Her ne kadar davacı borçlu vekili ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin 05.10.2021 tarihli ek beyan dilekçesi sunmuş ve bu hususu istinaf başvurusunda ileri sürmüşse de, en geç dava tarihi itibariyle usulsüz tebligat işleminden haberdar olup ek beyan ile ileri sürdüğü usulsüz tebligat şikayeti süresinde değildir. Yukarıda belirtilen nedenlerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
DAVA Şikayetçi vekili dilekçesinde; haklarında ilamsız takip başlatıldığını, yapılan ödeme emri tebligatının mart ayında tam kaos ortamında yapıldığını, pandemi tedbirlerinin yoğun olduğu zamanda yapılması nedeniyle müvekkili bankanın tebliğden haberdar olamadığını, ödeme emrinin bankanın UETS adresine ulaştığı ve tebliğ edildiği sayıldığı tarihlere dikkat edildiğinde iş yerlerinin kapatıldığı ve evden çalışma düzenine geçildiği tarihler olduğunu, ödeme emrinin de durma süresine rastlayan 16.03.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, durma süresine rastlayan tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, ayrıca ödeme emrine dayanak belgelerin eklenmediğini belirterek, ödeme emrinin tebliğ tarihinin 09.07.2020 olarak düzeltilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; şikayetin reddini istemiştir. III....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Şikayetçinin bilinen adresine gönderilen ödeme emrinin, muhatabın taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, bunun üzerine şikayetçinin mernis adresine normal usulde gönderilen tebligatın borçlunun tanınmadığından bahisle iade edildiği, sonrasında şikayetçinin mernis adresine TK'nun 21/2 maddesine göre gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun 20/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçinin tebligat tutanağının aksini ispata yönelik delil ibraz etmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı (şikayetçi) vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesi içeriğini tekrar ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet ve hacizlerin kaldırılması talebine ilişkindir. Adana 11....
Mahkeme; İİK'nın 62. maddesine göre ilamsız icra takiplerinde itirazların ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılması gerektiği, dava dilekçesinde borca ve imzaya itiraz edildiği, itirazların icra dairesine yapması gerekirken icra mahkemesine yapmasının sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taleplerinin ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayet olduğunu, Mahkeme gerekçesinde ise, talepleri ilamsız icra takibinde borca itirazmış gibi değerlendirilerek davanın reddine karar verdiğini beyanla Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nın "Taleple Bağlılık" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında “Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçesinin somut bir gerekçe olmadığını, gerekçeli karar okunduğunda Mahkemenin hangi tarihli hangi hacizden bahsettiğinin dahi anlaşılamadığını, 29/01/2014 tarihinde müvekkilin adresinde gerçekleşen haczin ihtiyati hacze ilişkin bir işlem olduğunu ve o tarihte henüz ödeme emrinin postaya dahi verilmediğini dolayısıyla bu haciz esnasında davacının ödeme emrinden haberdar olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, takip dosyasından yapılan ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğundan ve buna bağlı olarak takibe konu çekin zaman aşımına uğramış olduğundan huzurdaki davayı açtıklarını, ödeme emri usulsüz olarak tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihinden ödeme emrinin öğrenildiği tarih olan 08/02/2021 tarihi olarak düzeltilmesi gerektiğini, takibe ihtiyati hacizle başlanmış olup ihtiyati hacze yönelik yapılan işlemlerin zaman aşımı süresini kesmediğini, icra takibinde yer alan ödeme emri usulsüz tebliğ edilmiş olduğundan ve takibe karşı şikayet...
Somut olayda, borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde; borçluya, ödeme emrinin 25.08.2006 tarihinde ''aynı çatı altında daimi işçisi '' ...'a'' açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ödeme Emrinin anılan yasal düzenleme ve yönetmelik hükmü uyarınca, muhatap borçlunun adreste bulunup-bulunmadığı, tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceği tespit edilmeksizin aynı çatı altında daimi işçisi ...'a tebliğ edilmesi usulsüzdür....
Dava; usulsüz tebliğ ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayet davası olup, verilen kararda kamu düzenine aykırılık da görülmemiştir. Bu nedenle, başvurunun HMK''nın 355. maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
karar üzerine bu kez İİK'nın 43 maddesi kapsamında iflas takibi talebinde bulunulduğunu, örnek 12 ödeme emri gönderildiğini, şikayet üzerine ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, bunun üzerine örnek 11 ödeme emri tebliğ edildiğini, İİK'nın 43 maddesi kapsamında bir kez takip hakkının değiştirilebileceğini, davalının ikinci kez takip hakkının değiştirmesinin mümkün olmadığını, ayrıca örnek 11 ödeme emrinin borçlu asil yerine vekile tebliğ edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bunun yanında borçlunun iflasa tabi şahıslardan olmadığı gibi mal varlığınnı alacağı karşılamaya yeter miktarda olması sebebiyle iflas takibi yapılması şartlarının da bulunmadığını beyan etmiş, şikayet ve itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nden gönderilen ödeme emrinin borçlu ...'a tebliğ edilmediğini, tebligat parçası üzerindeki imzanın borçluya ait olmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Şikayet olunanlar vekilleri, esasa ilişkin bir beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre; şikayet olunan borçlu ... adına ... 6. İcra Müdürlüğü'nün 2006/7564 sayılı dosyasından çıkarılan ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu, tebligat parçasındaki imzanın adı geçen borçlunun eli ürünü olmadığı, takip kesinleşmeden haciz kararı verilip, derece kararının düzenlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Karar, şikayet olunan ... vekilince temyiz edilmiştir. Her ne kadar şikayet olunan takip borçlusu ...'a ... 6....
Sırasında yer alan Mersin 5.İcra Dairesinin 2017/298 esas sayılı dosyasında, borçluya gönderilen tebligat üzerinde "bu zarfta ödeme emri örnek 7 vardır" yazılı ise de, sonradan borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ edildiği halde, borçlu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, örnek 10 ödeme emrinin veya dayanak belgelerin tebliğ edilmediğini TK'nun 32 ve İİK'nun 16. Maddeleri gereğince yasal süresi içerisinde şikayet yoluyla ileri sürmediğinden sıra cetveline yönelik şikayette de ileri sürülemez. Bu nedenle, Mersin 5.İcra Dairesinin 2017/298 esas sayılı dosyasının sıra cetvelindeki sırasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesi doğru olmuştur....