Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması, Hukuk Genel Kurulu’nun 07.04.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen yukarıdaki ilkeye uygun biçimde devam etmektedir. Öte yandan, şikayetin, maddi vakıalara dayalı olarak ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik olması durumunda, bu iddia mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınması gerekir. (HGK. nun 2003/12-600 E. - 2003/606 K. sayılı kararı). Somut olayda, ödeme emri tebligat evrakının incelenmesinde; ödeme emrinin borçluya bizzat tebliğ edildiği ve imzasının alındığı görülmüştür. Borçlu, tebligat evrakındaki imzasını inkâr ettiğine göre mahkemece, HMK. nun 211. maddesi gereğince imza yönünden yöntemince bilirkişi incelemesi yapılıp sonucuna göre ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı belirlenmelidir....
Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Kanundaki terimler" başlığını taşıyan 3'üncü maddesinde, bu Kanundaki kamu borçlusu veya borçlu teriminin, kamu alacağını ödemek zorunda olan gerçek ve tüzel kişileri ve bunların yasal temsilci veya mirasçılarını ve vergi yükümlülerine, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı kişi ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği belirtilmiş, "Ödeme emri" başlıklı 55'inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, (7) gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin ödeme emri ile tebliğ olunacağı açıklanmış, "Ödeme emrine itiraz" başlığını taşıyan 58'inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde itirazda bulunabileceği bildirilmiş olup, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının (7) günlük hak düşürücü...
GEREKÇE:Genel haciz yoluyla takipte borçlu vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve takibin usulsüz kesinleştirildiği, süresinde borca itiraz etmelerine ve 3 gün süre geçmesine rağmen icra dairesince olumlu olumsuz karar verilmediği belirtilerek ödeme emrinin iptaline, ödeme emri tebliğ tarihinin 01/10/2020 olarak tespitine, borca itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep edilmiş olup ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ işlemine yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.). Y.12.HD.nin 2016/17614 E. 2017/10030 K....
Takip dosyasının incelenmesinde; talepte ve ödeme emrinde borcun sebebi olarak " cari hesap alacağının" gösterildiği ve belge belirtilmediği, ancak alacaklı tarafından yerel mahkemeye ibraz edilen 04/08/2019 tarihli cevap dilekçesindeki beyanı ile huzurdaki şikayet açısından takip dayanağı cari hesap ekstresinin icra müdürlüğünce sehven talebe eklenmediği belirtilerek alacağın cari hesap ekstresine dayandığının belirtildiği ve yeniden ödeme emri tebliğ talebinde bulunulduğu, alacaklının bu kabul ve açıklaması nedeniyle artık takibin bir belgeye dayandığının kabulünün gerektiği, borçluya tebliğ edilen ödeme emri tebliğ zarfı üzerinde ise, “Örnek 7 Ödeme Emri vardır” ibaresinin yazılı olduğu, borcun sebebi olarak gösterilen cari hesap ekstresinin, ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır....
-TL tutarlı ecrimisil ihbarnamesi düzenlendiği, bu ihbarnameye karşı yapılan itirazın ise reddedildiği ve düzeltme ihbarnamesi uyarınca ödeme emrinin düzenlenerek davacıya tebliğ edildiği, bu ecrimisil bedeline ilişkin olarak düzenlenen ödeme emrinin … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine yeniden düzenlenen dava konusu ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği, bu süreçte anılan ödeme emrinin iptaline ilişkin Mahkeme kararının, davalı idarece temyiz edilmesi üzerine Danıştay İkinci Dairesinin 15/03/2021 günlü, E:2021/4242, K:2021/617 sayılı kararıyla, "...davacının ecrimisil istenilen döneme ilişkin herhangi bir itirazının bulunmadığı açık olup, ödeme emrinin dayanağı olan kesinleşmiş ecrimisil alacağının kapsadığı dönem ile bilgisayar işletim sisteminden kaynaklı olarak alacağın bir yıllık döneme ait gibi göründüğü hususları dikkate alındığında, uyuşmazlığın esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken, sadece ödeme emrinin 2011 yılı 1-12 aylarına...
İDDİANIN ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine yapılan takipte örnek 7 ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, takipten 103 davetiyesinin 25/06/2021 tarihinde davacıya tebliği ile haberdar olduklarını, ayrıca gönderilen ödeme emrinde icra dairesi hesap bilgilerinin boş olduğunu, ecrimisil alacağı olduğu iddia edilen asıl alacağa işleyecek faiz kısmınında boş bırakıldığını, bu nedenle ödeme emrininde iptali gerektiğini söyleyerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, ödeme emri tebliğ tarihinin 25/06/2021 olarak düzeltilmesine, icra dosyasına sunulan itirazın süresinde olduğunun tespitine ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Davacılara çıkarılan ödeme emirleri, komşudan sorulmak suretile muhtara teslim suretile TK 21/1 maddesine göre tebliğ edilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....
Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir.Mahkemece, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca ödeme emrinin iptaline dair hüküm kurulması yerinde değil ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 18.12.2014 tarih ve 2014/633-1004 sayılı kararının hüküm fıkrasının “1” nolu bendinde yer alan "ödeme emrinin iptaline" sözcüklerinin silinerek karar metninden çıkarılmasına, yerine "ödeme emri tebliğ işleminin iptaline" sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Dairesi'nin 2019/1431 E sayılı dosyasından genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığını, davacı borçluya gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu, takipten 19/03/2019 tarihinde haberdar olunduğunu, borca ve yetkiye itiraz ettiklerini, ayrıca ödeme emrinin takip talebine uygun olmadığını, takip talebinde alacak miktarı 150.528,07 TL iken ödeme emrinde 301.056,14 TL olduğunu beyan etmiş, usulsüz tebliğ nedeniyle ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 19/03/2019 olarak düzeltilmesine, borca ve yetkiye itirazların kabulüne, ödeme emrinin takip talebine aykırılığı nedeniyle de takibin, aksi halde ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı her ne kadar ödeme emrinin borçlunun bilinen en son adresine tebliğe çıkarılması, bila tebliğ iade halinde TK'nın 21. maddesine göre tebliğ işleminin yapılması gerektiğini öne sürmüş ise de, borçluya ödeme emrinin bizzat tebliğ edilmiş olması ve tebliğ evrakındaki imzasına itirazının bulunmaması karşısında, ileri sürdüğü iddianın dayanaksız olduğu açıktır. Borçlu hakkında yapılan takip kesinleştikten sonra, davacının haciz talep etmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Takibin işlemsiz kalması sonrasında yenilendiği, takipte haciz talep edildiğinden yenileme emrinin borçluya tebliğinin zorunlu olmadığı ve kesinleşen takipte borçluya ait araca haciz konulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, HMK'nın 357. maddesi uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürmediği hususları istinafta ileri süremeyeceği, ilk derece mahkemesince verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....