Yukarıda özetlenen dilekçe ve borçlu vekilinin duruşmada alınan beyanından anlaşıldığı üzere borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvurusu, borçluya çıkarılan tebligatlar komşuları olan ... ...’a tebliğ edildiğinden TK’una ve Yönetmelik hükümlerine aykırı olup, tebliğ tarihinin İİK’nun 32. maddesi gereğince 06.05.2012 olarak kabulü gerektiği yönündeki usulsüz tebliğ işlemine yönelik beyanlarını da içermektedir. Dosya kapsamından Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere borçluya yapılan tebligatların Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 29. maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır....
DAVA Borçlu vekili şikayet dilekçesinde; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2021/49957 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, ödeme emri tebliğ evrakı müvekkil şirket adresinin neden kapalı olduğu araştırılmadan doğrudan muhtara tebliğ edilerek usulsüz tebliğ edildiğini, 22.02.2022 tarihinde icra takibinden haberdar olmasına rağmen borca itiraz talebinin müdürlükçe hukuka aykırı olarak süreden reddedildiğini ileri sürerek usulsüz tebligata konu ödeme emrinin iptaline, ödeme emri tebligatının 22.02.2022 tarihinde yapılmış sayılmasına karar verilmesini, takibin durdurulmasını ve 22.02.2022 tarihli müdürlük işleminin iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; tüzel kişiliğe usulüne uygun tebligat çıkartıldığını beyan ederek talebin reddini istemiştir. III....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının itirazı, gecikmiş itiraz niteliğinde olup, gecikmiş itirazın İcra İflas Kanununda sayılan yasal şartları olmadığı için dikkate alınmaması gerektiğini, takip dosyasında borçlu T1 gönderilen tebligat olmadığını, vasisi T2 yapılan tebligata yönelik herhangi bir dava açılmadığını, davacının vasiye yapılan tebligata ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, sadece vasi T2 Almanya'da ikamet ettiğinin belirtildiğini, vasinin ikametgah adresinin Türkiye'de İzmir ve İstanbul illerinde olduğunu, herhangi bir şekilde şikayet edilmeyen borçlunun vasisine yapılan tebligatın usulsüz olduğuna dair talep aşılarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise de; vasiye yapılan tebligatın geçerli olduğunu, takip açıldığı anda Uyap sistemi uyarı verince, vasinin Uyap sisteminde belirtilen Fatih/İstanbul adresine tebligat gönderildiğini, ancak tebligatın 07/09/2018 tarihinde bila tebliğ iade edildiğini...
Alacaklı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde usulsüz tebligat şikayetinin yasal 7 günlük süre içinde yapılmadığı ileri sürülmüş ise de, şikayet dilekçesinde "Müvekkil, 03/09/2020 tarihinde Adana 3.İcra Müdürlüğünün 2020/6318 Esas sayılı takip dosyası üzerinden aleyhine icra takibi yapılmış olduğunu ve bahse konu tebligatın temmuz ayı sonu itibariyle muhtara teslim edilmiş olduğunu öğrenmiştir." ibaresinin yer aldığı ve ödeme emrinin tebliğ tarihinin "öğrenme tarihi olan 03/09/2020" olarak düzeltilmesine karar verilmesinin talep edildiği, dolayısıyla şikayet dilekçesindeki "temmuz ayı sonu itibariyle" ifadesiyle kastedilenin tebliğ mazbatasının muhtara teslim tarihiyle ilgili olduğunun açık olduğu, yine ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin öğrenildiği tarihin şikayet dilekçesinde "03/09/2020" olarak belirtildiği ancak şikayetçinin 02/09/2020 tarihinde vatandaş portal uygulaması üzerinden usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği, buna göre 05/09/2020 tarihinde yapılan şikayetin yasal...
usulsüz tebligata ilişkin açılmış şikayet davası ve gecikmiş itiraz bulunmadığından borçlunun takipten haberdar olduğu kanaatiyle meskeniyet şikayetinin yasal süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle şikayetin usulden reddine karar verildiği görülmektedir....
Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Somut olayda, borçluların mernis adreslerine çıkartılan tebligatların "Adresten taşındıkları anlaşıldığından evrakın ...Mah. muhtarı ... na teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşu/kapıcı/yönetici ...'...
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tebligatı imza karşılığı muhtardan 26.07.2019 tarihinde aldığını, davanın 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 09.08.2018 tarihinde açıldığını, tebligat usulsüz olsa dahi öğrenme tarihinin aksinin yazılı belge ile kanıtlanabileceğini bu nedenle mahkemenin davacının tebligatı beyan ettiğinden önce aldığına dair dosyada bir belge veya bilgi olmadığına dair kararının kaldırılmasına karar verilmesine, kaldı ki yapılan tebligatın usulsüz olmadığını, yapılan tebligatın posta memurunun imza atmak amacıyla el yazısı ile yazılan ad ve soyadını içermesi nedeniyle usulüne uygun yapıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bozularak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde, usulsüz tebliğ şikayetinin yanında sair şikayet ve itirazlara ilişkindir. Bursa 6....
Bu durumda şikayetçi borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği 01/11/2019 tarihinden itibaren yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 26/11/2019 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olması karşısında, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esastan incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yukarıda belirtilen nedenlerle; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde esastan reddine ilişkin hüküm tesisinin isabetsiz olduğu ancak söz konusu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığı anlaşıldığından HMK'nın 353/1- b.2. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına " Usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine" dair karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine kira alacağından bahisle tahliye talepli icra takibi başlatıldığı, davacının 16/05/2022 tarihinde itirazlarını içerir icra dosyasına dilekçe verdiği, ödeme emrinin davacı tarafından 05/05/2022 tarihinde bizzat tebliğ alındığı, bu tebligat dışında icra dosyasında başka bir adrese ikinci kez ödeme emri tebliğe çıkartıldığı, her ne kadar davacı taraf ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürerek icra müdürlüğünün takibin devamına yönelik vermiş olduğu karara karşı şikayet yoluna başvurmuş ise de 05/05/2022 tarihinde bizzat ödeme emrini tebliğ alan davacının yasal 7 günlük süre içerisinde icra dosyasına itirazlarını içerir dilekçe vermediği, ikinci kez çıkarılan ödeme emrinin çıkarılması için alacaklının talepte bulunmadığı, bu nedenle sehven çıkarılan ikinci ödeme emrinin borçluya yeni bir itiraz hakkı vermeyeceği, takibin devamına yönelik kararda yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin...
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; davacı vekili tarafından müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia edilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayet yoluna başvurulduğu, dava dilekçesinde müvekkilinin öğrenme tarihi olarak 31/10/2022 tarihinin gösterildiği ve tebliğ tarihinin de 31/10/2022 olarak düzeltilmesinin talep edildiği, buna göre en geç bu tarihten itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayet yoluna başvurulması gerektiği, ancak davacı vekili tarafından 7 günlük süre geçtikten sonra 13/11/2022 tarihinde şikayet yoluna başvurulduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince şikayetin süreden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....