CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Murisin ölümü üzerine paylar hiçbir işleme gerek kalmaksızın mirasçılarına intikal ettiğinden, iştirak hükümlerinin uygulanmasına gerek bulunmadığını, pay devirlerine ilişkin şirket ana sözleşmesinde ve Türk Ticaret Kanununda belirtildiği şekli ile yazılı olarak onay verilmeme şartının belirtildiğini, şirket paydaşlarının pay geçişi ile ilgili olarak herhangi bir ret bildirimi sunmadığını, pay devrinin 2021 yılında yapılmadığını, davacının hakkı itiraz hakkı ise bu tarihte öğrenme ile gerçekleşmiş olmasına karşın herhangi bir itirazın gelmediğini, bu hususta hak düşürücü sürenin 2 yıl olduğunu, 2 yıl içinde yapılmayan itiraza ilişkin pay devrinin gerçekleştiği tarihten 3 yıl sonra yapılan itirazın usulen reddinin gerektiğini, kaldı ki pay devrinin geçişinin usulüne uygun şekilde gerçekleştiğini, usulüne uygun olarak gerçekleşen pay devrine ilişkin iptal taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili ...şirketin hazırda pay oranı...
Mahkemece, mirasçılar arasında yapılan pay devrinin sadece devredene karşı ileri sürülebilecek şahsi hak tanıdığı, 3. kişiye satışın geçerli olduğu, davacının bu davada davalıya yöneltebileceği ayni ve şahsi hakkı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; miras payı devri nedenine dayalı pay iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, dava konusu taşınmazda kök muris ...'den ...'e intikal eden payın yaklaşık 50 yıl önce ... tarafından kardeşi ...'e devredildiğini açıklamıştır. Dava konusu 572 parsel sayılı taşınmaz, 14.08.1962 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında tarafların ortak kök murisi ... adına tespit edilmiş ve tapulama tutanağının itirazsız kesinleşmesi ile 20.02.1963 tarihinde tapu kaydı oluşmuş, 01.07.2013 tarihinde yapılan intikal ve 24.07.2013 tarihinde yapılan pay devirleri ile ... mirasçıları adına elbirliği mülkiyet hükümlerine göre tescil edilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece 23/02/2023 tarihli ara kararı ile iş bu davanın ticari şirket pay defteri kaydına ilişkin iptal ve tapu iptali ve tescil davası olduğu, iş bu davanın kısmen taşınmazın aynına ilişkin olduğu, çekişmeye konu taşınmazlar bakımından dava sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, dava değeri her ne kadar 1.000.000,00 TL olarak gösterilmiş olsa da bu değer kapsamında şirket pay değerlerinin de bulunduğu, bu bakımdan yapılan değerlendirme üzerine takdiren davanın niteliği gereği dava konusu çekişmeli taşınmazın 3.kişilere devrinin önlenmesi amacıyla %5 teminatlı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı ve ihtiyati tedbir şartlarının varolduğu anlaşıldığından davalı tarafın itirazının reddi ve ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmiştir....
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Şirket Pay Devrinden Kaynaklanan) Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen 10.02.2016 tarihli pay devir sözleşmesiyle davalının ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı ......
a devrettiğini, gerçekleşen pay devri sonrasında ...' ın beheri 25,00 TL değerinde 800 adet payın karşılığı 20.000,00 TL olarak belirlenmiş olup herhangi bir artırıma da gidilmediğini, müvekkili şirket ile aralarında yapılan pay devrinde muvazaanın olduğunu, davacı taraf pay devrinin genel kurula ya da şirket yetkililerine herhangi bir bildirimde bulunmadığını, ancak esas sermaye payı devrinin şekil şartları Türk Ticaret Kanunun 595.maddesinde belirlenmiş olup, bunun dışında kalan diğer hususlar kurucu olmayıp açıklayıcı olduğunu, kurumsal bir yapıya sahip olan şirketler yaptıkları işlemlerin açık ve görünür bir şekilde olmasını, şirkette yapılan işlemlerin şirket defterlerine kaydedilmesi, hesap ve kitapların şeffaf olması üçüncü kişilerin şirkete olan güvenini sağlayacağını, pay devrinin şirket ticari defterlerine işlenmemesi pay devrinin geçersizliğini doğurmayacağı, nitekim devir genel kurulun onaylanması ile geçerli hale geleceğini, Beykoz ......
Görüldüğü gibi Kanun'un 421/3.c maddesinde nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması kararları, şirket sermayesinin yüzde yetmişbeşini oluşturan pay sahiplerince alınabilir. Diğer yandan nama yazılı payların devrine ilişkin sınırlandırmalar konusunda TTK'nın 491 ve devamı maddelerinde de düzenleme yer almaktadır. TTK'nın 492. maddesinde esas sözleşmeyle yapılabilecek sınırlamalar düzenlenmiş olup, esas sözleşmede pay devrinin şirketin onayı ile yapılabileceğine ilişkin düzenleme yapılabileceği kabul edilmiştir. TTK'nın 493. maddesinde ret sebepleri açıklanmış olup, maddenin ikinci fıkrasında ise "Pay sahipleri çevresinin bilişimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı görüyorsa, önemli bir sebep sayılır" düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda uyumazlık, devredilen nama yazılı payların şirket tarafından kabul edilmemesi değildir....
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice Dava, limited şirkette pay devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının ticaret siciline tescili ve ilanı istemine ilişkindir “(-------) Davacılar paylarını, TTK.’nun 520. maddesindeki tüm koşullara uygun olarak davalılara devretmişler ve sicile tescil hariç devir prosedürü tamamlanmıştır. Bilindiği gibi limited şirketlerin kuruluşları, TTK.’nun 510 ve 511. maddelerine göre tescil ve ilan edilir. Ortaklardan her birinin ad ve soyadları da tescil edilecek hususlar arasında sayılmıştır. TTK.’nun 33 ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 38. maddelerine göre, tescil edilmiş konulardaki her türlü değişiklerin de tescili gerekir....
Bu hükümler gereğince pay sahipliği sıfatının şirkete karşı ileri sürülebilmesi için, pay devrinin şirkete bildirilmesi ve pay defterine kaydın gerçekleştirilmesi şartı aranacaktır. Davacı hisselerin devri için davalı şirkete onay başvurusunu sözlü olarak yaptığını açıklamıştır. TTK nun md 499 1 ve 2. Fıkralar "… (1) Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydeder. (2) Payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz" TTK nun md.498 gerekçesinde; "…Talep (başvuru) bir şekle bağlanmamıştır. Ancak, talebin yazılı olarak yapılması ispat yönünden 498 inci madde dolayısıyla adeta gerekli hâle gelmektedir. Bu maddenin devralan yönünden önemi dikkate alınınca, uygulamada noter aracılığı ile başvuruda bulunmak yoluna sıkça gidilebileceği düşünülebilir....
DAVA : Hisse devri sözleşmesinin tescili davası DAVA TARİHİ : 26/10/2018 KARAR TARİHİ : 10/05/2022 KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2022 Mahkememize açılan Ticari Şirket (Hisse devir sözleşmesinin tescili davasının) yapılan açık yargılaması sonunda; DAVA: Davacı vekilinin mahkememiz ve birleşen dava dosyasında özetle ; kendisinin davalı şirkete ait hissesini .... yevmiye nosu ile limited pay devri sözleşmesi imzalayarak davalılardan ...'e devrettiğini, ancak kendisinin bu devrinin davalı kurum ve şirket tarafından işleme alınmadığından dolayı mağdur edildiğini, bu nedenle ... Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, ancak mahkemenin 18/02/2020 tarihli duruşmasında davalı kurum ve davalı şirket aleyhine bu dava ile birleştirilmek üzere noter devrinin tescil edilmesi hususunda dava açması için süre verdiğini, bu nedenlerle her iki dosyanın birleştirilmesini talep etmiştir. CEVAP : Davalı ......
Mahkemece, davaya konu pay devrinin hukuka uygun olduğu, davacının şirket ortaklığındaki pay nispetinin devraldığı pay kadar arttığı, davalı şirketin pay devrini pay defterine işlemediği ancak bu durumun davacı pay sahibinin genel kurula katılmasını engellenmesine, oy kullanma hakkını ortadan kaldırmasına, bilgi alma hak ve imkanlarını kısıtlanmasına, pay sahibinin yasadan doğan haklarının kullanımını imkansız kılmasına, şirket temel yapısını bozan yahut sermayenin korunması ilkesine aykırı düşmesine yol açmadığı; davacının genel kurula katıldığı ve oy kullandığı, çoğunluk pay sahiplerinin, oy haklarını sırf azınlık pay sahiplerini olumsuz etkileyecek bir karar almadıkları, bu haliyle genel kurul kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, anonim şirket genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir....