Cevap dilekçesinde zaman aşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zaman aşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zaman aşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zaman aşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zaman aşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zaman aşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zaman aşımı defi dikkate alınmaz. Zaman aşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.)....
Cevap dilekçesinde zaman aşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zaman aşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zaman aşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zaman aşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zaman aşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zaman aşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zaman aşımı defi dikkate alınmaz. Zaman aşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.)....
İlk Derece Mahkemesince fazla çalışma ve hafta tatili alacakları yönünden, ıslaha karşı zaman aşımı defi dikkate alınmadan bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlar üzerinden %30 indirim uygulanarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Davalının zaman aşımı defi ve davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği miktarlar da dikkate alınarak, zaman aşımına uğramayan tutarlar üzerinden indirim yapıldıktan sonra dava konusu fazla çalışma ve hafta tatili alacakları hüküm altına alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ :Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kararı) Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. Dava konusu somut olayda; birleşen davanın dava tarihinin 17.12.2019 olduğu, dava dilkeçesinin davalı tarafa 26.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafın ise işbu dava dilekçesine karşı 02.01.2020 de süresi içinde zaman aşımı itirazında bulunuğu anlaşılmakla; Mahkemece birleşen dosya bakımından zaman aşımı itirazı değerlendirilmeksizin hüküm tesisi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır....
Alt işveren asıl borçlu, asıl işveren ve kefil ise alacaklıya karşı garanti yükümlülüğü altındadır. Bu itibarla asıl işverenin ileri sürdüğü zaman aşımı definden sadece asıl işveren yararlanır. Alt işverenin ileri sürdüğü zaman aşımı defi asıl işverene sirayet eder. Bu şekilde asıl işverenin sorumluluğu alt işverenin sorumlu olduğu miktarı aşmamış olur. Buna göre davalı alt işveren Gülsoy Lmt Şti'nin zaman aşımı defi ileri sürmediği nazara alındığında bu davalı yönünden de mahkemece zaman aşımı defi ileri sürülmüşcesine asıl işveren tarafından ileri sürülen zaman aşımı definin alt işverene de sirayet ettirilerek hüküm kurulması hatalı olup, hükmün bu yönden ortadan kaldırılması gerekir. Davacı istinafının haklı olduğu anlaşılmıştır....
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Takip kredi sözleşmesinde dayandırılmış olup, takipte ---- arasında ) talep edilmiş, davalı bu takibe süresi içinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Mahkememizce öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenmiş, daha sonra zaman aşımı defi incelenmiş olup; sözleşmenin 60. maddesinde yetkili mahkeme olarak ----- mahkemede ----olarak düzenlendiğinden;---- sözleşmesinin davalı tarafından imzalandığı konusunda da bir ihtilaf bulunmadığından ve -------- yargı sahamız içinde bulunduğundan icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın reddine karar verilmiş; taraflar arasında vade uzatmasına ilişkin sözleşme gereğince de ve o sözleşme tarihine nazaran zaman aşımı dolmadığından zaman aşımı defi de nihai kararla birlikte istinafı kabil olmak üzere reddedilmiştir....
Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz. Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). Somut olayda, davalı vekili, 18.05.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile zaman aşımı defi ileri sürmüştür. Mahkemece, 23.6.2011 tarihli duruşmada davalı vekilinin zaman aşımı savunması, süresinde olmadığı gerekçesi ile reddedilmiştir. Oysa ki yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zaman aşımı defi ileri sürülmesi mümkündür. Davalı vekili tarafından verilen 18.05.2011 tarihli ıslah dilekçesi de bu mahiyettedir. Bu sebeple davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zaman aşımı defi değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir....
zaman aşımı definin dava dilekçesinin tebliğden itibaren 10 günlük cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği, davalı vekilinin 07.07.2010 tarihli celsede yapıldığı, davalı vekilinin 02.07.2010 tarihinde zaman aşımı definde bulunduğunu bildirmiş ise de yazı işleri müdürü tarafından havale edilen 02.07.2010 tarihli cevap dilekçesinin fotokopi olduğu ve aslının dosyaya ibraz edilmediği ,zaman aşımı definin süresinde yapılmadığ,...” gerekçesiyle zamanaşımı itirazı dikkate alınmayarak davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davalı taraf temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447 inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir....
Mahkemece zamanaşımı defi dikkate alınmaksızın kurulan hüküm hatalıdır ” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “Yargıtay tarafından zaman aşımı defi gözetilmediğinden bahisle kararımız bozulmuş ise de daha önceden davaya karşı davalı tarafça zaman aşımı definde bulunulduğu, bu hususun bilirkişi heyet raporunda da dikkate alınıp buna göre hesaplama yapıldığı, davacının dava tarihinden geriye doğru 5 yıl öncesine ait fazla mesaiye ilişkin alacaklarının zaman aşımına uğradığından bu yönde değerlendirme yapılmış olduğu” gerekçesi ile direnilmiş olup, bilirkişi heyet raporunda cevaba karşı ileri sürülen zamanaşımı definin dikkate alındığı, bu nedenle direnmenin doğru olduğu ve yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun...
Mahkemece; davalı vekilinin 21/02/2013 tarihli süre uzatım isteminde zaman aşımı itirazında bulunmadığı, 07/03/2013 tarihli cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunduğu, ancak duruşmada davacı tarafın davalının yaptığı zaman aşımı itirazına karşılık savunmanın genişletilmesi itirazında bulunmadığı bu nedenle zaman aşımı itirazı nazara alınarak yapılan hesaplamaya göre karar verildiği, buna göre de, davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süresinden sonra yapılan zamanaşımı def'ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def'i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süresinden sonra yapılan zamanaşımı def'inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir....