Somut olayda, şikayetçi vekili dilekçesinde ve icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde haciz ihbarnamelerinden 08.01.2016 tarihinde haberdar olduklarını bildirdiğine göre, beyan edilen bu ıttıla tarihine nazaran yasal şikayet süresinin son günü 15.01.2016 Cuma mesai bitimi olduğundan, 18.01.2016 tarihinde yapılan usulsüz tebligata yönelik şikayet, İİK'nun 16/1 maddesinde öngörülen yasal 7 günlük sürenin geçmesinden sonra olmakla, süresinde değildir. O halde mahkemece, istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından lehtar olarak gösterilemeyeceğine dair dava sebebi kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir.Yine, keşidecinin ( adi ortaklığın ortağı)-borçlu T1 olduğu, lehtarın adi ortaklık olduğu kabul edilirse bu defa borçlu ile lehtarın aynı kişi olacağı, iddiası alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesine ilişkin kambiyo hukukuna dair şikayet niteliğindedir. Lehtar adi ortaklığın çift imza ile temsil edildiği oysa ilk ciroda tek imza bulunduğu bu nedenlerle ciro silsilesinin bozulduğu, iddiasıda , kambiyo hukukuna ilişkin şikayet niteliğindedir. 30.11.2016 tarihli çekin keşide tarihinde tahrifat olduğu, parafın müvekkiline ait olmadığı aynı çekte karşılıksız kaşesi bulunmadığı, iddiaları da kambiyo hukukna ilişkin şikayet niteliğindedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından adi ortaklık aleyhine takip yapılamayacağı iddiası da Y.12.HD.nin 2018/10648 E. 2019/13975 K. sayılı emsal içtihadına göre şikayet sebebidir....
Başsavcılığına verilen 04.08.2014 tarihli şikayet dilekçesinde ve ayrıca borçlu Orçun Solmaz’ın Savcılığa bizzat verdiği 08.08.2014 tarihli beyanında, tehditle boş senet imzalatıldığının, senedin sonradan keyfi olarak 400.000 TL miktar şeklinde doldurulup İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2014/21785 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunun bildirildiği görülmektedir.Bu durumda, borçlunun, takipten ve usulsüz tebliğ işleminden en geç 08.08.2014 tarihinde haberdar olduğu, ancak bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen (7) günlük şikayet süresini geçirdikten sonra 05.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin ve buna bağlı olarak yetki itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”denilmektedir....
Sayılı dosyada usulsüz tebligatın sonucunun beklendiğini, usulsüz tebligata ilişkin şikayete yönelik dava açılırken mahkemece verilecek nihai kararın davacı tarafça belirlenebilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple itiraz iradesinin açıkça ortaya konmuş olması bir yana itiraz edilmeyecek bir dosyada yapılan usulsüz kesinleştirme işlemine dair iptal davası açılmasında hukuki yarar olmayacağını ve nihai amacın borca itiraz etme olduğunu, bu kapsamda talebin gecikmiş itiraz niteliğinde olduğunu, mahkemece talep içeriği anlaşılmadan derdestlik söz konusu olmadığı halde derdestlik değerlendirilmesi yapılarak hüküm tesisinin hatalı olduğunu, müvekkilinin usulsüz olduğu mahkeme hükmüyle sübut bulan tebligat nedeniyle haberdar olamadığında kusuru olmaksızın itiraz edemediği takibe ilişkin tebligatın usulsüzlüğüne yönelik mahkeme kararı beklenirken icra müdürlüğüne itiraz iradesi yöneltilemediğini, bu sebeple İİK 65.maddesi uyarınca davanın kabulü gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını...
Yatağan İcra Müdürlüğünün 2021/1147 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından borçlular T1 ve Münir Ortan aleyhine toplam 24.235,21 TL kira alacağının tahsili ve tahliye amacıyla icra takibine geçildiği, takibin konusunu 22/03/2018 tarihli kira sözleşmesi uyarınca ödenmediği iddia olunan 2020 yılı Aralık, 2021 yılı Ocak-Kasım ayları kira bedellerinin oluşturduğu, 13 örnek ödeme emrinin 19/11/2021 tarihinde borçlu davacıya tebliğ edildiği, borçlu davacı vekilinin 07/02/2022 tarihinde usulsüz tebligata ilişkin itirazlarını içerir dilekçe sunduğu anlaşılmıştır. Davacının, tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde katılma yolu ile şikayetçi vekili ve şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayetçi vekili, 25.03.2015 tarihli sıra cetvelinde ikinci sırada şikayet olunanın, 3. sırada ise şikayetçinin alacağına yer verildiğini, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığını, TK 21. maddedeki usule uyulmadan tebliğ yapıldığını, bu nedenle şikayet olunanın geçerli bir haczinin de bulunmadığını ve şikayetçinin haczinin önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir....
.- 2014/691 K. sayılı kararının, itiraz tarihinden sonra borcun ödenmiş olduğunun bildirilmesinin, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetini ve borca itirazını konusuz bırakmayacağı gerekçesiyle bozulduğu, icra mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ödeme emrinin, borçlu şirkete, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 13. maddesi hükmüne uygun olarak tebliğ edildiği gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği görülmektedir. Somut olayda, alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 29.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirketin ise, yasal süresi içerisinde 02.06.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. Bu haliyle, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin incelenmesinin sonuca etkisi bulunmadığı anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, "Tüm dosya kapsamına göre; borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatılarak takibin kesinleştiği, boçlunun murisinin vefat etmesi üzerine alacaklı vekilinin talebi ile icra müdürlüğü tarafından 30/07/2021 tarihinden alacaklı vekiline veraset ilamı çıkartmaya yönelik yetki verildiği, açılan usulsüz tebligata yönelik şikayet davasında davanın kabulü ile tebliğ tarihinin 02/08/2021 olarak düzeltidiği anlaşılmaktadır. Şikâyetçi yerleşik içtihatlara göre tebligatın usulsüz olması nedeniyle takibin kesinleşmeyeceğinden ödeme emri düzeltme tarihinden önceki haciz ve işlemler hükümsüz kaldığı gerekçesi ile alacaklı tarafa verilen veraset ilamı çıkamaya yönelik 30/07/2021 tarihli kararın iptalini talep etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının itirazı, gecikmiş itiraz niteliğinde olup, gecikmiş itirazın İcra İflas Kanununda sayılan yasal şartları olmadığı için dikkate alınmaması gerektiğini, takip dosyasında borçlu T1 gönderilen tebligat olmadığını, vasisi T2 yapılan tebligata yönelik herhangi bir dava açılmadığını, davacının vasiye yapılan tebligata ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, sadece vasi T2 Almanya'da ikamet ettiğinin belirtildiğini, vasinin ikametgah adresinin Türkiye'de İzmir ve İstanbul illerinde olduğunu, herhangi bir şekilde şikayet edilmeyen borçlunun vasisine yapılan tebligatın usulsüz olduğuna dair talep aşılarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise de; vasiye yapılan tebligatın geçerli olduğunu, takip açıldığı anda Uyap sistemi uyarı verince, vasinin Uyap sisteminde belirtilen Fatih/İstanbul adresine tebligat gönderildiğini, ancak tebligatın 07/09/2018 tarihinde bila tebliğ iade edildiğini...
Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....