ın davalı şirketin ortağı iken 03.01.1996 tarihinde vefat etmesi nedeniyle, ortaklık hakkının murisleri olan davacılara geçtiğini,davacıların 03.02.1996 tarihinde şirket kar ortaklığından ayrıldıklarını, ancak davalı şirketin karar defterinde alınan kararla mirasçılar şirket ortaklığından ayrılsalar da şirketin gayrimenkulü ve üzerindeki petrol ofisi tesislerine, tanklarına, pompalarına ve diğer eklentilerine 1/4 oranında mülkiyet anlamında ortaklıklarının devam ettiği, bu 1/4 mülkiyet hakkının mirasçılardan 2 yıl süreyle kiralandığının belirtildiğini ,alınan bu karara istinaden davalı şirket tarafından 2 yıl süreyle kira bedelinin ödendiğini daha sonra ki süreçte kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/78E.- 1999/29 Karar sayılı ilamı ve yine aynı mahkemenin 2000/44 E- 2000/248 Karar sayılı ilamı ile davalı şirketin kiracı sıfatının kabul edilerek kira bedellerinin yargı kararlarıyla ödettirildiğini ve 2000 yılından bu zamana kadar da kira bedelinin ödendiğini...
Ayrıca davacımız dayandığı sözleşmeyi adi ortaklardan sadece ------ yapmış olsa da,------ adi ortaklığı temsilen hareket ettiği; inşaat işinin ihale ile adi ortaklık tarafından alındığı, davacının yaptığı işlerin sözleşmede imzası olmayan yabancı şirket tarafından da bilindiği ve kabullenildiği sebebiyle alacaklarda her iki şirketin müteselsilen sorumlu olacağı kabul edilmiştir....
un şirkete teslim etmesi için katılan şirket emrine keşide ederek sanığa verdiği çeki, sanığın şirkete teslim etmediği gibi katılan şirketin kaşesini kullanarak kendi imzası ile ciroladığı ve şahsi borcunu ödemek için kullandığı, talimatla alınan 08.10.2014 tarihli savunmasında da şirkette yüzde 10 hissesi bulunduğuna ilişkin beyanı karşısında; öncelikle katılan şirketin ortaklık yapısının tespiti ile sanığın şirketteki görev ve yetkilerinin ne olduğu, bunların arasında para ve çek tahsilinin bulunup bulunmadığı konularının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 13.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Davacı yan işbu davada, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek 2013 ila 2016 yılları için uğranılan gelir kaybı talebinde bulunmuştur. Taraflar arasında yine aynı iddia ve sebeplere dayalı olarak Mersin 3....
Kanunda haklı sebepler tanımlanmamış ve tahdidi olarak sayılmamış olmasına rağmen yerleşmiş yargı kararları ve öğretide kabul edildiği üzere ortakların davranışı şirketin faaliyetini engelleyecek veya zarara uğratacak mahiyette olup yahut karşılıklı güvenin sarsılmış ve ortaklık ilişkisinin çekilmez bir duruma gelmiş olması durumunda haklı sebeplerin var olduğu kabulü gerekip,somut olayda davalı şirketin bir aile şirketi olması veortakları eşler arasında verilen boşanma davasının kesinleşmiş bulunması nedeniyle , taraflar arasındaki çekişmelerin şirketin işleyişini engelleyecek mahiyette olması nedeni ile haklı sebebin mevcut olduğu tartışmasızdır. Ortaklıktan çıkmayı talep edebilmek için haklı sebeplerin oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekir....
Limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin ortaklık sıfatından doğan ve bu dönemlere dair yapılacak bir inceleme sonrası salınacak vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulabilecekleri açıktır....
Tefrikten sonra mahkemenin 2012/132 Esas numarasına kaydedilen dosya, asıl dava dosyası ile birleştirilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir. Dairemiz bozma ilamında sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilen dosya da işbu dosyadır. Mahkemece birleşen 2012/132 Esas sayılı dosyada iptali talep olunan 02.04.2010 ortaklar kurulu kararı, 03.04.2009 tarihli 51 sayılı ortaklar kurulunda alınan nisap esas alınmak sureti ile alındığına ve 03.04.2009 tarihli kararın iptali ile ilgili görülmekte olan 2012/131 Esas davada verilen red kararı Dairemizce bozulduğuna göre, mahkemece 2012/131 Esas sayılı dosyanın sonucunun beklenmesi gerekmekte olup, birleşen 2012/132 Esas sayılı dosyada verilen hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir. Yine asıl davada uyuşmazlık davacının çıkma payının tespiti noktasında toplanmış olup, davacının ortaklık sıfatının yargılama aşamasında ortadan kalktığı ve hukuki yararı bulunmadığına ilişkin gerekçe de isabetli değildir....
yerine getirdiğini, ancak davalı şirket ----------Ş. ve yetkilisi ---------- edimlerini ifa etmekten ısrarla kaçınarak Müvekkil Davacıları zarara uğrattığını ve açıkça taahhüt edilmiş olmasına rağmen Otogar İşletmesi için Müvekkil Davacılarla birlikte kuracakları ve Davacılar tarafından yönetilecek şirketin kuruluşundan imtina ettiklerini ve Otogar işletmesini kendi şirketi üzerinden yapmayı sürdürdüklerini, davalıların, faaliyet tarihinden itibaren günümüze kadar otogarı işletmeye devam ettiğini, otogar için yapılan masraflar ve maliyetlerin otogarın işletilmesi sonucu elde edilen gelirle karşılandığını ve kar elde edilmeye başlandığını, ancak davalı şirketin Ortaklık Sözleşmesi' nde öngörülen taahhütlerini yerine getirmediğini, davalıların da ortaklık haklarının bulunduğu yeni bir şirket kurularak otogar işletmesinin bu şirkete devredilmediğini ve sözleşmenin aynen ifası için davacılar tarafından yapılan başvuruların neticesiz bırakıldığını, bunun üzerine, müvekkil Davacılar tarafından...
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/12/2014 tarih ve 2004/742-2014/646 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin 1974 yılında yurt dışında çalıştığı sırada davalı şirket yetkililerinin müvekkilini davalı şirket ortağı olma hususunda ikna ettiklerini, müvekkilinin bu nedenle ortaklık payı olarak 1974 tarihinde 250.000 TL tutarında bir parayı davalı şirkete gönderdiğini, bu doğrultuda müvekkiline ortaklık ilmuhaberi ve ortaklık kartı verildiğini, ancak müvekkilinin pay defterine paydaş olarak kaydının yapılmadığını, bu nedenle müvekkilinin Isparta 1....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ile davalı şirkete yatırılan paranın iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespiti ile istirdat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir....