Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı ... dava konusu taşınmazın kök murisi ... ... ait olduğu iddiasıyla miras payının adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece miras bırakanın taşınmazı sağlığında devrettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, kök muris ...'nin terekesi elbirliği ile mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği ile mülkiyete tabi taşınmazlarda mirasçılardan birinin diğer mirasçıya karşı miras payına dayanarak dava açması hukuken mümkün ise de davalı olan ... terekeye göre üçüncü kişi konumunda olup mirasçı sıfatı taşımamaktadır. TMK'nın 701 ve devamı maddelere göre de bir mirasçının üçüncü kişi konumunda olan davalıya karşı miras payının tescili istemiyle tek başına dava açması mümkün değildir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, vasiyetnamenin yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile taşınmazların terekeye iadesi veya mahfuz hissenin verilmesi talebine ilişkin olup, hüküm davalılarca tenkise ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesinindir. Ancak, anılan daire dosyayı dairemize göndermiş olduğundan dosyanın Başkanlar Kurulunca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere Yüksek Birinci Başkanlığa gönderilmesine, 10.6.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mirasçılara gönderilecek davetiyede "belirlenen süre içinde elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya paylaşma davası açılmadığı takdirde istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verileceğinin" bildirilmesi zorunludur.Somut olaya gelince, Davalılardan ... karar tarihinden önce 17.09.2012 tarihinde ölmüş olmasına rağmen payının mirasçıları yerine Ölü Muris ...adına tesciline karar verilmiştir. Her bir mirasçının pay oranının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi gerekir.Mahkemece muris...’in muris ...’dan gelen dava konusu taşınmazdaki payının mirasçıları arasında paylı mülkiyete çevrilmesi ve her bir mirasçının payının tapuda infazı kabil olacak şekilde hükümde gösterilmesi gerektiğinden açıklanan husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

        Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların 1/2 payının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların yarısının davacının murisi...’e, yarısının da davalının murisi ...’e ait olduğu kabul edilmek suretiyle taşınmazların 1/2 payının davacı adına tesciline karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir. .... oğlu ...’ten gelen 1/2 pay davaya konu olmayıp; dava, davacı ...'nün murisi...'den geldiğini ve...mirasçıları arasında yapılan taksimle kendisine düştüğünü iddia ettiği 1/2 paya yöneliktir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi çekişmeli taşınmazların yarısının davalının murisi ...'e, yarısının da davacının murisi ...'e ait olduğu sübut bulmuştur. Ne var ki; davacı taşınmazların İsmail'den gelen 1/2 payının taksimen kendisine verildiğini ispat edememiştir....

          in payının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesi uyarınca hukuki kıymetini yitirdiğinin anlaşılmasına ve ... payının davacı adına tescil edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazları yerinde olmadığı ancak ... payı yönünden yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı belirtilerek taşınmazın nısıf payı yönünden tapu kayıt maliki ...'nın 1908 yılında vefat ettiği, ...'nın ölüm tarihi itibariyle terekesinin müşterek mülkiyet hükümlerine tabii olduğu, 1986 yılında ...'nın bir kısım mirasçıları tarafından gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile yine ... mirasçılarından ... tarafından ise harici yolla davacı tarafa pay satışı yapıldığı, ...'...

            ise de, ...’ın kök muris ve 03.07.1964 tarihinde ölen ...’ın mirasçıları arasında yer almadığına, terekeye göre üçüncü kişi durumunda bulunduğuna, TMK’nun 677/2.fıkrası uyarınca 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK’nun yürürlük tarihinden önce de Yargıtay uygulaması uyarınca bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı miras payının devri sözleşmesinin geçerliliği için resmi şekil arandığına, 04.04.1998 tarihli sözleşmenin adi nitelikte olduğu tespit edildiğine, 01.01.2002 tarihinden sonra da üçüncü kişilerle (mirasçı olmayan kişilerle) aynı sözleşmelerin Noterlikçe düzenlenmesi koşulu getirildiğine, bu bakımdan asli müdahil davacı ...’ın temyiz itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşıldığına göre hükmü temyiz edenlerin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....

              Somut olaya gelince; mahkemece şirket payının terekeye iadesi talebine ilişkin davada Yargıtay bozma öncesi gerek tensip ara kararıyla gerekse gerekçeli kararla davacı tarafın ihtiyati tedbir taleplerinin değerlendirilerek talebin reddine karar verildiği, esasa ilişkin hükmün temyiz incelemesi neticesinde bozularak yargılamaya devam olunduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekilince değişen durumlar nedeniyle yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu, mahkemece davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin red kararına ilişkin istinaf talebinde bulunduğu, bu haliyle istinafa konu edilen talebin HMK.nun 396. maddesi kapsamında değerlendirme içerdiği anlaşılmaktadır....

                Somut olaya gelince; mahkemece şirket payının terekeye iadesi talebine ilişkin davada Yargıtay bozma öncesi gerek tensip ara kararıyla gerekse gerekçeli kararla davacı tarafın ihtiyati tedbir taleplerinin değerlendirilerek talebin reddine karar verildiği, esasa ilişkin hükmün temyiz incelemesi neticesinde bozularak yargılamaya devam olunduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekilince değişen durumlar nedeniyle yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu, mahkemece davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin red kararına ilişkin istinaf talebinde bulunduğu, bu haliyle istinafa konu edilen talebin HMK.nun 396. maddesi kapsamında değerlendirme içerdiği anlaşılmaktadır....

                Mahkemece tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davacının dava dışı şirketteki payının isteği ve bilgisi dışında davalılara paylaştırılması nedeni ile davanın dayanağının haksız eylem niteliğinde olduğu, şirket yönetim kurulu karar tarihinin 03/03/1994, dava tarihinin ise 19/04/2010 olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde öngörülen 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin fazlası ile dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, dava dışı .....'nin ortağı iken, ortaklık payının bilgisi dışında ve herhangi bir bedel ödenmeden davalılara paylaştırıldığı ve ortaklıktan çıkarıldığı iddiasına dayalı ortaklık pay bedelinin davalı ortaklardan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından dava dışı ..... aleyhine açılan şirket ortaklığının tespitine ilişkin .......

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, murisin bankadaki münferit hesabının müşterek hesaba çevrilmesi işleminin iptali, paranın terekeye iadesi, mümkün olmadığı takdirde davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 19.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu