Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

un şiddetinden ve engellenmesinden dolayı gidemezken boşanma kararı verildikten sonra ortağı olduğu şirketten hiçbir bilgi de alamadığını, dava konusu şirketin yetkili organlarının temsil yetkisinin 11/05/2017 tarihinde sona erdiğini, şirketin temsil yetkisine haiz organının bulunmadığını, TTK 636/2 maddesi gereğince, davalı şirketin feshi nedenleri oluştuğunu, ...'un annesi adına .... İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. kurduğunu, kurulan şirketin aynı faaliyette olduğu gibi müşteri çevresi, şirket çalışanları, mal alımı yaptığı firmalar hatta ve hatta Ticaret Sicil Gazetesi ilanındaki adresleri de birebir aynı olduğunu, müvekkilinin hiçbir şey elde edememesi için annesine kurdurduğunu, davalı şirketin 31/07/2016 tarihli bilanço ve mizan üzerinden, aktiflerinin ve pasiflerinin karşılaştırılması sonucu şirketin öz varlık toplamının 2.664.612,54 TL olduğunun mahkememizin 2016/.....

    Kararın kaldırılmasından sonra mahkemece, davacı şirketin faaliyetinin bulunmadığı ve şirketin borca batık olduğu gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmiş, davacı ve müdahil ...Ltd. Şti vekili hükmü istinaf etmiştir.İstinaf konusu uyuşmazlık davacı şirketin borca batık olup olmadığı ve şirketin iflasına dair mahkeme kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....

      nun, davalı şirketin % 50 hisse sahibi ortağı olduğu, diğer ortağın da dava dışı ... olduğu, dava dışı ...'in, şirketin münferiden temsile yetkili müdürü olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça, dava dışı şirket ortağı ve temsilcisi ...'in usulsüz işlem ve eylemleri nedeniyle şirketin faaliyetini yerine getiremez hale geldiği, borca batık olduğu, kendisinden habersiz olarak şirketin malvarlığının farklı bir yere götürüldüğü gibi nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesi talebiyle dava açılmıştır. Limited şirketin haklı nedenle feshine ilişkin 6102 Sayılı TTK'nun 636/3 maddesi; "Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir." hükmünü içermektedir....

        /Ankara firmasına şirketin makine tesisatının bir kısmının 400.020,00 TL bedelle devredildiği, şirketin ... firmasına da herhangi bir borcunun gözükmediği, kesilen faturadan kaynaklı söz konusu firmadan 400.020,00 TL alacaklı Gözüktüğü, dolayısıyla şirketin kaydi Mali tablolarında ve ticari defterlerinde muvazaalı olarak gözüken devir ve satışların kaydedilerek düşülmüş hali ile dahi şirketin kaydi olarak 1.957.853,65 TL İlk Madde Malzeme ve Mamül stoğu, 33.953,84 TL’lik makine tesisatı ve 79.907,06 TL bedelli demirbaşının gözüktüğü, söz konusu varlıkların herhangi bir alacak karşılığında haczedildiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, bir an için şirketin kaydi varlıklarının takip nedeniyle haczedildiği düşünüldüğünde, şirketin borçlarının da haczedilen varlıkların değeri kadar düşmesi gerektiği, bu nedenle şirketin kaydi mali tablolarında olan varlıklarının gerçekte de var olması gerekmekle, rayiç değerli bilançoda varlıkların kaydi değerlerinin alınması ile şirketin borca...

          ın davalı şirketinde %50’şer oranla pay sahibi olduklarını, davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının en son 2020 mali yılına ilişkin olarak 6 Şubat 2020 tarihinde yapıldığını, mezkur genel kurul toplantısında müvekkili şirket ve ...'ın genel kurul kararı ile davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, her ne kadar müvekkili şirketin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi konumunda bulunmuş olsa da davalı şirketin Esas Sözleşmesi’nin Yönetim Kurulu başlıklı 8. maddesi gereğince yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanıp karar alabileceğinden müvekkili şirketin tek başına yani diğer yönetim kurulu üyesi olan ...’ın katılımı olmadan yönetim kurulu toplantısı yapma ve karar alma yetkisinin bulunmadığını, diğer yönetim kurulu üyesi ...'...

            Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, dava konusu taşınmazın, şirketin ticari defter ve kayıtları ile tapu sicil kayıtlarıyla tek taşınmaz olduğu tespit edilmiş ise de, İTO ve TTSG kayıtlarına göre davalı şirketin ana faaliyet konusunun üretime ilişkin olmayıp, alım satıma ilişkin olduğu, bu nedenle tesiste herhangi bir makina teçhizat parkuru kurma gibi bir durum söz konusu olmadığı ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz bulunmadığı, nitekim davalı şirketin 07.05.2018 tarihinde farklı bir adreste kurulduğu, 19.06.2009 tarihinde adres nakli yaparak dava konusu olan taşınmaza taşındığı, şirketin faaliyet alanının alım satım olduğu, daha önce de başka bir adreste faaliyetini devam ettirdiği, bu durumunda açıkça dava konusu taşınmazın davalı şirketin faaliyeti bakımından hayati öneme sahip olmadığını gösterdiği, ayrıca dava konusu taşınmazın bulunduğu bina da kat irtifakının kurulmayıp iskan ve kat mülkiyetinin olmadığı, davalı şirketin tarla niteliğindeki taşınmazın...

              Mahkemece, şirketin son 5 yıl içinde kuruluş amacı doğrultusunda ticari işlem yapmadığı, şirket mal varlığının kira gelirinden ibaret olduğu, şirketin devamında ekonomik yarar kalmadığı, işletme stok miktarının 2013 yılından itibaren değişmediği, şirketin uzun süredir kâr payı dağıtmadığı, ortaklar için şirketin devamlılığında yarar kalmadığı, davacıların şirketten çıkarılmasında herhangi bir fayda olmadığı, çıkma payının belirlenmesinin ortaklar açısından haksız sonuçlara yol açacağı, fesih halinde her ortağın kar ve zararının eşit olacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne, şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmiş; bu karara karşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurulmuştur....

                Davalı şirketin nezdindeki dava dışı şirketin 120 nolu ve 320 nolu hesaplardaki cari hesap hareketleri, borç ve alacak kalemleri dava dışı şirketin kayıtları ile karşılaştırıldığında birbirini teyit etmemektedir. Dava dışı ... A.Ş'nin 25.09.2014 tescil tarihinden sonra ibraz edilen bilançolarına göre cirolarda aşırı yükselmeler olurken davalı şirketin ise ciroları tamamen düşerek yok olma konumuna gelmiştir. Davalı şirketin ortağı ... kendi kurmuş bulunduğu şirket canlanırken davalı şirket yok olma konumun gelmiştir. Davalı şirketin en büyük cirolarını oluşturan firmalara bu kez dava dışı şirketin aktifinde büyük rol oynamaktadır. Dava dışı şirketin davalının müşterilerini kendi potansiyeline katmış ve büyük cirolar yapmasına rağmen davalı şirkette olduğu gibi vergiler ödemekten imtina edilmiştir. 31.12.2017 dönem sonu itibari ile ödenecek vergiler 711.898.88 TL dir....

                  Noterliğinin 08/08/2017 tarihli, ... numaralı ihtarnamesinin tarafına tebliğ edilmesi ile haberdar olduğunu, Mahkememiz tarafından sarih bir şekilde görüleceği üzere, müvekkilinin aynı zamanda %19 paya sahip olduğu davalı şirkette yüksek ve verimli iş performansı ile çalıştığını ve davalı şirketin birçok bölümünde oldukça başarılı çalışmalar yaparak davalı şirkete faydalı ve yararlı olduğunu, müvekkilinin haksız olarak işinden çıkarıldığını, davalı şirketin bir aile şirketine dönüştürülmeye çalışıldığını, şirketin ticari ilişkilerinin kötüye gittiğini, hakim paydaşlarının şahsi menfaatlerini davalı şirketin menfaatlerinden üstün tuttuklarını, davalı şirket tarafından kar payı dağıtılmadığını, davalı şirketin müşterek gayesinin imkansız hale geldiğini, pay sahipleri arasında eşit işlem ilkesinin ihlal edildiğini beyanla TTK'nın 531. maddesi kapsamında davalı şirketin haklı nedenle feshine, şirketin haklı nedenle feshine ilişkin talebin kabul edilmemesi halinde müvekkilinin payının karar...

                    Yaptırılan bilirkişi incelemesinde dava konusu taşınmazın, şirketin ticari defter ve kayıtları ile tapu sicil kayıtlarıyla tek taşınmaz olduğu tespit edilmiş ise de, İTO ve TTSG kayıtlarına göre davalı şirketin ana faaliyet konusunun üretime ilişkin olmayıp, alım satıma ilişkin olduğu, bu nedenle tesiste herhangi bir makina teçhizat parkuru kurma gibi bir durum söz konusu olmadığı ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz bulunmadığı, nitekim davalı şirketin 07/05/2018 tarihinde farklı bir adreste kurulduğu, 19/06/2009 tarihinde adres nakli yaparak dava konusu olan taşınmaza taşındığı, şirketin faaliyet alanının alım satım olduğu, daha önce de başka bir adreste faaliyetini devam ettirdiği, bu durumunda açıkça dava konusu taşınmazın davalı şirketin faaliyeti bakımından hayati öneme sahip olmadığını gösterdiği, ayrıca dava konusu taşınmazın bulunduğu bina da kat irtifakının kurulmayıp iskan ve kat mülkiyetinin olmadığı, davalı şirketin tarla niteliğindeki taşınmazın 1/12...

                      UYAP Entegrasyonu