İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Genel olarak şikayet dilekçesini tekrar ederek, dosyaya gelen müzekkere cevapları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ve Aksaray İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/250 Esas sayılı dosyasındaki kararın kaldırılmasına ve şikayet dilekçesindeki taleplerine göre karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, ilamsız takipte, takip borçlusu tarafından açılan ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayeti ve mükerrer takip yapıldığı iddiasına dayalı borca itiraza ilişkindir. Tebligat Kanunu’nun 24/1. maddesinde “Kendisine tebliğ yapılacak kimse imza edecek kadar yazı bilmez veya imza edemiyecek durumda bulunursa, komşularından bir kişi huzurunda sol elinin baş parmağı bastırılmak suretiyle tebliğ yapılır” düzenlemesi bulunmaktadır....
Somut olayda, borçluya gönderilen örnek 10 ödeme emri tebligatının tebliğ edilmeden 12.06.2014 tarihinde iade edildiği, borçlunun 12.06.2014 tarihinde takip dosyasından fotokopi alması üzerine 24.06.2014 tarihli icra müdürlüğü kararı ile borçlunun takibi öğrendiği kabul edilerek, borçlu hakkındaki takibin kesinleştirildiği, alacaklının 24.06.2014 tarihli talebiyle kıymet takdiri yapıldığı, 28.10.2014 tarihli talebiyle taşınmazın satışına ilişkin 100. madde yarar bilgilerinin toplanmasına karar verildiği görülmüştür. Borçluya ödeme emri tebliğ edilip takip kesinleştirilmeden yapılan işlemler doğru değildir. Çünkü İİK'nun 61. maddesine göre ödeme emri tebliği ile borçlu itiraz ve şikayet hakkını kullanabilir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabidir. Borçluya usulsüz de olsa daha önce yapılmış bir ödeme emri tebligatı olmadığından olayda 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesinin uygulanma imkanı da bulunmamaktadır....
tebliğ iade edilen tebligattaki şerhin gerçeğe uygun olup olmadığının mahkemece re'sen denetlenemeyeceği nazara alındığında ödeme emri tebliğ işleminin uygun olduğu, diğer taraftan bir kısım sebeplerle mernis adresinin güncellenemediğine ilişkin iddianın gecikmiş itiraz sebebi olmadığı, bu hususun mahkemenin de kabulünde olduğu anlaşılmıştır....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” denilmektedir. Buna göre kendisine ödeme emri usulsüz tebliğ edilen ilgili açısından şikayet süresi ödeme emri tebligatını öğrendiği tarihten başlar ve şikayet mercii icra dairesi olmayıp icra mahkemeleridir. Davacı tarafın beyan ettiği öğrenme tarihi 23.10.2019 tarihine göre icra mahkemesine 7 gün içinde başvuruda bulunulmamıştır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/3412 KARAR NO : 2022/3206 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HATAY İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/10/2022 NUMARASI : 2022/722 ESAS 2022/855 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (Usulsüz Tebligata İlişkin) KARAR : Hatay İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28/10/2022 tarih 2022/722 esas 2022/855 karar sayılı mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; Hatay İcra Dairesi'nin 2022/23594 esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ve takip neticesinde müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, ancak müvekkilinin Mernis adresinin Libya Ülkesi olmasına rağmen, ödeme emrinin Tebligat Kanunu'na aykırı bir şekilde muhtara bırakıldığını ve bu şekilde takibin kesinleştirildiğini, davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin yurt dışında olduğunu bilmesine rağmen tebligatı muhtara...
İcra takip dosyasının incelenmesinde borçluya ödeme emrinin 04.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 12.08.2015 tarihinde İİK'nun 62. maddesinde öngörülen yasal süreden sonra icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile tebligatın 06.08.2015'te yapıldığını belirterek imzaya, borca, faize ve tüm ferilerine itirazda bulunduğu görülmüştür. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usulüne uygun bir ödeme emri tebligatı için zarfın üzerinde tebligatın ödeme emri ihtiva ettiğine ilişkin çelişkiden uzak, açık ve anlaşılır bir şerh bulunmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, müvekkili şirkete yapılan 27.08.2020 tarihli ödeme emri tebligatının kanuna ve yönetmeliklere aykırı olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine icra dosyasından müvekkili şirkete gönderilen 27.08.2020 tarihli tebligatın usulsüz bir ödeme emri tebligatı olup hukuk aleminde herhangi sonuç doğurmadığını, keza tebliğe yetkili kişilerin durumu ve onlara tebliğ edilememe nedenleri ayrıntılı olarak tebligat zarfı üzerine şerh edilmeksizin doğrudan şirket yetkilisinin bulunmadığı bahsi ile Elif Dikmen isimli şahsa tebligat yapılmasının usulsüz olduğunu, davaya konu icra dosyasından "bu zarfta ödeme icra emri vardır" şerhi ile gönderilen içinde ödeme emri ihtiva eden tebligatın müvekkili şirkete 31.08.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, taraflarınca süresi içinde 07.09.2020...
Davalıya 13 örnek ödeme emri 07.05.2013 tarihinde, adresinde bulunmadığından bahisle Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalı duruşmada, icra tebligatından haberi olmadığını savunmuş, ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla tebliğ tarihini düzelttirdiğini ileri sürmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün, 2005/6-190-220 sayılı kararı doğrultusunda, İcra Mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Bu durumda 07.05.2013 tarihinde yapılan tebligatın kesinleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemenin yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak ve işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ödeme emri tebligatının usulsüz yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Davalıya 13 örnek ödeme emri, 16/10/2012 tarihinde adresinde bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalı, duruşmada, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp tebliğ tarihini düzelttirmediğini beyan etmiştir. Bu durumda 16.10.2012 tarihinde yapılan, tebligatın kesinleştiğinin kabulü gerekir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/03/2005 ve 2005/6-190-220 ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Mahkemece, kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Bu durumda ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz kabul edilse bile muhatabın en geç bu tarihte usulsüz tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayeti anılan tarihe göre İİK. nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. Şikayet süresinin geçirilmesinden sonra borçluya kayyum atanmış olması sonuca etkili değildir. Diğer bir ifadeyle bu husus şikayet süresini yeniden başlatmaz. O halde mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; mahkemece tebligatın usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesine göre tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi yerine ödeme emrinin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...