işleminin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği, Mahkemece, temel hak ve özgürlükler açısından hukuki bir denetimin yapılmadığı, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarma cezasının Ceza Hukuku anlamında bir ceza olduğu, davacı tarafından, OHAL döneminde OHAL süresiyle sınırlı olarak alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verilmesi nedeniyle ihraç işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, OHAL döneminde durumun gerektirdiği ölçüde geçici tedbirler alınması gerekirken kalıcı sonuçlar doğuran kamu görevinden çıkarılma işleminin uygulandığı, Anayasaya göre OHAL döneminde dahi ihlal edilmeyecek türden bir hak olan masumiyet karinesinden yararlanma hakkının OHAL KHK'sı ile terör örgütü üyesi olarak suçlanmak suretiyle cezalandırılarak ihlal edildiği, kamu görevinden çıkarılma işleminin ceza hukuku...
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yüklenici şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 22.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ın şirkette 1/4 oranında hissedar olduğu, pay oranı dikkate alındığında, dava dilekçesinde belirtilen hususların çıkarılma istemini haklı çıkaracak düzeyde muhik neden olmadığı, pay ve paydaş çoğunluğuna sahip diğer ortakların, ortaklığın amacına uygun olarak şirketin faaliyetlerini devam ettirme imkanlarının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, mahkeme kararı ile şirket ortaklığından çıkarma istemine ilişkindir. 6102 sayılı Kanun’un 621/h maddesi gereğince işbu davanın açılabilmesi için şirket genel kurulu tarafından ortaklıktan çıkarma yönünde karar alınması gerekmektedir....
Dosya kapsamı delillere göre; ilk derece mahkemesince davanın kollektif şirket genel kurul kararının iptali isteminden ibaret olduğu, 6100 sayılı HMK 114/1- d maddesi uyarınca tarafların taraf ehliyetinin bulunmasının dava şartı olduğu, davalı taraf sıfatı olan husumet ehliyetinin davalılar yönünden bulunmadığı, bu tür davaların ancak genel kurul kararını alan şirket tüzel kişiliğine yönelik açılabileceği, bu davalarda davalı sıfatının münhasıran şirket tüzel kişiliğine ait olduğu belirtilerek davanın dava şartı olan pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesinde usul ve yasal düzenlemelere aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, değerlendirilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; TTK 638.maddesine göre her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, 640.madde de ise şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkartılabileceği sebepler ön görülebileceği, şirket genel kurulu tarafından buna dayanılarak ortağın şirketten çıkartılabileceği, ayrıca şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirkette çıkartılmasını talep edebileceğinin düzenlendiği, davacı şirket adına dava açan şirket ortağı Öncem Yılmaz'ın şirketin yöneticisi olduğu, şirketin tüm işlemlerinin bu şahıs tarafından yürütüldüğü, şirket adına alınan kredilerin teminatı olarak davalıların annesinin evinin üzerine ipotek konulduğu, kredinin davacı şirket tarafından geri ödenmemesi nedeniyle davalıların babası tarafından kredinin kapatılarak ipoteğin kaldırıldığı, davacı şirketin kurulduğu günden beri herhangi bir kâr payı dağıtmadığı ve davalılara bir ödemede...
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/470 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, şirket müdürünün 2011- 2012- 2013- 2014 yıllarında şirket genel kurulunu toplantıya çağırmadığını, bu hususun ihtarname ile kendisine bildirilmesine rağmen halen genel kurul toplantılarının yapılmadığını, şirket müdürünün kar dağıtımı konusunda da bir işlem yapmadığını, bu durumun müvekkillerine mağdur ettiğini, müvekkillerinin keşide ettiği ihtarnamelerle şirket işleri hakkında bilgi ve belge talep etmiş ise de, müvekkillerine bilgi ve belgelerin verilmediğini, şirket müdürünün bu tutumu nedeniyle şirket işleri ve hesapları konusunda gerekli ve yeterli bilgiye sahip olunamadığını, bu konudaki hakkının engellendiğini bildirerek müvekkillerinin şirket ortaklığının devamı için gerekli güven duygusu ve isteğinin ortadan kalktığını bildirerek müvekkillerinin anonim şirket ortaklığından çıkarılmasını, kendisine ortaklık payının gerçek değerinin ve kar payının...
İlk derece mahkemesince, limited şirket ortaklığından çıkartılma davasının ancak tüzel kişiliğe haiz şirket tarafından açılabileceği ve dava açmadan önce davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına yönelik bir genel kurul kararının varlığının ön şart olduğu, davacının davayı şirket tüzel kişiliğini temsilen değil kendi adına açtığı, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda başvurulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce, şirket ortağının diğer bir şirket ortağına karşı açtığı ortaklıktan çıkarılma davasında davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....
nin hissedarı olduğunu, davalının yetkisi bulunmadığı halde bir başka şirket ile rödevans sözleşmesi düzenlediğini, bu konuda alınmış bir ortaklar kurulu kararının bulunmadığını, sözleşmenin yok hükmünde olduğunu, ayrıca davalının şirketi borç batağına soktuğunu ileri sürerek rödevans sözleşmesinin iptaline ve davalının şirket ortaklığından çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, limited şirketlerde ortaklıktan çıkarılma kararının ancak genel kurul kararı ile gerçekleşebileceğini, isteminin yasal dayanağının olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Davalı Bakanlık mali sonuçlardan ve işe iadeden davalı şirketin sorumlu olduğunu belirterek husumet itirazında bulunmuş, 10.11.2014 tarihli ek cevap dilekçesi ile davacının 20.10.2014 tarihinde yazılı veya sözlü hiçbir tebligat yapılmadan anahtarları diğer temizlik işçisi olan ...’a teslime ederek çalıştığı İl Müdürlüğü hizmet binasını terk ettiğini, işlerin aksamaması için 21.10.2014 tarihinde davalı şirketten “davacının görev yerinin değiştirilerek yerine yeni personel görevlendirilmesi”nin talep edildiğini, davalı kurum tarafından işe alınmama ve işten çıkarılma şeklinde herhangi bir yazı tebliğ edilmediğini, davacının şirketin elemanı olarak görev yaptığından idarenin fesih açısından yetkisinin de bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket, yargılamaya katılmadığı gibi savunma da yapmamıştır....
Davalılar vekili, davacının şirket işleyişi ve karar mekanizması dışında bırakılmadığını, şirket ile kararların birlikte alındığını ancak davacının şirket işleri ile ilgilenmediğini sorumluluklarından kaçmak için 2012 mart ayında beri şirkete uğramadığını, davacının amacının kendi adını yeni bir dökümhane kurmak olup şirketten çıkmak ve şirketi de çalışamaz hale getirmek istediğini, şirkete zarar verebilmek için çalışanlara hakaret ve küfürler ettiğini, bu nedenle bir çok çalışanın işi bırakmak istediğini, davacının bir süre önce usta başı ile kavga ederek bir gün sonrada 3 oğlu ile iş yerini basıp usta başını dövmeye kalkarak hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, davacının bu davranışlarının iyi niyetle bağdaşacak bir yönünün bulunmadığını, şirketin halen faal bulunduğunu, şirket organlarının mevcut olduğu sona ermesi sebepleri bulunmadığını savunarak davacı ortağı payının gerçek bedelinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir....