Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....

Başsavcılığına verilen 04.08.2014 tarihli şikayet dilekçesinde ve ayrıca borçlu Orçun Solmaz’ın Savcılığa bizzat verdiği 08.08.2014 tarihli beyanında, tehditle boş senet imzalatıldığının, senedin sonradan keyfi olarak 400.000 TL miktar şeklinde doldurulup İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2014/21785 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunun bildirildiği görülmektedir.Bu durumda, borçlunun, takipten ve usulsüz tebliğ işleminden en geç 08.08.2014 tarihinde haberdar olduğu, ancak bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen (7) günlük şikayet süresini geçirdikten sonra 05.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin ve buna bağlı olarak yetki itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”denilmektedir....

İcra emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve tebligata icra emri eklerinin eklenmediğinden bahisle ihalenin feshi istenmiş ise de; ihalenin feshi, İİK.nun 134 ve BK.nun 226. maddesinde yazılı nedenlere dayanılarak istenebilir. İcra emrinin usulsüz tebliğ edilmesi ve tebligata icra emri eklerinin eklenmemesi söz konusu kanunlarda fesih sebebi olarak sayılmamıştır. İlgililer ve dosya alacaklılarına usulüne uygun tebligat yapılmadığı, satış ilanı ve kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği, iddia edilmiş ise de, satış ilanı, kıymet takdiri tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir....

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekili şikayet dilekçesinde; icra dosyasında müvekkiline gönderilen tüm tebligatların usulsüz tebliğ edildiğini, ödeme emrinde belirtilen adreste ikamet etmesine rağmen usulsüz tebligattan ötürü satış işlemlerinden haberdar olunmadığını, ihaleden 01.03.2022 tarihinde haberdar olduğunu, taşınmazın trajı yüksek gazete de ilan edilmediğini ileri sürerek 09.09.2021 tarihli ihalenin feshi talep edildiği, mahkemece şikayetin reddi ile şikayet eden aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, şikayet eden borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, satış...

    Somut olayda, davacı vekilinin usulsüz tebligata ilişkin şikayet dilekçesinin incelenmesinde, ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayet sebeplerine yer verildiği, 103 davetiyesine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin bulunmadığı, icra dosyasının yapılan incelemesinde, şikayetçiye 13.11.2019 tarihinde 103 davetiyesinin T.K.'...

    III-Şikayetçi tarafından açıkça şikayetten vazgeçilmedikçe dosya borcunun ödenmiş olması, icra mahkemesince usulsüz tebligata ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Her dava ve şikayet yapıldığı andaki şartlara göre değerlendirilmelidir. Somut olayda, 14/11/2022 tarihinde dosya borcunun tahsil edildiği, İcra Müdürlüğünce 15/11/2022 tarihinde dosyanın İnfaz ile kapatılmasına karar verildiği anlaşılmış ise, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. IV-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adreste tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır....

    Usulsüz tebligata ilişkin şikayet yönünden süre öğrenme tarihi ile başlayacağından dosya içerisinde mübrez belgeden de anlaşılacağı üzere borçlu tarafın 29/06/2020 tarihli dilekçesi ile dosyanın bir örneğinin kendisine verilmesini talep ettiği, bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu, yalnız mahkememize usulsüz tebligata ilişkin şikayet dilekçesini 08/03/2021 tarihinde ibraz ettiği, bu itibarla şikayetin yasada öngörülen süre içerisinde yapılmadığı, dosya kapsamı, ileri sürülen dava sebepleri dikkate alındığında şikayetçi borçlu şikayetinin ve itirazlarının süre yönünden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur...." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Şikayetin ve borca itirazın süre yönünden REDDİNE," karar verildiği görülmüştür....

    davacı şirket tarafından herhangi bir itirazın yapılmadığı dikkate alındığında icra müdürlüğünce verilen 13/01/2021 tarihli ret kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacının usulsüz tebliğe yönelik davasının süre yönünden reddine, davacının memur muamelesini şikayet yönelik davasının reddine karar verilmiştir....

    nin 2019/505 E. sayılı dosyasındaki usulsüz tebligata dair karara dayandığını, söz konusu kararın istinafa açık olması bir yana istinafen kaldırılması ihtimalinin hiç düşünülmeksizin tamamen doğru ve haklı bir karar olduğunun kabulü ile mahkemece hüküm tesis edildiğini ancak Küçükçekmece 1.İcra Hukuk Mah.'...

    Sayılı dosyada usulsüz tebligatın sonucunun beklendiğini, usulsüz tebligata ilişkin şikayete yönelik dava açılırken mahkemece verilecek nihai kararın davacı tarafça belirlenebilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple itiraz iradesinin açıkça ortaya konmuş olması bir yana itiraz edilmeyecek bir dosyada yapılan usulsüz kesinleştirme işlemine dair iptal davası açılmasında hukuki yarar olmayacağını ve nihai amacın borca itiraz etme olduğunu, bu kapsamda talebin gecikmiş itiraz niteliğinde olduğunu, mahkemece talep içeriği anlaşılmadan derdestlik söz konusu olmadığı halde derdestlik değerlendirilmesi yapılarak hüküm tesisinin hatalı olduğunu, müvekkilinin usulsüz olduğu mahkeme hükmüyle sübut bulan tebligat nedeniyle haberdar olamadığında kusuru olmaksızın itiraz edemediği takibe ilişkin tebligatın usulsüzlüğüne yönelik mahkeme kararı beklenirken icra müdürlüğüne itiraz iradesi yöneltilemediğini, bu sebeple İİK 65.maddesi uyarınca davanın kabulü gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını...

    UYAP Entegrasyonu