çöpe attığını, 06.03.2018 tarihinde yine evi terk ettiğini, tarafların o tarihten beri ayrı yaşadıklarını, bebeği erkeğe göstermediğini, 16.04.2018 tarihinde erkek bebeği görmek için gittiğinde kadının annesinin erkeğe hakaret edip defalarca vurduğunu, kadının bu olaya kayıtsız kaldığını, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediğini, erkeğin annesinin ve kardeşinin ortak eve gelecek olması nedeniyle 3 kez evi terk ettiğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine, 50.000,00TL maddî ve 50.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne veya babanın, çocukla ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır. Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunlu olan ve belirli bir somut olayda çocuk için en iyisinin ne olduğunu belirlemede dikkate alınan bir ölçüt bir kılavuzdur. Çocuğun üstün yararı çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlev de üstlenmektedir (YÜCEL, Özge Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 1 Sayı 2, Aralık 2013, s. 117- 137). Esasın da çocuğun üstün yararına gereken önemin verilmesi, yalnızca çocuğun ya da ana babanın değil, toplumun da menfaatinedir. Çünkü çocuğun sosyal, kültürel, fiziksel ve psikolojik yönden olumlu gelişimi, ilerde toplumda zararlı davranışlarının ortaya çıkmasını da engelleyecektir (BAKTIR, Çetiner Selma, Velayet Hukuku, Ankara 2000 s.33)....
Annenin yaşı küçük olup çocuğun velayetini kullanamayacağından, halihazırda çocuğun velisi bulunmamaktadır. Soybağı kurulmayan babaya velayetin verilmesi söz konusu olamayacağına göre, küçüğe vasi atanması hususunundaki uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan hükümlere yönelik suça sürüklenen çocuğun annesinin temyiz isteminin incelenmesinde; Suça sürüklenen çocuğun annesi ... tarafından öğrenme üzerine 30/09/2015 tarihli dilekçe ile karar temyiz edilmiş ise de; ...’ın oğlu olan suça sürüklenen çocuk ...’a vasi olarak atanmadığı ve temyiz tarihinde suça sürüklenen çocuk hakkında herhangi bir kısıtlılık kararının bulunmadığının anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuk adına hükmü temyiz eden ...’ın suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükümleri temyize hak ve yetkisi bulunmadığından, temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan hükümlere yönelik suça sürüklenen...
Büyükbaba ile torun arasındaki kişisel ilişkinin amacı, hısımlık bağlarını güçlü tutmak ve büyükbaba ve büyükananın torun sevgisini tatmin, çocuğun da “büyükbaba ve büyükanne sevgisi ve şevkatini hissetmesini, bu yolla çocuğun ahlaki ve manevi gelişimini sağlamaktır. Çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde bu hakkın amaca uygun tesisi gerekir. Davacı büyükbaba ile torunu arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun annesinin adresinde ve onun gözetiminde tesisi, bundan beklenen amaca aykırıdır. O nedenle annenin adresinde ve onun da hazır bulunması suretiyle kişisel ilişki tesisi isabetsizdir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerkmiştir. (HUMK. m.438/7) SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz edilen hükmün, hüküm fıkrasının (1.) maddesindeki “...davalı annenin adresinde görüşmesi ve bir arada bulunması...”...
DAVA TÜRÜ :Çocuğun Mutad Meskene İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1980 tarihli La Haye Sözleşmesine göre, mutad meskeni ülkesine iadesi talep edilen 11.02.2005 doğumlu çocuk evlilik dışında dünyaya gelmiş, davalı baba ile soybağı "tanıma" yoluyla kurulmuştur. Bu çocuğun davalı tarafından annesinin rızasıyla ve İsviçre makamlarından alınan izinle Türkiye'ye getirildiği sabit ise de, izin süresinin bitiminden sonra çocuğun Türkiye'de alıkonulması, annenin velayet ve ziyaret hakkını ihlal ettiğinden sözleşme hükümlerine göre hukuka aykırıdır (Söz.m.3)....
Ancak; 1- Suça sürüklenen çocuğun müştekiye ait işyerinden çeşitli bilgisayar malzemelerini çalması şeklindeki eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Kanun'un 141/1 maddesi ile uygulama yapılması, 2-Suça sürüklenen çocuğun savunması ve müştekinin beyanına göre, suça sürüklenen çocuğun annesinin müştekinin işyerinden çalınan harici hard disk kızağı ve kablosuz kamera setini iade ettiğinin anlaşılması karşısında, gerçekleşen kısmî iade nedeniyle müştekiden, suça sürüklenen çocuk hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızası bulunup bulunmadığı sorularak, sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK'nın 168/1-4. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafii ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412...
yanında çocuğun kırkı çıkıncaya kadar kaldığını, müvekkilinin annesinin müşterek çocuğa bakmamasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin annesinin evliliği müdahalesinin söz konusu olmadığını, aksine davacının herşeyi kendi annesine anlattığını, davacının annesinin sürekli olarak evliliğe olumsuz müdahalede bulunduğunu, davacının evde biriktirilen altınları sattığını, paraları harcadığını, nişan yüzüklerini dahi sattığını, müvekkilinin neden böyle yaptığını sorması üzerine de müvekkiline hakaret ettiğini, ertesi gün de müvekkilinin işte iken davacı kadını babasını çağırarak eşyalarını toplayıp müşterek konutu terk ettiğini, bu durumunu da eşine mesajla bildirdiğini, 7 adet ve her biri 21 gram olduğu iddia edilen bileziklerin davacıda bulunduğunu, davacının 07/01/2020 tarihinde anne ve babası ile birlikte eşyalarını alarak baba evine gittiğini, baba evine girişinin kamera kaydı bulunduğunu, tarafların 22/10/2017 tarihinde evlendiklerini, müşterek bir tane çocukları bulunduğunu, evlilik...
maddesine göre, velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır. ... ilçe Emniyet Müdürlüğünün 01.07.2016 tarihli tutanağından küçüğün, anne ve babasının yanında “.. ..., ... sokak, No:... .../...” adresinde ikamet ettiği ve bu adresin adres kayıt sisteminde kayıtlı adesi olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14/11/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Ancak; Sanığın, velayeti kendisinde olan müşterek çocuklarının görüş günlerinde tesliminin annesi tarafından yapılmasını istediği halde müşterek çocuğun annesinin yeni eşi olan müşteki .... tarafından sanığın evinin camına gelerek çocuğun getirildiğinin haber verilmesi üzerine olayların meydana geldiğinin anlaşılması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.....