Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 Sayılı HMK'nun 33.maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile usulsüz tebligat şikayetidir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere "...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir". Buna göre, borçlu usulsüz tebligattan 07.08.2014 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş olup, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince yasal 7 günlük süre içinde icra mahkemesine başvurduğundan şikayetin süresinde olduğu anlaşılmaktadır....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulü ile ödeme emrinin 18/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına; borca itirazın reddine; usulsüz tebligata ilişkin şikayette alacaklı tarafın kusuru bulunmadığı kanaatiyle yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvurusunda; aynı alacağın tahsilinin İzmir 6. İcra Müdürlüğü 2018/865 esas sayılı dosyasında yapılmış olduğunu ve ayrıca davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde davalı aleyhine yargılama masraflarına ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kısmen redde ilişkin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. AÇIKLAMA: Aynı alacağın tahsilinin İzmir 6....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava konusu uyuşmazlık, kambiyo senedine dayalı takipte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet ile imzaya ve borca itiraza ilişkindir. Mahkemece davacının usulsüz tebligata yönelik şikayetinin kabulü ile davacıya yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz tebliğ edildiğinin tespitine, öğrenme tarihi olan 15/10/2021 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne karar verilmiş, bu husus davalı alacaklı tarafından istinaf konusu edilmediğinden kesinleşmiştir. İİK'nın 168/3- 5. maddesi hükmü gereğince, takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, borçlunun, bu yöndeki şikayetini beş gün içinde, yine borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir....
T.. yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Borçluların kendilerine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmeleri, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince bu şikayetin işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekir. Somut olayda, borçlularda L.. T.. her nekadar şikayete konu tebliğ işleminden 26.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürmüş isede; İstanbul 4. İcra Müdürlüğü'nün 2014/31818 sayılı dosyasında 15.01.2015 günü yapılan fiili haciz sırasında bizzat bulunup ödeme taahhüdü vermekle en geç bu tarih itibariyle usulsüz tebligata muttali olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, borçlu L.. T.. yönünden öğrenme tarihine göre İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra 02.03.2015 tarihinde yapılan şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, "...Dosyada bulunan tüm bilgi, belge ve beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; Dava konusunun usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğu; Kural olarak, tebliğin muhatabın bilinen son adresinde bizzat muhatabın kendisine yapılması gerektiği, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan adresinin bilinen son yerleşim adresi olarak kabul edilerek tebligat yapılacağı, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi, gösterilen -daha önce tebliğ evrakının gönderilip bila tebliğ geri döndüğü -adres ise muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa bile 21/2' ye göre tebliğ yapılacağı, İcra dosyası kapsamında ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından usulsüz tebligat davasının reddine..." dair karar verildiği görülmüştür....
O halde yukarıdaki açıklamalar ışığı altında şikayet eden 3. kişiye yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olduğundan Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtildiğinden 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin 7201 sayılı Yasanın 32.maddesi uyarınca muhatabın öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarih olarak düzeltilmesine, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılırsa bile hükümsüz sayılacaklarından dolayı anılan haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın ve taleplerinin içeriğinin, usulsüz tebligat iddiasının konusu ve dayanağının yanlış anlaşılmış ve yorumlanmış olduğunu, taleplerinin konusunun olmayan tebligat için değerlendirme yapılarak bir karar verildiğini, zira taraflarınca dava konusu icra dosyasında müdürlük tarafından müvekkiline gönderilmiş ilk ödeme emri tebligatı için yapılmış 26/06/2020 tarihli bila şerhli tebligat için usulsüzlük itirazı yapıldığını ve buna dayalı olarak ikinci tebligatın da usulsüz olduğunun ifade edildiğini, usulsüzlük iddialarına tek başına yada sadece mahkeme kararında belirtilen ve icra dosyasından gönderilen ikinci tebligata yönelik olmadığını, kendilerinin iddiasının yapılmış ilk tebligatın usulsüz olması sebebiyle, bu usulsüz tebligata dayalı biçimde yapılmış ikinci tebligatın da usulsüz olduğunu, mahkemece açık bir değerlendirme hatası yapıldığını, tüm bu nedenlerle; istinaf incelemesi neticesinde mahkeme...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; takibe nazaran 3.kişi konumundaki davacılar tarafından açılmış icra müdürlüğü işlemine yönelik şikayet davasıdır....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; her ne kadar ilk derece mahkemesince şikayet esastan incelenerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmiş ise de, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde açıkça müvekkilinin takipten 29/06/2022 tarihinde haberdar olduğunun belirtildiği, buna göre usulsüz tebligat şikayetinin öğrenme tarihi olan bu tarihten itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiği, ancak davacı vekili tarafından 7 günlük süre geçtikten sonra 26/09/2022 tarihinde şikayet yoluna başvurulduğu anlaşıldığından, şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken şikayetin esastan incelenerek kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
DAVA Borçlu vekili dilekçesinde; Ortaca İcra Müdürlüğü'nün 2021/1826 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine takip başlatıldığını 27.10.2021 tarihinde öğrendiklerini, ödeme emri tebliğ evrakının müvekkilinin nerede olduğu araştırılmadan alacaklının çalışanı olan ...isimli şahsa usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin tebligat adresinde ikamet etmediğini, haber verilen komşu isminin yazılı olmadığını, sonradan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre çıkartılan ve yasal şartlara uygun tebliğ edilmeyen evrakında usulsüz olduğunu ileri sürerek şikayetin kabulü ile usulsüz tebligata binaen öğrenme tarihinin 28.10.2021 olarak düzeltilmesini, borca ve yetkiye itirazla takibin durdurulmasını, hacizlerin iptalini talep etmiştir. II....