Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ: 14.12.2022 NUMARASI: 2022/866 Esas DAVA: Yönetici Sorumluluğuna Dayalı Tazminat- Şirket Müdürünün Azli Taraflar arasındaki yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat ve şirket yöneticisinin azli davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine reddine dair ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
ın şirketteki para aktarımından haberdar olmamasının basiretli tacir sıfatı ile örtüşük olmadığı, davalı bankanın somut olayda kusurlu kabul edilemeyeceği varsa aktarım yönünden muhatabın şirket yetkilisi olabileceği ve zarar yönünden husumetin onlara karşı yönetilebileceği kaldı ki davanın TTK 555. maddede "Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. (2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır." temeline dayanarak açıldığı ve bu madde yönünden (diğer şirket yetkilisi yönetici sıfatı nedeniyle-şirket zararından ) sorumlu olabileceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
TTK 396. maddesine göre de, yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Davalı gerçek kişinin, şirket genel kurulunca TTK'nın 396. maddesi gereğince genel kurul izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu aleyhine şirket tazminat istemekle veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. Bu durumda, yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte serbesttir. TTK'nın 396. maddesine göre tazminat davasını açma hakkı şirkete aittir....
TTK 396. maddesine göre de, yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Davalı gerçek kişinin, şirket genel kurulunca TTK'nın 396. maddesi gereğince genel kurul izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu aleyhine şirket tazminat istemekle veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. Bu durumda, yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte serbesttir. TTK'nın 396. maddesine göre tazminat davasını açma hakkı şirkete aittir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı şirket ile davalıların murisi arasında 16.5.2003 tarihinde Teknik Uygulama Sorumluluğu Hizmet Sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme uyarınca senetler düzenlendiği, davalıların murisinin (21) aylık teknik hizmet taahhüdü altına girdiği ve ölüm tarihi olan 31.10.2004 tarihine kadar bu yükümlülüğü yerine getirdiği, ölüm tarihinden sonra davacı şirket ile davalı mirasçılar arasında yeni bir sözleşme imzalanmadığı ,davacı şirketin vadesi murisin ölüm tarihine kadar olan senetlerden dolayı sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı şirket vekilince temyiz edilmiştir....
A.Ş'ne sermaye olarak koyduğunu, şirketin tek malvarlığının bu taşınmazlar olduğunu, davalı şirket yöneticisinin bu taşınmazları diğer davalı şirkete sattığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile şirket adına tesciline, mümkün olmaması halinde zararın davalı şirket yöneticisinden tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, şirketin ana sözleşmesinde yazılı faaliyet mevzuu ile ilgili tüm varlıklarının satılması, 6762 sayılı TTK'nın 441 vd. maddelerinde düzenlenen şirketin tasfiyesi hukuki sonucunu doğuracağından bu hususta alınmış genel kurul kararını gerektirir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa’ya dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Hazine vekili, davalı borçlu şirketin kamu alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazın şirket müdürü ... ’in eşi ... ’a 11.02.2009 tarihinde sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı borçlu şirket vekili, müvekkilinin mal kaçırma amacının olmadığını, borçlarını ödeme amacı ile taşınmazını sattığını belirterek, haksız açılan davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamıştır....
Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu davalarında TTK.m.553/1 gereğince davalıların sorumlu tutulabilmesi için şirket yöneticilerinin kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal etmiş olması, yöneticilerin kusurlu olmaları, zararın doğmuş olması ve kusur ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Mahkememizce yapılan yargılama sırasında toplanan deliller itibariyle davacılar tarafından davalı şirket yöneticileri aleyhine şirketi yönetirken gerçekleştirdikleri kusur ve ihmali eylemlerden dolayı şirketin ve kendisinin uğradığı zararlara yönelik şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası açılmış olup, davacı tarafça dava dışı şirketin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olan davalı ...'na yönetim kurulu üyeleri olan diğer davalıların imzaladıkları yönetim kurulu kararı ile gerçekleştirildiği tahmin edilen örtülü kar transferi niteliğindeki ek ödeme ile şirketin zarara uğratıldığı iddiası ileri sürülmüştür....
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamına göre, bozma kararına uyulmakla usulü kazanılmış hak oluşması karşısında taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri, davacının zararından davalı şirketler ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı şirket ... ... İhtiyaç Maddeleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bu nedenle 53.608,95 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir....
alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih olan 25.12.2009 tarihi itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdiri gerekirken, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin ödeme gücünü belirlemekten uzak ve yetersiz bilirkişi raporu dayanak yapılarak yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, 3- Dava ve cezanın İİK'nın 354. maddesi gereğince borcun ödenmesi halinde de düşeceğinin karar yerinde gösterilmemesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekili ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri...