Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tebligatı imza karşılığı muhtardan 26.07.2019 tarihinde aldığını, davanın 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 09.08.2018 tarihinde açıldığını, tebligat usulsüz olsa dahi öğrenme tarihinin aksinin yazılı belge ile kanıtlanabileceğini bu nedenle mahkemenin davacının tebligatı beyan ettiğinden önce aldığına dair dosyada bir belge veya bilgi olmadığına dair kararının kaldırılmasına karar verilmesine, kaldı ki yapılan tebligatın usulsüz olmadığını, yapılan tebligatın posta memurunun imza atmak amacıyla el yazısı ile yazılan ad ve soyadını içermesi nedeniyle usulüne uygun yapıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bozularak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde, usulsüz tebliğ şikayetinin yanında sair şikayet ve itirazlara ilişkindir. Bursa 6....

Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; davacı vekili tarafından müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia edilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayet yoluna başvurulduğu, dava dilekçesinde müvekkilinin öğrenme tarihi olarak 31/10/2022 tarihinin gösterildiği ve tebliğ tarihinin de 31/10/2022 olarak düzeltilmesinin talep edildiği, buna göre en geç bu tarihten itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayet yoluna başvurulması gerektiği, ancak davacı vekili tarafından 7 günlük süre geçtikten sonra 13/11/2022 tarihinde şikayet yoluna başvurulduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince şikayetin süreden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

Bu durumda şikayetçi borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği 01/11/2019 tarihinden itibaren yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 26/11/2019 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olması karşısında, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esastan incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yukarıda belirtilen nedenlerle; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde esastan reddine ilişkin hüküm tesisinin isabetsiz olduğu ancak söz konusu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığı anlaşıldığından HMK'nın 353/1- b.2. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına " Usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine" dair karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, tebliğ işleminin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 10. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüz olduğu , adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından çekin hamiline düzenlendiğinin kabulü gerektiği , davacının takip konusu çeklerin çek vasfı ve ciro silsilesi bozukluğuna yönelik itirazlarının da kabul görmediği, adi ortaklığın borçlu olarak gösterilmediği ve ödeme emrinin adi ortaklığa tebliğ edilmediği ,C1 8665269 seri numaralı çek üzerine tatbik edilen parefe imzanın T1'ın el ürünü imzası olduğu, imzanın T1 tarafından tatbik edildiğinin tespit edildiği belirtilerek, usulsüz tebligata ilişkin şikayet açısından davanın kabulü ile Adana 2.İcra Müdürlüğünün 2016/16232 esas sayılı takip dosyasından davacıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin 13/03/2017 olarak düzeltilmesine, davacının diğer borca itirazlarının ise ayrı ayrı reddine, karar verilmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine kira alacağından bahisle tahliye talepli icra takibi başlatıldığı, davacının 16/05/2022 tarihinde itirazlarını içerir icra dosyasına dilekçe verdiği, ödeme emrinin davacı tarafından 05/05/2022 tarihinde bizzat tebliğ alındığı, bu tebligat dışında icra dosyasında başka bir adrese ikinci kez ödeme emri tebliğe çıkartıldığı, her ne kadar davacı taraf ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürerek icra müdürlüğünün takibin devamına yönelik vermiş olduğu karara karşı şikayet yoluna başvurmuş ise de 05/05/2022 tarihinde bizzat ödeme emrini tebliğ alan davacının yasal 7 günlük süre içerisinde icra dosyasına itirazlarını içerir dilekçe vermediği, ikinci kez çıkarılan ödeme emrinin çıkarılması için alacaklının talepte bulunmadığı, bu nedenle sehven çıkarılan ikinci ödeme emrinin borçluya yeni bir itiraz hakkı vermeyeceği, takibin devamına yönelik kararda yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin...

Başvuru bu hali ile İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, borçlunun icra dairesine yaptığı itiraz üzerine takibin durmuş olması şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmez. O halde mahkemece usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZET: İlk derece mahkemesi tarafından, 10/12/2020 tarihinde borçlunun adresinde yapılan hacizde, borçlunun bizzat haciz mahallinde hazır bulunduğunun haciz tutanağı ile sabit olduğu, bu durumda icra takibinden 10/12/2020 tarihi itibariyle haberdar olduğu , öğrenmeden itibaren yasal 7 günlük sürede usulsüz tebliğ iddiasının ileri sürülmediği gerekçesi ile şikayetin süreden reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla ,müvekkili T1`ın takip dosyasından hacze gelindiği tarih olan 24/12/2020 tarihinde haberdar olduğunu usulsüz tebligata ilişkin şikayet bu tarihten itibaren yasal süresi içerisinde yapılmış olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....

    Her ne kadar davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin şikayet yoluna başvurduklarını belirterek buna ilişkin davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini iddia etmiş ise de, davacı vekili tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin yapılan şikayet başvurusu ile ilgili Kulu İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/54 Esas, 2023/8 Karar sayılı ilamı ile şikayetin süreden reddine ilişkin karar verildiği, söz konusu karara yönelik istinaf yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemizin 2023/395 Esasına kaydı yapıldıktan sonra dairemizce yapılan inceleme neticesinde, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süreden reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görüldüğünden İİK'nun 365/1- son maddesi gereğince kesin olmak üzere istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verildiğinden istinaf edenin bu yöndeki itirazına itibar edilmemiştir....

    İSTİNAF NEDENLERİ; Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek; müvekkiline yapılan 103 davet kağıdının tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, müvekkilinin 29/11/2018 tarihli icra tensip zaptının tebliğine ilişkin usulsüz tebligata şikayet tarihi olan 19/10/2020 tarihinde muttali olduğunu ve bu nedenle şikayetin 7 günlük yasal süresi içerisinde yapıldığını, Silifke İcra Müdürlüğünce şikayetçinin istihkak iddiası ile ilgili istihkak prosedürü işletilerek bir karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılarak şikayetin kabulünü talep etmiştir....

    Usulsüz tebligata ilişkin şikayet İİK.'nun 16 maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabi olup bu tarihten itibaren yedi günlük süre geçtikten sonra 02/09/2021 tarihinde yerel mahkemeye şikayet yoluyla başvurulduğu görülmüştür. Mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun resen nazara alınabileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, davanın süre yönünden reddine dair verilmiş olan kararda mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    UYAP Entegrasyonu