İcra Müdürlüğünün 2018/6463 Esas sayılı dosyasında davacı yönünden icra emrinin iptaline karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf teşkilinin sağlanmadığını, icra emrinin ve kat ihtarnamesinin tebliğinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığını, davacının teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin cebri icra ile satışını engellemek amacıyla hareket ettiğini bildirerek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiğine ve buna bağlı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılamayacağına yönelik şikayet, icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet ve takipte talep edilen borca, faize ve ferilerine itiraz istemine ilişkindir....
Şikayetçiler vekilinin dava dilekçesinde ihalenin fesihi sebebi olarak bildirdiği hususlar, icra emrinin emri tebliğinden sonra müvekkillerine ikinci kez gönderilen icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile ek kıymet takdir raporunun müvekkillerine tebliğ edilmediği iddiasına ilişkindir. İhalenin feshi istemlerinde, şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen bir husus, kamu düzenine ilişkin olmadıkça icra mahkemesince re'sen nazara alınamaz. Dava dilekçesinin ikinci sayfasında yer alan "Aynı zamanda müvekkil Yusuf Yücesoy'un yayla evine Tebligat Kanununun 21. Maddesine göre yapılan tebliğ de usulsüzdür" cümlesinin öncesinde veya devamında satış ilanından bahsedilmeyip icra emri tebliğinden bahsedildiğinden dava dilekçesindeki bu cümle nedeniyle davacı tarafından satış ilanının usulsüz tebliği iddiasının fesih sebebi olarak ileri sürüldüğü düşünülemez. Bu nedenle, davacılara satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle ihalenin feshine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
Her ne kadar davacı borçlu vekili ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin 05.10.2021 tarihli ek beyan dilekçesi sunmuş ve bu hususu istinaf başvurusunda ileri sürmüşse de, en geç dava tarihi itibariyle usulsüz tebligat işleminden haberdar olup ek beyan ile ileri sürdüğü usulsüz tebligat şikayeti süresinde değildir. Yukarıda belirtilen nedenlerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece İİK.nun 18/3 ve HMK 320/1 maddelerine göre, şikayet konusu nedeniyle açıklama yapılmasına ve duruşma açılmasına gerek olmadığı takdir edilerek evrak üzerinde yargılama yapılarak hüküm kurulduğu görülmüştür. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...uyuşmazlığın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte, icra emrinin usulsüz tebliğine dayalı şikayet, hesap kat ihtarının usulsüz tebliğine dayalı icra emrinin iptali istemi ile borca ve faize itiraz olduğu anlaşılmıştır....
Mad. 38 hükmü gereği ceza sorumluğunun kişisel olduğunu, ödeme emrinin bizzat taraflarına tebliğ edilmesi gerekirken tebliğ edilmediğini, İcra İflas Kanununun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için alacaklı vekilinin icra müdüründen borçlunun kendisine tebligat yapılmasını istemesi gerektiğini, böyle bir talebin olmadığını, icra müdürlüğünce yapılan usulsüz tebligat ile dosya kesinleştirilme işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin borçlu şirkete usulüne uygun tebliğ edildiğini, şikayetin süresinde olmadığını, davacı T1 icra dosyasının tarafı olmadığından şikayet hakkının da bulunmadığını şikayetin reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Şikayetin kısmen kabulüne, Davacıya Gelibolu İcra müdürlüğünün 2019/194 esas sayılı dosyasından tebliğ edilen ödeme emrinin ıttıla tarihinin 09/06/2020 tarihi olarak tespitine, Davacının kesinleştirme işleminin iptali talebinin reddine dair karar verilmiştir....
Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra-ödeme emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; icra dosyasına ilk tebliğ edilen ödeme emrinden sonra sunulan borca itiraz dilekçesinde ve ödeme emrinin iptaline ilişkin kararda davacı borçlunun vekil ile temsil edildiği, vekili varken iptal kararından sonra ödeme emrinin yine 21/01/2022 tarihinde davacı asile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusu olup dava, ödeme emrinin asile tebliğinin usulsüzlüğü iddiası ile açılmıştır. Bu durum sonradan tamamlanması mümkün eksiklik niteliğinde olduğundan ve açılan davada ödeme emrinin asile tebliğinin usulsüzlüğü vakıasına dayanıldığından davanın kabulü ile ödeme emrinin vekile de tebliği sureti ile eksikliğin giderilmesine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır....
Davalı ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihi olan 19.01.2016 tarihinin ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesini istediğine göre, mahkemece verilecek karar bu davanın sonucunu etkileyeceğinden öncelikle açılan şikayet davasının kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca davacı kararın davalı tarafından temyiz edilmesinden sonra dosyaya sunduğu 03.05.2017 tarihli dilekçesi ile davanın konusunun kalmadığını bildirdiğine göre, bu husus da incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir....
Davalı alacaklı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; yapılan tebligatların usulüne uygun olduğunu, bir an için tebligatların usulsüz tebliği varsayılsa dahi dava dilekçesinde davacı tarafın borca açıkça bir itirazının bulunmadığını, davacının tebligatı öğrenme tarihini dahi bildirmediğini, usulsüz tebligat şikayetinin icra takibine değil ödeme emrinin iptaline gerekçe olabileceğini mahkeme kararının yerinde olduğunu şikayetin süresinde yapılmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Şikayet usulsüz tebligata ve ödeme emrine dayanak belge eklenmediğinden ödeme emrinin iptali talebine ilişkindir. Hatay İcra Müdürlüğü'nün 2020/1744 E.sayılı dosyasında davalı Toroslar vekili tarafından davacı borçlu aleyhine ilamsız takip yapıldığı, ödeme emri tebligatının Çekmece mah. 525.Sok.No: İç Kapı No:4 Defne Hatay adresinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Borçlunun “ Ürgenpaşa mah.75.Yıl Bulv....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayet ve itirazlarının yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği görülmektedir. Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin TK.'...
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...İcra dosyasının tetkikinde davacı şirketin ödeme emri tebliğ edilen adresine 14/07/2020 günü 103 davetiyesi ve 04/08/2020 günü ise kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu tebliğ muameleleri yönünden herhangi bir usulsüzlük şikayeti yapılmadığı gibi bunların ayrıca şikayet edildiği de ileri sürülmemiştir. Bu halde davacının en geç 14/07/2020 günü takipten haberdar olduğu kabul edilmelidir. Bu tarihte nazara alındığında ödeme emrinin usulsüz tebliğine dair şikayet için 7 günlük müddet geçmiştir....