WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK 111/a maddesinde; ''...borçlu kıymet takdirinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilir. İcra müdürü kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebri satış işlemlerini durdurarak borçluya 15 gün süre verir. ... Rızai satışta bedel malın muhammen kıymetinin %90'ına karşılık gelen miktarı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masraflarından az olamaz.'' şeklinde düzenleme bulunmaktadır. İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, Bursa 15....

İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla haciz ve dolayısıyla alacaklı bulunduğu durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK'nun 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılarak alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır. Şikayetçi ipotek alacaklısı üçüncü kişinin geçerli haczinin bulunup bulunmadığı icra müdürlüğünce yapılacak sıra cetveline itiraz edilmesi halinde tartışılacak bir husus olup itirazlarını ileri sürebilmesi için öncelikle sıra cetveli yapılması gerekmektedir. Bu aşamada haczin geçerli olup olmadığı tartışılamaz....

    Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. Haczin talimatla uygulanması halinde, sıra cetvelinin esas icra dairesince düzenlenmesi gerekir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar, birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, yukarıda anılan yasa hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Açıklanan maddelere göre, birden fazla alacaklının bulunduğu böyle durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK.nun 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılarak alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır....

      İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Somut olayda, şikayete konu icra müdürlüğü dosyasında borçlu şirketin üçüncü şahıs...Enerji Servis A.Ş.'den olan alacağı üzerine haciz konulması için İİK'nun 89/1. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiği, üçüncü şahıs şirket tarafından borçlunun hakedişleri üzerine haciz tatbik edildiği, şikayetçinin ise ......

        Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/219 Esas sayılı dosyasında sanık müdafii olarak görev yaptığı, 17/04/2007 tarihli ve 2007/112 Karar sayılı ilamla katılanın rızaen ırza geçme suçundan 5 ay 25 gün ve rızaen alıkoymak suçundan 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık tarafından kanun yoluna başvurulmadığı, Cumhuriyet Savcısı tarafından rızaen ırza geçme suçundan kurulan hükmün temyiz edildiği, ilgili kararın Yargıtay incelemesi sonucu bozulması üzerine mahkemece katılan hakkında rızaen ırza geçme suçundan açılan davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine ancak rızaen alıkoyma suçundan verilen hükmün temyiz edilmeden kesinleştiğinden bahisle bu suçtan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına dair 20/01/2011 tarih ve 2010/160 E. 2011/14 K. sayılı karar verildiği, sanığın bu hükme yönelik de kanun yoluna başvurmayarak katılanın kesinleştirilen cezaya istinaden 17/08/2011 tarihinde yakalanarak üç gün ceza infaz kurumunda kalmasına ve bu şekilde mağduriyetine sebebiyet verdiği...

          SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte yazılı nedenle davalı vekilinin alacağa ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın alacağa hasren BOZULMASINA, taraflarca İİKnun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 13.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK.nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİKnun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumundadır. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMKnun 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMKnun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 11.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              17.11.2014 tarihli satış kararında; “satış ilanının hazırlanarak ilgililere tebliğine" karar verilmiş olup, "tebligat yapılamaması halinde satışın yapılmasına" şeklinde bir hüküm bulunmadığından, satış kararının borçluya usulüne uygun olarak tebliği zorunludur.Satış ilanının borçluya ilanen tebliğ edildiği görülmektedir. 7201 sayılı Kanun'un 28. maddesi gereğince; kendisine tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya işyeri de bulunmayan kimsenin adresi meçhul sayılır....

                SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlu vekili, ihale işlemleri yapılırken müvekkile ve menkuller üzerinde haczi bulunanlara usulüne uygun tebligat yapılmadığından ihalenin feshini talep etmiş, mahkeme, satış ilanı ve kıymet takdir raporu borçluya tebliğ edilmediğinden ihalenin feshine hükmetmiştir. İİK'nun 114. maddesi gereğince, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değildir. Somut olayda satış kararında tebliğ yapılmasına dair bir karar olmadığı görülmektedir. Bu durumda ilanlar tebliğ yerine geçeceğinden borçlunun menkul malın kıymet takdiri ve satışından haber olduğunun kabulü gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu