Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı şirket yöneticisinin davalı şirketi temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2022/237 KARAR NO :2022/276 DAVA:Ticari Şirket Yöneticisinin Azli DAVA TARİHİ:07/04/2022 KARAR TARİHİ:25/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket Yöneticisinin Azli davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı tarafından birlikte iş ve işlemlerini yürütmek ve işletmek amacıyla ......

      ni kurduklarını, müvekkilinin Almanya'da ikamet etmesi nedeniyle şirket işleri ile davalının ilgilendiğini, davalının yetkisini müvekkili adına sahte belge ve müşterek imza ile kullandığını, davalının şirket adına banka hesaplarından para çektiğini, ancak şirket defterine işlemediğini, bu paraları şirket harcamalarında da kullanmadığını, davalı hakkında savcılık kanalıyla şikayetçi olunduğunu ileri sürerek, şirket kâr payı ile birlikte davalının şirket adına çekip şirket işlerinde kullanmadığı paralar karşılığı şimdilik 10.000,00 TL'nin müvekkilinin şirketteki hissesi oranında faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, alacağa muaccel olduğu tarihten itibaren faiz yürütülmesine, davalı hakkında TTK 562. maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı adına dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır....

      Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı şirket ile davalıların murisi arasında 16.5.2003 tarihinde Teknik Uygulama Sorumluluğu Hizmet Sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme uyarınca senetler düzenlendiği, davalıların murisinin (21) aylık teknik hizmet taahhüdü altına girdiği ve ölüm tarihi olan 31.10.2004 tarihine kadar bu yükümlülüğü yerine getirdiği, ölüm tarihinden sonra davacı şirket ile davalı mirasçılar arasında yeni bir sözleşme imzalanmadığı ,davacı şirketin vadesi murisin ölüm tarihine kadar olan senetlerden dolayı sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı şirket vekilince temyiz edilmiştir....

        Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ: 14.12.2022 NUMARASI: 2022/866 Esas DAVA: Yönetici Sorumluluğuna Dayalı Tazminat- Şirket Müdürünün Azli Taraflar arasındaki yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat ve şirket yöneticisinin azli davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine reddine dair ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

          ın şirketteki para aktarımından haberdar olmamasının basiretli tacir sıfatı ile örtüşük olmadığı, davalı bankanın somut olayda kusurlu kabul edilemeyeceği varsa aktarım yönünden muhatabın şirket yetkilisi olabileceği ve zarar yönünden husumetin onlara karşı yönetilebileceği kaldı ki davanın TTK 555. maddede "Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. (2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır." temeline dayanarak açıldığı ve bu madde yönünden (diğer şirket yetkilisi yönetici sıfatı nedeniyle-şirket zararından ) sorumlu olabileceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

            TTK 396. maddesine göre de, yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Davalı gerçek kişinin, şirket genel kurulunca TTK'nın 396. maddesi gereğince genel kurul izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu aleyhine şirket tazminat istemekle veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. Bu durumda, yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte serbesttir. TTK'nın 396. maddesine göre tazminat davasını açma hakkı şirkete aittir....

              TTK 396. maddesine göre de, yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Davalı gerçek kişinin, şirket genel kurulunca TTK'nın 396. maddesi gereğince genel kurul izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu aleyhine şirket tazminat istemekle veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. Bu durumda, yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte serbesttir. TTK'nın 396. maddesine göre tazminat davasını açma hakkı şirkete aittir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa’ya dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Hazine vekili, davalı borçlu şirketin kamu alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazın şirket müdürü ... ’in eşi ... ’a 11.02.2009 tarihinde sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı borçlu şirket vekili, müvekkilinin mal kaçırma amacının olmadığını, borçlarını ödeme amacı ile taşınmazını sattığını belirterek, haksız açılan davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamıştır....

                  Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1)Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği 17.06.2010 tarihi itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdiri gerekirken, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin ödeme gücünü belirlemekten uzak ve yetersiz bilirkişi raporu dayanak yapılarak ve bilirkişi raporunda da borçlu şirketin ödeme gücü bulunmadığının bildirilmesine...

                    UYAP Entegrasyonu