Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın taraf sıfatının bulunduğu tartışmasızdır." tespitinin karardan çıkartılmasına ve kararın bu yönü ile düzeltilmesi/değiştirilmesine, davacının istinaf talepleri ile birlikte davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile sözleşmede belirlenen alacağın tahsili ve adi ortaklık sözleşmesi gereği ortak olunduğu idida edilen limited şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir.Davacı adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi nedeniyle sona erdirilmesine, müvekkili şirketin adi ortaklık nedeniyle gizli ortağı olduğu davalı şirketinin ve adi ortaklığını tasfiyesine karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik davada davacının ortak sıfatını taşımadığından şirkete yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, adi ortaklığın feshine ilişkin davanın ise görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Her iki dava türünün, taraflarının statüsü, hakimin...

    Limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin ortaklık sıfatından doğan ve bu dönemlere dair yapılacak bir inceleme sonrası salınacak vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulabilecekleri açıktır....

      Bilirkişi raporunda özetle; davacının davalıdan --------alacağı olduğu;davacı şirketin davalıya yapması gereken ödemelere ilişkin dekont sunamaması sebebi ile davalının da davacı şirketten --- kar payı alacağı ve -------- işçilik alacaklarından kaynaklanan alacağı olduğunu rapor etmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda; Mahkememizde açılan iş bu dava da davalı şirket, davalı --------- davalı şirketin hissedar olup, davacı şirketin yönetici sıfatı ile işlerini yürütürken şirketin faaliyetin aktif olduğu dönemde , davacı şirketten yüklü miktarlarda avans aldığını ve bu avanslardan ---- ödenmediğinden bahisle davalı şirket ortağı aleyhine yapılan icra takibine, davalının yaptığı itirazın iptali istenilmektedir....

        DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 1996 yılında 49 yıllığına tahsis alındığını, kendisinin davalı şirkette olan hissesinin tamamını 23.12.1996 tarihinde devrettiğini, daha sonra tekrar hisseleri geri alarak ortaklığa devam ettiğini, bu hususta da Turizm Bakanlığına bilgi verildiğini, işleri yüzünden bir süre İngiltere'de kaldığını ve 2002 yılında Türkiye'ye geldiğinde davalı şirketin son durumunun ne olduğu hususunda ihbarname çektiğini ancak davalı şirketin kendisine bilgi vermediğini, ancak kendisinden habersiz 04.05.2000 tarihli sahte belge ve sahte yönetim kurulu kararı ile şirketteki hissesine el konulduğunu ileri sürerek şirkete tedbiren kayyım atanmasına, davalı şirkette hissedar olduğunun tespiti ile tesciline, geriye dönük 15 yıllık kâr kaybı alacağının tahsiline ve kötü yönetilmesi sebebiyle şirketin feshine karar verilmesini dava etmiştir. II....

          531 ve devamı maddeleri gereğince şirketin feshine ve tedbiren davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            GEREKÇE: Dava, davacı şirket adına kayıtlı bulunan ve davalıya şirketteki müdürlük görevi nedeniyle verildiği iddia edilen aracın iadesi ve davalı tarafından haksız kullanılması nedeniyle tazminat ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı taraf, aracın davalıya şirketteki müdürlük görevi nedeniyle verildiğini, davalının fiilen şirketten ayrılmasına ve müdürlük görevinin sona ermesine rağmen aracın iade edilmemesi nedeniyle aracın iadesi ve haksız kullanımı nedeniyle bedelin tahsilini talep etmekte; davalı ise aracın kendisine ortaklık sıfatına binaen verildiğini, halen ortaklık sıfatının devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmaktadır....

              HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Vergi Dava Dairesince her ne kadar uyuşmazlık konusu dönemde ortaklar için öngörülen sorumluluğun, ortaklık sıfatına ve payına bağlı bir sorumluluk olduğu, ortaklık payını devreden ortağın gerek devirden önceki gerek devirden sonraki dönemlere ait vergi borcundan sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılmış ise de limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan söz konusu yasal düzenleme karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından kaynaklanan sorumluluklarının kalkacağından söz edilemeyeceğinden, kamu alacağının doğduğu dönem ve davacının söz konusu borçtan sorumluluğu değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere temyiz istemine konu edilen kararın bozulması gerekmiştir...

                Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile sözleşmede belirlenen alacağın tahsili ve adi ortaklık sözleşmesi gereği ortak olunduğu idida edilen limited şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi nedeniyle sona erdirilmesine, müvekkili şirketin adi ortaklık nedeniyle gizli ortağı olduğu davalı şirketinin ve adi ortaklığını tasfiyesine karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik davada davacının ortak sıfatını taşımadığından şirkete yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, adi ortaklığın feshine ilişkin davanın ise görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Her iki dava türünün, taraflarının statüsü, hakimin delil araştırma bakımından kendiliğinden hareket etmesi, taraf iradelerine atfedilen rol, dava konusu edilen haktan vazgeçilip vazgeçilememesi gibi yönlerden yasal konumları birbirinden tamamen farklıdır....

                gerek adi ortaklık sözleşmesine gerekse de yasa hükümlerine aykırı davranışları nedeniyle adi ortaklık ve müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, inşaat, ekipman alımı ve kurulumu aşamalarındaki özensiz davranışlar nedeniyle projelerin kurulumu aşamalarının gereği gibi yapılamadığını, bu nedenle önemli değer kaybı ve kar kaybı yaşandığını ileri sürerek ve belirsiz alacak davası olarak müvekkili şirketin uğradığı zararın tespiti ile TCMB'nin değişen oranlarda en yüksek ticari avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

                  nın şirket adına yaptığı bir taahhüt bulunmadığı gibi, şirketin de hiçbir zaman ortağı olmadığı bu nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirketten adi ortaklık sözleşmesi gereğince ortaklıktan ayrılma payını talep etmesi hukuken mümkün olmadığı, davalı şirketin bu nedenle iş bu davada taraf sıfatının ve adi ortaklıktan kaynaklanan bir sorumluluğunun olamayacağı benimsenmiş ve şirket aleyhine açılan dava mahkememizce sıfat yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer davalı ...'nın, ... ile aralarında yaptığı 04/12/2018 tarihindeki adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olması ve imzanın da inkar edilmemesi karşısında iş bu davalı aleyhine açılan davada, davalı ...'nın taraf sıfatının bulunduğu tartışmasızdır. Ancak mahkememizce davacı ... ve davalı ... arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin fesih ve tasfiyesi sonucu sözleşme hükümlerine uygun olarak adi ortaklık sona ermesi halinde davalı ...'...

                    UYAP Entegrasyonu