Davacı tarafın iddiası, davalı şirketin ticari faaliyetine fiilen terk nedeniyle son verildiği, şirketin şu anda vergi kaydının da bulunmamakta olup yalnızca ticaret sicilinde kaydının varlığı söz konusu olduğu, şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı yönünde olup, bu sebeplerin haklı sebep olup olmayacağı mahkememizce değerlendirilecektir. TTK 636/2 maddesine göre "Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir."...
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin akaryakıt dağıtımı ve narenciye taşıma işi yaptığını, ancak son yıllarda şirketin durumunun kötüleştiğini ve borca batık hale geldiğini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması ile şirketin mali durumunun düzelebileceğini ileri sürerek, müvekkili şirketin iflâsının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asli müdahil vekili, talebin reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin borca batık durumda olduğu, şirketin iyileştirme projesinin uygulanması ile bu durumdan kurtulabileceği gerekçesiyle, talebin kabulü ile davacı şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir. Kararı, asli müdahil vekili temyiz etmiştir. Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2004/750 esasında davacının şirketin fesih ve tasfiyesi davasının derdest olduğunu, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, işin esası yönünden ise, gerçekten de davalı şirketin çalışma alanından daha geniş faaliyet alanı olan şirketin müvekkilleri tarafından kurulduğunu, bu şirketin davalı şirketin distribütörü olduğunu ve sadece davalı şirketin genel bayiliğini yaptığını, davalı şirketin bir mülkünün diğer şirkete şirketin devamı için satıldığını, davacının idareciliğine son verince şirketin daha karlı çalışmaya başladığını savunarak,davanın reddini talep etmiştir....
Dava, davacı şirketin iflasının ertelenmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tanzim edilen bilirkişi ve kayyım raporları ile tespit edilmiş borca batıklık miktarlarındaki farklı tutarlar nedeniyle, davacı şirketin bilançosunun borca batık olup olmadığı hususunda tereddüt hasıl olmuştur. İİK'nın 178. maddesi uyarınca şirketin veya kooperatiflerin iflas erteleme talebinde bulunabilmesi için şirketin veya kooperatifin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Şirketin bilançosunun borca batık olup olmadığı TTK'nın 376. maddesinde yazılan usule göre tespit edilmedilir. Mahallinde keşif yapılarak, uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının rayiç tespitinin yapılması mümkündür....
Ticaret A.Ş’yi kurduğunu, bu şirketin ... ’ın iş kolunda ve müşteri çevresinde faaliyet gösterdiğini, ... ’un kurucusu olan ... , ... ’da çalışma faaliyetine devam ettiği kısa süreçte edinmiş olduğu müşteri potansiyelini ve pazarlama alanını kendisi ve davalı şirket lehine kullanmaya başladığını, davalı şirketin Yönetim Kurulu Üyesi ... , davalı şirketin işleyişi ve menfaatleri ile ilgilenmediğini, davalı şirket/... , fiilen işlevsiz ve yönetimsiz kaldığını, Organsız kalan davalı şirketin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 530. Maddesi uyarınca öncelikle yönetim kurulunun dinlenerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için belirli bir süre verilmesi, düzelmemesi akabinde davalı şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir....
nın 18/02/2024 tarihli raporunda özetle; Davalı şirketin ticaret sicili kayıtlarında yer alan adresinde olmadığını, Gelir İdaresi Başkanlığı kayıtlarına göre 31.10.2017 tarihi itibariyle re'sen terk işlemi uygulanmak suretiyle mükellefiyetinin kapatıldığını, İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan tahkikata şirketin ticari adresinde olmadığının tespit edildiğini, TTK m.636/3 kapsamında davalı şirketin fesih ve tasfiyesi için haklı sebeplerin mevcut olduğunu, davalı şirketin gayrıfaal olması karşısında fesih ve tasfiye dışında alternatif bir çözümün huzurdaki dava bakımından uygun olmayacağını, bu bağlamda örneğin davacı ortağın (paylarının gerçek değeri ödenmek suretiyle) TTK m. 636/3 uyarınca şirketten çıkarılmasına karar verilmesinin ya da davalı şirketin feshi dışında bir diğer alternatif çözümün gerçekçi olmayacağını, bu sebeple davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin TTK m. 636/3 kapsamında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm olacağını bildirmişlerdir...
Davacı vekili, ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortağın ölümü sebebi ile şirketin sicilde kayıtlı gösterilen adreslerde faaliyette olmadığını, davalı şirketin, faaliyetinin tamamen durduğunu, şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinde olmadığını, limited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığını, davacının diğer ortağa ulaşamadığını ve ölümünü haber aldığını beyan ederek; Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca davacının haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına ve şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Şirketin sermayesi 100.000,00TL olup, şirket sermayesinin tamamı, şirketin; %45 hissedarı ..., %45 hissedarı ... ..., %5 hissedarı ... ve %5 hissedarı ise ...tarafından ödenmiş bulunmaktadır. Ayrıca şirketin ... Şubesi mevcut olup, 04/11/2020 tarihinde tescil ve ilan edilmiştir.Şirketin Yönetim Kurulu üyeleri ise; ... ve ... ... olup, 11/12/2020 tarihine kadar şirketi “münferiden” temsile, 11/12/2020 tarihinden itibaren ise “müştereken” temsile yetkili kılınmışlardır. Şirketin ... Şubesi’nde ise, yalnızca ... ... “münferiden” temsile yetkili kılınmıştır. Şirketin; ... A.Ş. (...), .... (...) ve ...Türk Anonim Ortaklığı (...)’ta hesapları bulunmaktadır. Bu hesapların internet bankacılığı sisteminde; Yönetim Kurulu üyesi ... ..., tek başına tanımlı ve yetkilidir. Dolayısıyla, internet bankacılığı üzerinden şirketin hesaplarına tek başına erişim sağlamaktadır....
Şti’nin % 49 hisse sahibi ortağı olduğunu, şirketin dört ortaklı bir şirket olduğunu, diğer davalı ...'in şirket müdürü olduğunu, şirketin uzun zaman önce faaliyetine fiilen son verildiğini, şirketi şu anda vergi kaydı da olmadığını, şirketin şuan sadece ticaret sicilinde kayıt üzerinde olduğunu, şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun şirketin haklı nedenle feshine sebep olduğunu, ancak Ankara Cumhuriyet Vergi Dairesi tarafından 213 Sayılı VUK İç Genelgesi gereğince 30.11.2016 tarihinde re'sen terk halinde mükellefiyeti kapatıldığını, davalıyla davacı arasındaki anlaşmazlık ve husumetin uzun süredir devam ettiğini ve ciddi boyutlara ulaşmış bulunduğunu, bu husumet mevcut haliyle şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesi önünde bir engel teşkil ettiğini ve şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturduğunu belirterek ... Tek. Ve Kur. İş. San. Dan. Dış. Tic. Ltd....
ın davalı şirketin %40 oranında payına sahip ortağı olduğunu, şirketin hisselerinin devri maksadıyla noterde sözleşmeler akdedildiğini ve şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkilisi konumunda bulunan müdürünün aynı zamanda %60 hissedarı ... olduğunu, anılan kişinin bu görevi de 23.09.2013 tarihli genel kurul kararıyla üstlendiğini ve halen daha münferiden müdür olarak görev yaptığını; davalı şirkette her ne kadar müvekkili ... ortak olarak görünse de asıl ortağın müvekkili ... olduğunu, müvekkili tarafından tek ortaklı olan şirketin hissesi satın alınırken münferiden müdür konumunda bulunan ...'...