Dava ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde şikayet olup, İİK'nun 16. Madde gereğince bu yöndeki şikayetler takibi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. İcra dosyası incelendiğinde, şikayetçi borçlunun vekili aracılığıyla 12/07/2019 tarihinde icra dosyasına borca itiraz dilekçesi sunduğu, şikayet dilekçesi ile de, takibi öğrenme tarihinin 06/07/2019 tarihi olduğunu beyan ettiği, ancak mahkememize usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük yasal süre geçtikten sonra 10/12/2019 tarihinde yapıldığı, bu nedenle usulsüz tebligat şikayetinin süresinde yapılmadığı, takibin kesinleştiği anlaşılmakla şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle REDDİNE, karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; İstanbul 13....
maddelerine göre tebliğ tüzel kişinin yetkilisine yapılması gerektiği, şikayet konusu tebliğde bu hükümlere uyulmadığı, neden tüzel kişinin yetkilisine tebliğ yapılmadığının araştırılıp tespit edilmediği, bu nedenle davacı şirket adına yapılan tebilgatın usulsüz olduğu, ayrıca davacı şirket adına 05/04/2019 tarihinden elektronik tebligat adresi verilmiş olup, Tebligat Kanunun 7/a maddesine göre davacı şirket adına yapılacak tebligatların elektronik tebligat olarak yapılması zorunlu olduğundan davacı şirket adına yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu gerekçesi ile, davacının davasının kabulü ile, davacı adına gönderilen tebligatın usulsüzlüğüne, ödeme emri tebligatının 15/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğinin kabulüne karar vermiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti ve sair şikayetlere ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte sair şikayet ve itirazlarda bulunulduğu halde, mahkemece maaş kesintilerinin iadesine ve takibin durdurulmasına şeklinde karar verilmiş, usulsüz tebligat şikayeti hakkında herhangi bir hukuki değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....
İlk derece mahkemesi dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda; şikâyet eden borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin ilk olarak onun bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine, onun tebliğ tarihindeki MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ yapıldığı, tebligat evrakında, tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından Tebligat Kanunu'nun 23/1- 8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına yönelik meşruhat” verildiği gözetildiğinde, yapılan tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 23/1- 8. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddelerine göre usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir....
Ancak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu durumda İcra Mahkemesince yapılması gereken iş; borçlunun öğrenme tarihi tespit edilerek, bu tarihe göre şikayet süresinde değil ise, süreden ret kararı, süresinde ise diğer şikayet nedenleri incelenerek sonucuna göre karar oluşturmaktan ibarettir. Mahkemece, yazılı gerekçe tebligatın usulsüz olduğunun kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi nazara alınmaksızın tebliğ işleminin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Kooperatifi icra mahkemesine başvurusunda; Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, ticaret sicil adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmış ise de belediye tarafından bina numarasının 40/A olarak değiştirildiğini, adresten ayrılmadıklarını, tebligatın ulaşmadığını, diğer borçlu ......
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/06/2020 NUMARASI : 2020/45 ESAS, 2020/89 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine kambiyo senedine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, müvekkili Perihan'ın beyin ameliyatı olması sebebi ile yapılan tebligattan habersiz olduğunu, bu nedenle usulsüz tebligat yapılmış olduğunu, takipten 10/02/2020 tarihinde haberdar olduklarını, bu tarihin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, tebliğ tarihinin 103 davetiyesini öğrenme tarihi olan 10/02/2020 olarak ve usulsüz tebligat itirazlarının kabul edilmesini talep ve dava etmiştir....
Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 11/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin 29/04/2019 olduğunun bildirildiği, İİK'nin 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra, 23/05/2019 tarihinde icra mahkemesine şikayette bulunulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, öğrenme tarihinin 29/04/2019 olduğu gözetilerek öğrenme tarihine göre, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle mahkemenin şikayet talebini hatalı yorumladığını ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştirildiğini takipten haberdar olunca yasal süre içerisinde itiraz dilekçesinin icra müdürlüğüne verdiklerini icra müdürlüğünün takibin durdurulması taleplerini reddettiğini red kararını şikayet ederek itirazın süresinde olduğunun tespitini istediklerini red kararının kendilerine tebliğ edilmediğini söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının usulsüz olduğunun iddia ettiği tebligatın 2016 yılında yapıldığını, aradan yaklaşık 4 sene geçmesine rağmen bu süreçte icra takibinin kesinleştiğini ve davacının mallarının üzerine haciz konulduğunu, usulsüz tebligat hususunda ilgilisinin süresiz şikayet hakkı olsa da kanun koyucunun burada öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde şikayet edilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Çumra İcra Müdürlüğünün 2016/1759 Esas sayılı dosyası, İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Şikayetin hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, müvekkilinin eğitiminin 103 davetiyesini doğrudan anlamasına müsait olmadığı belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, borçlunun açtığı ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir....