan ... Güvenliğe 20/01/2010 tarihinde ücret karşılığında müracaat ederek 13/02/2010 tarihinden itibaren Özel Güvenlik Yenileme Eğitimine başladıkları, 18/04/2010 tarihinde yapılan özel güvenlik yenileme sınavına girmek için ...Emniyet Müdürlüğüne müracaat ettiklerinde sınava katılmayacakları zira ......

                Davalı ...’ün satış işleminden sonra bir kaç gün içerisinde şirketteki paylarının tamamını devrettiği dosya kapsamında sabit olduğuna göre bozma kararına uyan mahkemece dava konusu taşınmazların satış tarihi itibariyle belirlenecek rayiç bedeli ile tapudaki satış değeri arasındaki fark belirlenerek davalılar arasındaki ilişki de incelenerek muvazaa iddiası yönünden tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesi, muvazaa olmadığı kanaatine varılması halinde terditli talep olan şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiası yönünden bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Maddesine göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan veya esas sözlemeden doğan yükümlülüklerini, kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahibine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur. Anonim ortaklık, organlarının haksız elyeminden dolayı sorumludur. Ayrıca haksız eylemde bulunan yönetim kurulu üyeleri de kişisel olarak sorumludur.(Yargıtay 11.HD nin 25.3.1994 tarih 1248 esas 2289 karar sayılı kararı) Somut olayda; Davacı vekili eylemin haksız fiilden kaynaklandığını bu sebeple davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ile sürmekte ise de şirket yöneticisinin işlediği haksız fiilden dolayı hukuki sorumluluğu Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olup, TTK'nun 4....

                    UYAP Entegrasyonu