Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayete konu 103 davetiyesi ve kıymet takdiri Tebligat Kanunu’na göre işlem yapılmadan tebliğ edilmeye çalışılması nedeni ile usulsüz tebliğ edildiğinden kıymet takdiri ve 103 davetiyesi tebliği hukuka aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, yine usulsüz tebliğ edilen kıymet takdiri ve 103 davetiyesi aynı zarf içerisinde tebliğ edilmiş olup bu iki evrakın hukuken nitelikleri ve itiraz süreleri ayrı olup farklı iki evrakın tek zarfta tebliği bile tek başına hukuka aykırılık olduğunu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK' nın 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından TK' nın 21/2. maddesine göre tebliğ...

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından yargılamayı gerektirir hiç bir husus incelenmeden, dosya üzerinden yapılan yüzeysel değerlendirme neticesinde usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, Mahkeme kararının gerekçelendirmediğini, şikayete konu haczin, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrası koyulduğunu, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağının, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğunu, Mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/118 E 2020/134 K sayılı 28/01/2020 tarihli kararı müvekkilince istinaf edilmiş olması nedeniyle kesinleşmesinin beklenmesi ve kararın kesinleşme durumuna göre karar verilmesi gerekirken beklenmeden şikayetin kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 12....

ın borcundan dolayı .... esas sayılı dosyası ile yapılan takibin kesinleşmesi üzerine borçluya ait araca 30.05.2013 tarihinde haciz uygulandığını, satış istenmemesi üzerine 13.12.2013 tarihinde ve en son 05.06.2014 tarihinde haciz konulduğunu, davalı tarafın alacaklı olduğu.... esas sayılı dosyası ile aynı araç üzerine haciz konulduğunu ve sıra cetveli düzenlendiğini, davalı alacaklının birinci sırada yer aldığını, düzenlenen sıra cetvelinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, borçlunun.... esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri tebliğ sırasında cezaevinde olduğunu, İİK'nın 54. maddesi gereğince yapılan tebliğin usulsüz olduğunu, dolayısıyla haczin geçersiz olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir....

    Somut olayda, borçlu adına çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğ edilmeden iade edilmesi üzerine adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre 30.12.2014 tarihinde tebligat yapıldığı, borçlunun maaşına 20.01.2015 tarihinde haciz konulduğu anlaşılmaktadır. Borçlunun şikayeti ise takip kesinleşmeden maaşına konulan haczin kaldırılması istemi ile birlikte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne de yönelik olduğundan öncelikle örnek 7 ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin karara bağlanmasından sonra oluşacak sonuç çerçevesinde hacze yönelik şikayet hakkında bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      muvafakatinin bulunmadığını, takip tarihi itibariyle henüz muaccel hale gelmemiş 06/02/2020 tarihli işler nafakanın hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini, yine henüz tahakkuk etmeyen 06/03/2020 tarihinde doğacak nafaka alacağı için de müvekkilinin maaşından kesinti yapılamayacağını, müvekkilinin yurt dışında ikamet etmekte olup icra emrinde ve tebligatta yazılı adresle müvekkilinin ilgisinin bulunmadığını, 30/01/2020 tarihli fiziki tebligatın usulsüz olduğunu, icra dosyasındaki yasal sürelerin tarafına yapılan e-tebligat tarihine göre belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle şikayet ve taleplerinin kabulü ile şikayet konusu tüm işlemlerin iptaline, birikmiş nafaka ve işler nafaka dışında yasaya aykırı alacak kalemleriyle ilgili emekli maaşındaki haciz işlemlerinin kaldırılmasına, emekli maaşına hacze esas hazırlanan hesapların düzeltilerek yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      Diğer taraftan, haciz ihbarnamelerinde; “borçlunun sizdeki alacağı” denilmek suretiyle haczin neye mümas olduğunun ve haczin hangi miktar için yapıldığının açıkça bildirildiği de görülmektedir. İİK'nun 16. maddesine göre; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.” Şikayetçi vekilinin, yukarıda anlatılanlar dışında öne sürdüğü diğer iddialarına ilişkin olarak, 3. haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüz olduğuna dair bir iddiada bulunmadığı görülmüş olmakla, 1. ve 2. haciz ihbarnamesi tebliğlerinden haberdar olduğu tarihe göre, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra 10.07.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır....

        İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine Kambiyo takibi başlatıldığını, müvekkilinin işyeri adresine tebliğe çıkarılan ödeme emrinin hiç bir bildirim yapılmadan, haber kağıdı bile bırakılmadan usulsüz olarak muhtarlığa bırakıldığını, müvekkilinin 30/10/2018 tarihinde icra dosyasından haberdar olduğunu, çıkarılan tebligatın İİK.103.maddesine göre düzenlendiğini, bu sebeple haczedilemezlik kuralı gereği müvekkilinin gayrimenkulü üzerindeki haczin kaldırılmasına ve borcun bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Eldeki dava, usulsüz tebligat şikayeti ve takibe itiraza dayanmaktadır. Şikayete dayanak takip, alacaklı davalı tarafça başlatılan Kambiyo takibi olup, mahkememizce ilk olarak, usulsüz tebligat şikayetinin İİK.' nun 16. maddesine göre; yedi (7) günlük yasal süresi içinde olup olmadığı değerlendirilmiştir....

        İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; usulsüz bir tebligatın, mutlaka geçersiz olmayıp, usulsüz tebligatı, muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğuracağı, anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunma hakkının ise, tebligatın muhatabına ait olduğu, tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunun, yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebileceği, şikayetin usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içinde yapılması gerektiği, davacının dava dilekçesinde, takip dosyasından ve haciz ihbarnamelerinden 18/11/2019 tarihinde haberdar olduğunu, bu kapsamda itiraz dilekçesi sunulduğunu belirttiği, davacının usulsüz tebliğ edildiğini belirttiği haciz ihbarnamelerine ilişkin şikayet konusu işlemi 18/11/2019 tarihinde öğrenmesine rağmen yedi günlük şikayet süresi geçtikten sonra şikayette bulunduğu gerekçesiyle süresinde yapılmayan usulsüz...

        GEREKÇE :Dava İİK'nun 16, 82 ve 83/a maddeleri uyarınca açılmış emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir. 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesinde; "Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez" hükmü yer almaktadır. 28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 93/1. maddesine eklenen fıkra ile; "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir" hükmü getirilmiştir. Buna göre muvafakatin geçerli olması için borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması yeterlidir....

        Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair şikayetleri ile birlikte aile konutu iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunarak taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını istediği, ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, diğer şikayetlerin ise süre yönünden reddine karar verildiği, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, tebligat usulsüzlüğünün de süre aşımı nedeniyle reddine, aile konutu iddiasına dayalı haciz kaldırılması iddiasının ise süreye bağlı olmaksızın şikayet konusu...

          UYAP Entegrasyonu