İcra Müdürlüğü 2022/23708 Esas sayılı icra takip dosyasından müvekkiline gönderilen ödeme emri tebligatı incelendiğinde, takibin dayanağı kaçak ve cezalı faturalar olmasına rağmen, takip dayanağı olarak belirtilen borça ilişkin faturalar müvekkiline gönderilen ödeme emri tebligatına eklenmemiş ve müvekkiline tebliğ edilmediğini, icra dosyasından müvekkiline gönderilen ödeme emri tebligatı incelendiğinde üzerindeki açıklamada "Örnek 7 ödeme emri vardır."şeklinde açıklama bulunmakta olduğunu, görüldüğü üzere müvekkiline gönderilen ödeme emri tebligatında takip dayanağı belgelerin ekli olduğuna ya da müvekkilline tebliğ edildiğine dair hiçbir bilgi ya da beyan yer almadığını, kanunun açık düzenlemesi karşısında usulsüz olarak yapılan bu tebligatın iptali gerekmekte olduğunu, Şanlıurfa 1....
Borçlunun şikayeti, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet niteliğinde olup, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre, borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur....
O halde, şikayetçi borçluya yapılan örnek (7) numaralı ödeme emri tebligatı usulsüz olup, mahkemece şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihe göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
GEREKÇE: Şikayet, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü ve bu nedenle takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılması taleplidir. Davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davalı tarafça, mahkemece ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ve ödeme emri tebliğ tarihinin 19/10/2020 olarak düzeltilmesine dair karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış, sadece icra takibinin tedbiren durdurulmasına dair karar istinafa konu edilmiştir. HMK'nın 341/1 maddesine göre ilk derece mahkemesince verilen nihai kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmekle birlikte, İİK'nın 363/1 maddesinde de istisnai olarak icra mahkemelerince verilen bir takım kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı tahdidi olarak sayılmıştır. İstinafa konu edilen takibin tedbiren durdurulması kararı her ne kadar esasa ilişkin hükümle birlikte verilmiş ise de özü itibariyle nihai karar vasfına haiz değildir....
Dairemizin 09.06.2015 tarih ve 2015/12150-16065 sayılı kararı ile; tebliğ mazbatasında beyanı alınan komşu isminin tespit edilmediği, komşunun isim ve imzadan imtina etmiş olduğunun şerhedilmesinin tebligatı geçerli hale getirmeyeceği, TK.'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesine göre tebligatın usulsüz olduğu gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun şikayeti, icra emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet niteliğinde olup, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihlerde öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü yedi gün içerisinde icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından icra müdürlüğünce 06.08.2013 tarihinde yapılan tebligat geçerli hale gelmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Hukuk Dairesi'nin 16.05.2002 tarih, 2002/8982 esas ve 2002/10223 karar sayılı kararı ile yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02.02.2000 tarih, 2000/12- 50 esas ve 2000/47 karar sayılı kararının iddialarına emsal olduğunu, İİK'nun 58/ 3 ve 61/1 maddeleri gereğince, takip belgeye dayanıyor ise, belgelerin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesinin gerekli olduğunu, icra takip dosyasından tarafına gönderilen ödeme emri tebligatı incelendiğinde, takibin dayanağının 5549***********15 nolu kredi kartından kaynaklandığının belirtilmiş olmasına rağmen, takip dayanağı olarak belirtilen ihtarname eki, hesap özeti ve kredi sözleşmesinin tarafına gönderilen ödeme emri tebligatına eklenmediğini ve tarafına tebliğ edilmediğini, icra dosyasından tarafına gönderilen ödeme emri tebligatı incelendiğinde üzerinde ki açıklamada "zarfın içinde örnek 7 ödeme emri ve yenileme emri vardır" şeklinde açıklama bulunduğunu beyanla icra dosyasından tarafına gönderilen 15.01.2020 tarihli...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; " Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; borçlulara çıkartılan ödeme emri tebliğ mazbatasında, tebliğ işleminin “muhatap geçici olarak...... gittiğini, muhatapla aynı konutta ikamet eden daimi işçisi Şefik Süslü tarafından bildirilmiş olup tebliğ evrakı 16.01.2019 tarihinde tebliğ edildi” şerhiyle yapıldığı, tebliği alan Şefik Süslü'nün tebliğ tarihi itibariyle borçlunun iş yerinde çalışmadığı kolluk araştırması ile tespit edilmekle borçlulara yapılan ödeme emri tebliği usulsüz olduğundan şikayetin kabulüne" şeklinde karar vermiştir....
Öte yandan, anılan maddenin 7.fıkrası hükmüne göre; satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadarki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez. Satış ilanı tebliğ edilmemişse şikayet süresi öğrenme tarihinde itibaren başlar. Öte yandan tebligat usulsüzlüğüne dayalı şikayet İİK'nun 16. maddesine dayalı şikayet olup öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine başvurulmalıdır. Somut olayda şikayetçi borçlunun 25.08.2014 tarihinde ihalenin feshi isteminde bulunduğu ancak satış ilanı tebliğ işlemine yönelik bir şikayetinin olmadığı görülmüştür.Bu durumda satış ilanı tebligatı usulsüz olsa bile en geç ihalenin feshi talebinin yapıldığı 25.08.2014 tarihinde tebliğ işleminden haberdar olunacağından ve bu tarihten itibaren 7 günlük süre içinde satış ilanı tebligatı usulsüzlüğü ileri sürülmediğinden satış ilanı tebligat işlemi kesinlemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine karşı borçlunun, örnek 13 numaralı ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, icra takibinden 15.10.2014 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapılması zorunludur....