WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Avukatlık Kanunu'nun 164/5. maddesinde, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğu, bu ücretin iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceğı hükmü yer almaktadır. Somut olayda takip konusu ilamda, borçlu lehine hükmedilen vekalet ücretinin toplam alacaktan mahsup edilerek icra emri düzenlendiği şikayetiyle icra mahkemesine başvurulduğu, Mahkemece, mahsup işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin tümden reddine karar verilmesi isabetsizdir....

    Dosya kapsamına göre, davacı tarafın bir kısım işçilik alacaklarının tahsili talebi ile açtığı davada, davalı taraf, 70.000,00 TL tutarında banka ödeme dekontu sunarak, anılan belgede yazılı miktarın davacıya avans olarak ödendiğini ileri sürmüştür. Davacı ise, gerek 23.06.2015 tarihli celsede “70.000,00 TL avans davalı tarafa ödenmiştir, mahsup söz konusu değildir” şeklinde beyanda bulunarak; gerekse 17.12.2014 tarihli dilekçesi ekinde dört adet banka ödeme dekontu sunarak ödenen miktarı iade ettiklerini savunmuştur. Ne var ki, davacı tarafça sunulan ödeme belgelerine göre davacıya iade edilen miktar 60.000,00 TL olup, davacı, kalan 10.000,00 TL tutarındaki kısmın bordroda eksik olarak gösterilen ücretin haricen ödenen kısmı olarak mahsup edildiğini beyan etmiş, ancak bu miktarın hangi döneme ilişkin hangi miktardaki ücret alacağından mahsup edildiğini belirtilmemiştir....

      Mahkemece davacının kıdem tazminatına yönelik talebini ıslah etmediği ve dava tarihinden sonra yapılan 7.500.00 TL net ödemenin talebi karşıladığına dair gerekçesi de talep edilen 5.650.00 TL kıdem tazminatının net tutarı 5.607.12 TL ve raporda hesaplandığı üzere ihbar tazminatı net 2.600.76 TL olduğundan toplam 8.207.88 TL'ye tekabül eder ki 7.500.00 TL ödemeyle karşılandığına dair mahsup işlemi hatalı olmuştur. Bilirkişi raporuyla hesaplanan şekilde davacının kıdem tazminatı alacağı brüt 7.984,03 TL (7.9723.43 net), ihbar tazminatı alacağı brüt 3.087,28 TL ( 2.600,76 TL net)'dir. Davalı işverence yapılan davadan önceki ödeme de dahil toplam ödeme 9.153.97 TL dir. Kıdem ve ihbar tazminatı toplam net tutar 10.524.19 TL olup ödenen 9.153.97 TL mahsup edildiğinde kıdem tazminatı ödenmiş ve bakiye 1.370.22 net TL (1.846.69 TL brüt) ihbar tazminatı alacağının kaldığı anlaşılmıştır. Hatalı mahsup işlemi ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın 06.05.2021 tarihli dilekçesinin eski hale getirme ve temyiz talebi olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede; Sanığın yokluğunda verilen 02.04.2004 tarihli hükmün usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmış olup, eski hale getirme talebi yerinde ise de, sanığın 11.04.2016 tarihli dilekçesi ile mahsup talebinde bulunduğu ve 25.10.2017 tarihinde de taleplerde bulunduğu dolayısıyla bu tarihlerde hakkında verilen karardan haberdar olduğu halde, hükmü 1412 sayılı CMUK'nın 310/1 maddesinde belirlenen bir haftalık süre geçtikten sonra 06.05.2021 tarihli eski hale getirme ile birlikte temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmakla 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, 16.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının faturadan borcu bulunduğunu alacaklarının Kastamonu Bölge Müdürlüğü'nün talebi üzerine alacağının devredildiğini, işlemin hukuka aykırı olduğundan bahisle yapılan takibe itirazın iptalini dilemiştir. Davalı cevap dilekçesi Kastamonu mahkemelerinin yetkili olduğunda bahisle yetki itirazında bulunmuş, şirkete borcu nedeniyle takas mahsup edildiğini, mahsuba ilişkin yetkileri olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Dosyamına davalı tarafça sunulan belgeler uyarınca davacının TEİAŞ 11. Bölge Müdürlüğü (Kayseri)'den fatura alacağının bir kısmı TEİAŞ 22. Bölge Müdürlüğü (Kastamonu)'nün talebi üzerine TEİAŞ 22. Bölge Müdürlüğü (Kastamonu)'ne gönderildiği anlaşılmıştır. Davalı idare kendileri ile yapılan sözleşme kapsamında ***tarihli sözleşmeler *** tarihli sözleşmeler uyarınca takas mahsup hakları olduğundan bahisle davanın reddini dilemiştir....

            olduğunu, bu çeklerin hamili olan banka tarafından geçici mühlet kararından önce alındığını, ilan tarihinden sonra gelen gelir ve hak ediş bedellerinin bankalar tarafından kendi alacaklarına mahsup edilemeyeceği yine İİK.nun 294/6. ve atıfla İİK.nun 200 ve 201. Madde- leri kapsamındaki şartları taşımayan takas, mahsup işleminin geri alınarak komiser heyeti gözetiminde faaliyet gelirinin davacı şirkete ödenmesi gerektiği belirtilerek; takas ve mahsup edilen paraların komiser heyetinin bilgi ve gözetiminde davacı müvekkili işletmeye ödenme- sine karar verilmesine ve karar gereğince ilgili bankalara bildirilmesini talep etmiştir. Asli müdahil ......

              Mahkemece davalının mahsup talebinde bulunduğu alacakla ilgili deliller toplanıp bir kısım sonuçlara gerekçede yer verildiği halde ''bu alacağın ayrı bir dava ile değerlendirilebileceği gerekçesiyle mahsup talebinin ortada bırakılması doğru değildir. Davalı yanca usulüne uygun olarak gerek icra takibinde ve gerekçe yargılama aşamasında mahsup talebinde bulunulduğuna göre bu konunun bu dava içinde halledilmesi ve kesin bir sonuca bağlanması gerekir. Mahsup talep edilen alacakla ilgili deliller toplandığı halde uyuşmazlığı ortada bırakacak şekilde sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davalının mahsup talebi ile ilgili delillerin değerlendirilip davalının iddia ettiği alacağının var olup olmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. 2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....

                Davacı vekili dava dilekçesiyle ayrıca dava konusu mahsup kararı/işleminden dolayı tahsili işleminin sonucunda mahsup edilecek miktarların mahsup edilmesi ihtimalinde, mahsup işleminin yapılmaması yönünde teminat karşılığında veya teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir....

                Davalı sözleşme gereğince davacıya 8.000 USD depozito vermiş olup, cevap dilekçesi ile takas ve mahsup talebinde bulunmuştur. Davada davacının toplam tazminat alacağı miktarı nazara alınarak bu miktar üzerinden davalı tarafından ödenen depozito miktarı mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken takas mahsup talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 20/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 06.03.1940 tarihli ve 1940/5-68 sayılı kararına, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.01.2006 tarihli, 2006/4-7 sayılı kararına göre; hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran hallerin bir başka mahkumiyet kararında yer alan cezadan mahsup edilebilmesi için, mahsup istenen mahkumiyete ait suçun, tutuklu kalınan suçtan verilen hükmün kesinleşmesinden önce işlenmesi gerekmektedir. 3. Somut olayda, hükümlünün infaza konu olan ve mahsup istediği mahkumiyete ilişkin suç tarihinin 25.12.2010 olup, hükümlünün hürriyetinin kısıtlandığı ... Ağır Ceza Mahkemesinin 13.03.2006 tarihli ve 2003/142 Esas, 2006/95 Karar sayılı kararının kesinleştiği 21.03.2006 tarihinden sonra olduğu ve mahsup koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, hükümlünün mahsup talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne dair verilen karar Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür. III. KARAR 1....

                    UYAP Entegrasyonu