ödeme emrinin tebliğ edildiğini, dayanılan sözleşmenin ne olduğunu bilmeyen müvekkilinin İİK madde 61’e aykırı olan ödeme emrinin iptali için dava açmak zorunda kaldığını, usulsüz olarak yapılan tebligatın ve ödeme emrinin iptali gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, dayanak belgeyi eklemeyerek davanın açılmasına sebep olan davalı taraf olması nedeniyle yargılama giderlerinin de davalıya yükletilmesi gerektiğini belirterek Bor İcra Müdürlüğü'nün 2021/417 E. sayılı dosyasından taraflarına gönderilen 19.08.2021 tarihli ödeme emrinin iptaline ve dava süresince icranın durdurulmasını, söz konusu davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin AAÜT gereği davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
No:3 İç Kapı No:11 Atakum/Samsun" olduğunun anlaşıldığı, ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat mazbatası incelendiğinde; davacının adresine tebliğ evrakının olağan usulle hazırlanarak tebliğe çıkarıldığı, bir başka deyişle tebliğ evrakı üzerinde tebliğ işleminin TK 21/ 2 maddesi uyarınca yapılması yönünde ayrıca bir şerh bulunmadığı ve tebligatın davacının bilinen ve bildirilen bu adresine T.K.21/1 maddesine göre 24/06/2020 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Olayları anlatmak taraflara, nitelendirmek Hakime aittir. Davacının dava dilekçesindeki iddiası ödeme emri tebliğ işleminin tebligat kanunu hükümlerine aykırı yapıldığına yönelik usulsüz tebliğ şikayeti olduğuna ve davacıya ödeme emrinin T.K.21/1 maddesi uyarınca tebliğ edildiğine göre yapılan bu tebligatın T.K.21/1 maddesi gereğince usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenmesi gerekir....
tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....
ayrıca bila tebliğ iade gelen ödeme emrinden sonra müvekkili şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresi araştırılmadan TK'nın 35.maddesine göre ödeme emri gönderilmesinin de yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından yasal süresi içinde adres değişikliğinin İstanbul Ticaret Odası'na bildirildiğini, prosedürlerin tamamlanmasından sonra 05.07.2022 tarihinde adres değişikliği tescil işleminin tamamlandığını ve ilan edildiğini beyanla ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, hacizlerin kaldırılmasına ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, borçluya ilk kez gönderilen ödeme emrinin 06.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından 28.10.2015 tarihinde icra müdürlüğüne yapılan başvuru ile, borçluya tebliğ edilen ilk ödeme emrinin kaybolduğu belirtilerek, borçluya tekrar ödeme emri çıkartılmasının istendiği, icra müdürlüğünce talebin kabulüne karar verildiği anlaşılmakla birlikte, borçluya ikinci kez gönderilen ödeme emrine ilişkin tebliğ mazbatasının dosya arasında bulunmadığı, mahkemece yapılan incelemenin ise 06.10.2015 tarihinde tebliğ edilen ilk ödeme emri tebligatına ilişkin olduğu görülmüştür....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ödeme emrinin şikayet eden borçluya “İncilipınar Mah. 1236/1 Sokak No:4/2 Merkez ...” adresinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 06.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet edenin adres kayıt sistemindeki adresinin 03.04.2009 tarihinden beri “İncilipınar Mah. 1236/1 Sokak No:6/2 Merkez ...” adresi olduğu görülmekle ödeme emri tebliğ edilen adresin, borçlunun adres kayıt sistemindeki adresi olmayıp tebliğ işleminin usulsüz olduğu, şikayet eden borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi yeterli olup ödeme emri tebliğ edilen adresin borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adres olmadığının ayrıca ileri sürülmesi gerekmediği, şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin aksi karşı tarafça yazılı belge ile ispatlanamadığından şikayetin süresinde olduğu anlaşılmakla, şikayet eden borçlu takibin durdurulmasını ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş ise de, takip...
Somut olayda, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığını ileri sürerek 12.11.2015 tarihinde şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu ve usulsüz tebligattan 10.11.2015 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlunun ödeme emri tebligatından daha önce haberdar olduğu alacaklı tarafça iddia ve ispat edilmediği gibi icra dosyasında da bu yönde bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebligatından haberdar olduğunu beyan ettiği tarihe göre tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süresi içerisinde gerçekleştiği gözetilerek işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Dairemizce istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan değerlendirmelere göre; borçlu T3’e yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, borçlu T3’in itirazlarını yasal süresinde icra mahkemesinde ileri sürmediği, ödeme emri tebliğ tarihinde ergin olmayan diğer borçlular yönünden velilerine ödeme emri tebliğ edilmediğinden ödeme emri tebliği işleminin usulsüz olup şikayet ve itirazlarının süresinde mahkeme önüne getirildiği, her ne kadar takipte istenen işlemiş faiz miktarında fazlalık bulunsa da borçlular tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığı gözetilerek takip sonrası faize ilişkin bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle ödeme emrinin borçlular T1 ve T3 yönünden düzeltilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunda bulunulan mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/3. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Mahkemece ödeme emrine karşı açılmış bir dava gibi ödeme emrinin öncesine ilişkin hususlar gerekçe gösterilmişse de, ödeme emrinden sonraki aşama olan haciz aşamasında söz konusu hususlara dayanılarak iptal kararının verilemeyeceği, asıl amme borçlusu adına kayıtlı olan araçlar üzerinde çok fazla haciz işleminin bulunduğundan alacağın şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, dolayısıyla ödeme emri safhasında incelenmesi gereken bir husustan bahsedilerek hacizle ilgili hüküm kurulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu hacze dayanak ödeme emrinin davacıya usulüne uygun tebliğ edildiği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir....
Dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan banka ve sigorta muameleleri vergisinin 6736 sayılı Kanuna göre yapılandırmaya konu edilmediği ve dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan ihbarnamelere karşı süresinde dava açılmadığı anlaşılmış olup; dava konusu ödeme emri düzeltme şikayet başvurusunun reddi sonrasında düzenlenmişse de, ödeme emrinin dayanağını davacıya tebliğ edilen ve dava konusu edilmeyerek kesinleşen 07/12/2017 tarihli ihbarnamelerin oluşturduğu sonucuna varılmıştır....