BK’nın 19.maddesine göre; sözleşmeler, yasalara, kamu düzenine, ahlâk ve âdaba aykırı olamazlar. Keza, 20.madde uyarınca da, sözleşmenin konusunun da gayrımümkün olmaması gerekir. Aksi takdirde, yapılan sözleşme, mutlak butlan ile bâtıl sayılır. Somut olayda, taşınmazın ruhsatsız yapıldığı, dolayısı ile kamu düzenine ve İmar Yasasına aykırı olduğu tartışmasızdır. Öte yandan, sözleşmenin yapıldığı tarihte bu inşaatın ruhsata bağlanıp bağlanamayacağı araştırılmamıştır. Eğer sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle davacıların arsası üzerine ruhsata bağlı bir bina yapılamayacağı saptanırsa, yapılan sözleşme, mutlak butlanla bâtıl olur. Dolayısı ile sözleşme tarihi itibariyle imar planı olmayan ve ruhsata bağlanması mümkün bulunmayan bir inşaatın yapımını, arsa sahipleri isteyemeyeceği gibi, yüklenici de üstlenemez. Zira, böyle bir sözleşmenin konusu imkânsız sayılır ve mutlak butlanla bâtıl addedilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki imar değişikliği nedeniyle taşınmazda meydana gelen değer kaybının tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, imar değişikliği nedeniyle taşınmazda meydana gelen değer kaybının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
nazım imar planında bulunmayan 12 metre en kesitli bir yolun öngörülmesinin nazım imar planına aykırılık teşkil etmeyeceği, dolayısıyla uygulama imar planının dayanak nazım imar planına uygun olduğu, uygulama imar planı ile taşınmazda öngörülen 12 metre en kesitli yolun erişilebilirlik yönünden de gerekli bir yol olduğu anlaşıldığından dava konusu uygulama imar planında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı; dava konusu parselasyon işlemlerinde de dayanağı uygulama imar planı, dağıtım ilkeleri ve parselasyon tekniklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 258 ada 3 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 236 parsel sayılı taşınmazda 13.12.2001 tarihli satış işlem ile davacının 3975/7475, davalının 3500/7475 pay sahibi oldukları, 18.12.2012 havale tarihli fen raporuna göre 12.01.2009 tarihli 3194 sayılı İmar Kanunun 18. maddesine göre yapılan imar uygulaması sırasında tarafların 236 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının ½ kabul edilerek hatalı işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 1022. maddesi hükmü uyarınca, ayni haklar tescille doğar. Bunun yanı sıra Türk Medeni Kanunu Alman sisteminden ayrılarak tescil yoluyla mülkiyet hakkının doğumunu sebebe bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul etmiştir. Bu itibarla, tescilin nedenini teşkil eden idari karar hukuki varlığını koruduğu sürece açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenebilme olanağı yoktur....
nun temsil yetkisinin sona ermiş olduğu anlaşıldığından davalı Ayten'e gerekçeli kararın Tebligat Yasasına uygun olarak tebliğ edilip, temyiz için gerekli yasal sürenin beklenmesi, 2-13.12.2002 Tarih ve 9188 yevmiye sayılı resmi senette muris 19/450 pay temellük eden davalı Erdem bakımından satış bedelinin 7.900.000.00-TL. için ipotek tesis edildiği belirtilmiş olduğundan dava konusu 1112 ada 15 parsel sayılı taşınmazda böyle bir ipotek tesisi yapılıp yapılmadığının merciinden sorulması ve anılan taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllü tapu kayıtlarının ve dayanak belgelerin merciinden istenip evraka eklenmesi, Geri çevirme ile istenilen hususların yerine getirilip getirilmediğinin mahkeme hakimince denetlenmesi, ondan sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine, GERİ ÇEVRİLMESİNE,03.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/10/2016 tarihli ve 2015/56 Esas - 2016/575 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece toplanan deliller, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, bilirkişi raporları, komşu parsellere ait tutanaklar, belediyeden gelen cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığı, taşınmazın kadastro tespitinden sonra imar-ihya edilip nizasız ve fasılasız olarak 40 yıl boyunca davacı tarafından zilyet edildiği, taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ve incir ağaçlarının yaşlarından, taşınmazda 30 yıldır tarım yapıldığının anlaşıldığı, taşınmazın imar planı kapsamında kaldığı ancak imar planının 13/03/2006 tarihinde onaylanmış olduğu, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taşınmazın imar planı kapsamına alındığı tarihten önce başladığı, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen dava konusu taşınmaz bölümlerinin...
Arazi ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 'İmar Parsellerinin Oluşturulması ve Dağıtımındaki Esaslar' başlıklı 10. maddesinde; "İmar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımında aşağıdaki esaslar dikkate alınır: a) Düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere tahsisi sağlanır, b) Plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline intibak ettirilmesi sağlanır, c) Mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden küçük olması veya diğer teknik ve hukuki nedenlerle müstakil imar parseli verilmemesi halinde, İmar parselasyon plânları ve imar durumu belirlenmiş düzenleme alanlarında yapılacak binaların toplam inşaat alanı veya bağımsız bölüm adetleri belirtilen imar adaları veya parselleri, kat mülkiyetine esas olmak üzere hisselendirilebilir....
Hukuk Dairesinin 04.12.2014 tarihli ve 2014/14960 Esas, 2014/18990 Karar sayılı ilamı ile " ... 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca oluşan 3406 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin imar öncesine ait kayıtlar getirtilerek ecrimisile konu edilen muhdesatın yer aldığı taşınmazda davalının imar öncesinde hukuken korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığının ve olayda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, çekişmeli taşınmazda davalının imar öncesi bir hakkının olduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, taşınmazda orman kadastrosunun kesinleştiği 24.11.1990 tarihinden sonra hiçbir surette zilyetlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Yasasına 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca 2/B madde alanlarında yapılan kadastro tespitine itiraza ilişindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 24.11.1990 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava konusu, 488 ada, 1654 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulaması sonrasında şuyulandırma cetveline göre DOP düşüldükten sonra davacıya 981,74 m²'lik kısmın kaldığı, bunun 133,21 m²'lik kısmının mezarlık niteliğindeki 1739 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda davacıya pay olarak verildiği ileri sürüldüğünden, imar uygulaması sonucu arta kalan 848,50 m²'lik kısım için davacıya yer verilip verilmediği, bedele dönüştürülüp dönüştürülmediği davalı Belediyeden sorulup cevap yazıları dosyaya konulduktan, Davacı adına...