Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İnşaa edilen dairelerin satış gelirleri 677.000,00 TL olması nedeniyle elde edilen karın 98.312,29 TL olduğu bulunmuş, davacının alması gereken kar payı 11.414,06 TL olduğu, ancak davalı tarafından 11.500,00 TL ödendiğinden herhangi bir kar payı alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır. Her kadar iki rapor arasında ödenmesi gereken kar payı oranı ve tutarında farklılık var ise de 04/04/2018 Tarihli bilirkişinin uzmanlık alanı inşaat olmadığından dosya içeriğine, somut olaya uygun olan üç kişilik raporunun hükme alınmış olması yerinde görülmüştür. Kararın dayandığı bilgi ve belgelere,hükme esas alınan üç kişilik bilirkişi heyetinin 18/12/2018 tarihli raporuna göre inşaatın 2016 yılında tamamlandığı, ortaklığın bu surette tasfiye gerektirmeyecek şekil de sona erdiği, kar payı ödemesinin gerçekleştiği anlaşıldığından İDM'nce davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir....

İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının, davalı anonim şirketin ortağı olduğunun tespiti ile kâr payı miktarının tespiti ve tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı 1970 yılında davalı şirkete üç ayrı belge ile 250 DM ödeyerek şirket ortağı olduğunu, ancak şimdiye kadar şirket ortaklığından kaynaklı mali haklarının ödenmediğini ileri sürerek, şirket ortaklık payı ile kar payının tespitini ve kar payının faizi ile birlikte tahsilini istemiştir....

Somut olayda, davalı şirket müdürünün sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemlerinin davacı ortağın şirketten çıkması için haklı sebep oluşturduğu, şirket müdürünün bu şekildeki eylemleri neticesi şirket adına elde ettiği kazançlarla kendisi, eşi, kızı ve damadı üzerine taşınmazlar aldığı iddiasıyla haklı sebeple davalı limited şirketin ortaklığından çıkma, ayrılma payı ile kar payının davalı şirketten tahsili istemiyle açılan davada davalı şirket ve şirket müdürünün kendisi, eşi, kızı ve damadı adına kayıtlı taşınmazların üzerine tedbir konulması için tedbir kararı verilmesi istenmiş, mahkemece davalı şirket adına kayıtlı araç ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirket temsilcisinin kendisinin ve ailesinin üzerine kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....

    Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; ortaklıktan haklı sebebe binaen çıkma hususunda daha önce verilen kararın temyiz edilmeyip kesinleştiği, davalı şirketin 2006 yılında elde ettiği kârın dağıtımı hususunda alınmış bir ortaklar kurulu kararının bulunmadığı, şirketin 2007 ve 2008 yıllarında zarar ettiği, 30.9.2013 tarihi itibariyle alınan ek rapor uyarınca rayiç değerler üzerinden yapılan hesaplama ile davalı şirketin öz varlık tutarının 137.616,59 TL olduğu davacının şirketteki % 25 oranındaki payı gözetildiğinde hissesine düşen ortaklıktan çıkma payının 34.404,15 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle 34.404,15 TL'nin davalıdan tahsiline, davalı şirket ortaklarınca 2006 yılında kar payı dağıtımı yönünde bir karar alınmadığından davacının kar payı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

      Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 5520 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca, ilişkili kişiler arasında gerçekleşen borç verme işlemlerinin belli bir kısmı örtülü sermaye olarak kabul edilmekte ve örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı sayıldığı, dağıtılan kar payı ise, bir teslim veya hizmet nedeniyle ödenen bir bedel olmayıp, ortakların şirkete koydukları sermaye karşılığında elde ettiği gelir olduğu, bu sebeple kar payı dağıtımının katma değer vergisinin konusuna giren bir işlem olmadığı, davacı şirket tarafından düzenlenen adat faturasına konu tutarın, esas itibariyle bir finansman temin hizmeti karşılığında ödenen bir bedel olmakla beraber bu hizmetin ilişkili kişiler arasında cereyan etmesi nedeniyle 5520 sayılı Kanun gereğince dağıtılmış kar payı sayılması karşısında...

        üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dahil kullanılmasına dair kararların alınmasının genel kurula ait görevler ve devredilemez yetkiler arasında olduğunun düzenlendiği, CMK'nın 133. (2) maddesinde şirket ortaklarına maaş, aylık, kâr payı ödenmesi konusunda bir düzenlemeye yer verilmediği, TTK' nın 408. (2/d) maddesi hükmü uyarınca dava konusu edilen kâr payı alacağı ve maaş ödenmesi talebi şirket genel kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez yetkileri arasında olup şirket genel kurul veya kayyım heyeti tarafından ortaklara kâr payı dağıtılması ve maaş ödenmesi yönünde olumlu veya olumsuz bir karar alınmadığı, davacı tarafça kâr payı ve maaş ödenmesi konusunda gerek genel kurul gerekse kayyım kurulu tarafından alınmış olumlu ya da olumsuz bir karar olduğunun da iddia edilmediği, davalı tarafın da bu konularda alınmış bir karar bulunmadığını bildirdiği, kâr payı ve ortaklara maaş ödenmesi gibi konularda...

        Esas sayılı dosyanın celp edilerek dosyamız içine alındığı görülmüş, dosyanın yapılan incelemesinde alacaklının dosyamız davacı şirket olduğu, borçluların dosyamız davalılar şirket ve gerçek kişi oldukları, 10.467,63 TL asıl alacak, 111,85 TL gecikme kar payı mahrumiyeti olmak üzere toplam 10.579,48 TL alacağın talep edildiği, 2 adet krediye dayanıldığı, davalılar tarafından süresinde borca, ferilerine, faize ve faiz oranına varsa sözleşmede ki imzaya vs. Ferilere itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Dava, davacı banka ile davalı şirket arasında imzalandığı beyan edilen ve davalı gerçek kişinin kefil sıfatı ile imzaladığı beyan edilen 03/02/2017 tarihli ve 13/03/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca davalı şirket için kullandırılan nakdi ve gayrinakdi krediler nedeniyle davalıların borçlu olduğu iddiası ile aleyhlerine başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır....

          yetkili organın genel kurul olduğu ve bu yetkinin devredilmez nitelikte bulunduğu, kural olarak genel kurulda kâr payı dağıtılmasına ilişkin karar alınmadıkça mahkemece kâr payı dağıtımına karar vermesinin mümkün olmadığı, şirket ortak müdürü olan davalı gerçek kişi hakkında gerektiğinde TTK'nun 630/2. maddesi uyarınca haklı sebebe dayanarak temsil yetkisinin kaldırma başka anlatımla şirket müdürü aleyhine kâr payı dağıtılmasına yönelik dava açılamayacağı, ancak davalı taraf, bilirkişi raporunda belirlenen temettü alacağını ödemeyi kabul ettiklerini beyanı üzerine, şirket kayıtları üzerinden yapılan inceleme sonucu belirlenen T1 için 1.286,40TL ve Mehmet Han Yavuz için 1.286,40 TL temettü alacağının tahsiline, davacı Alev Yavuz ise şirketteki hissesinin tüm aktif ve pasifiyle birlikte devretmiş olduğundan bu davacı yönünden kar payı alacağı davasının reddine karar verilmiştir....

          nun ise %60 oranında şirket hisse payı bulunduğunu, davalı ...’nun şiket yönetim kurulu başkanı, müvekkilinin de uzun süre şirketin yönetim kurulu başkan vekili olarak görev yaptığını, ancak müvekkilinin yönetime katılımı sağlanması, şirket defter ve kayıtlarını incelemesi ve şirketin her türlü iş ve işlemini denetlemesi davalı tarafça engellendiğini, davalının kızı ile birlikte ......

            Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, satış sözleşmesinin davacı şirket tarafından vekalet verilen dava dışı... ile davalı arasında imzalandığı, satım bedelinin davalının kar payına mahsup edileceği şeklindeki düzenlemenin vekilin bu konuda yetkili bulunmaması ve davalının da kar payı alacağı olmaması nedeniyle geçerli olmadığı gerekçesiyle, sözleşmede kararlaştırılan satım bedeli dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, takibin 44.840,00 TL asıl ve 302,67 TL işlemiş faiz üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 10.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu