Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; "...İİK'nın 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı kanun'un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabi olup meskeniyet haczedilmezlik şikayetinde süresiz şikayet söz konusu değildir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başladığı görülmektedir.....Somut olayda; davacı borçluya taşınır (traktör) ve taşınmazların haczini bildirir 103 davet kağıdı 21/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup bu halde davacının taşınır ve taşınmazlar üzerindeki hacizden 103 davet kağıdının tebliği ile haberdar olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacının bu suretle 21/08/2020 tarihinde taşınır ve taşınmazlardaki hacizden haberdar olduğu, haczedilmezlik şikayetini mahkememize yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 11/03/2021 tarihinde yaptığı..." gerekçesi ile "davacının haczedilmezlik şikayetinin süresi içerisinde açılmadığından reddine" karar verilmiştir....

itiraz ve haczedilmezlik şikayetinin süre aşımından reddine karar verilmiştir....

Davacı, haczedilmezlik şikayetinin kabulü nedeniyle, emekli maaşından yapılan haksız kesintilerin geri ödenmesi için icra takibi başlattığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğinden haksız itirazın iptalini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin yapıldığı tarihe kadarki kesintilere zımnen icazet verildiği gerekçesiyle, şikayet tarihinden sonraki kesinti miktarı yönünden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davacının SGK'dan almış olduğu emekli maaşından 25/05/2009 ile 20/07/2011 tarihleri arasında kesinti yapıldığı, davacının haczedilmezlik şikayet tarihi olan 23/03/2010 ile 20/07/2011 arasındaki kesinti miktarı 3.202,70 TL olduğu ancak, haczedilmezlik şikayetinin İcra Hukuk Mahkemesince kabul edildiği tarih olan 12/05/2011 tarihinden sonra SGK tarafından icra dosyasına gönderilen toplam 432,00 TL'nin İcra Dairesince SGK'ya iade edildiği anlaşılmaktadır....

    Şikayet tarihinden sonra, daha önce konulan haciz sonucu borcun ödenmesi nedeniyle haczin kaldırılması, haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel değildir. Bu nedenle, mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu değerlendirilmiştir. Bu durumda mahkemece deliller değerlendirmeden yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı kanaatine varıldığından, HMK'nun 353- (1) a) 6) maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 8....

    İİK'nın 82/1- 12. maddesi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....

    H.G.K.nun 07.04.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir. ./.. -2- Somut olayda, satış ilanı tebligat mazbatasında, tebliğ işleminin “muhatap geçici olarak çarşıya gittiğini, muhatapla birlikte çalıştığını beyan eden ehil ve reşit işçisi ... imzasına tebliğ edildi” şerhiyle yapıldığı, tebligatın, şeklen usule uygun olduğu anlaşılmakla birlikte, mahkemece, tebligat tarihinde reşit olmadığı ve öğrenci belgesine göre öğrenci olduğu gerekçesiyle ...’e yapılan tebligatın usulsüz olduğuna karar verildiği görülmüştür. Tebligat Kanununun 22. maddesi doğrultusunda, borçlu adına kendisine tebligat yapılan kişinin 18 yaşından küçük olması, mutlaka tebliğ işleminin usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Öte yandan, şikayetçi borçlu, şikayet dilekçesinde ...’in çalışanı olmadığını da iddia etmiştir....

      Yine davalı vekili tarafından banka haciz taleplerinin ve talep sonucunda gerçekleştirilen işlemin hukuka uygun olduğunu ancak; icra müdürlüğünün işlenen hacizlerin kaldırmasını hakkaniyete aykırı olduğu, şikayet hakkının alacaklı olarak kendilerinde olduğu beyan edilmiş ise de bu husus davalı alacaklının icra memuru tarafından haciz kaldırma işlemine ilişkin ayrı bir şikayetine konu olabileceği, bu aşamada haczedilmezlik şikayeti ile ilgisi bulunmadığından anılan istinaf sebebi yerinde değildir....

      GEREKÇE: Uyuşmazlık, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir. Dava dosyası ile Mersin 5. İcra Dairesinin 2019/7708 E sayılı dosyası incelendiğinde, 1.970.040,51 TL miktarlı alacağın tahsili için genel haciz yoluyla takibe başlandığı, ödeme emrinin 04/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 23/07/2019 tarihinde itiraz dilekçesi verdiği, davanın 26/07/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin İİK'nun 16. Maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlayan 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerekmektedir. Şikayetçi borçlu, şikayet dilekçesinde "dosyayı incelemem neticesinde tebliğin Behçet Şenbayram'a yapıldığını 17/07/2019 tarihinde öğrendim" şeklinde beyanda bulunduğuna göre, şikayetçinin usulsüz tebliğ işlemini 17/07/2019 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Şikayet tarihi, 26/07/2019 olduğundan, yasal süresi içerisinde yapılmayan şikayetin mahkemece reddine karar verilmesi doğru olmuştur....

      Mahkemece, takip dosyasında 103 davetiyesi tebliğ edilmemiş ise de borçlunun emekli maaşına konulan haciz için 29.08.2013 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, bu nedenle taşınmaz haczinin en geç şikayet başvurusunda bulunduğu 29.08.2013 tarihinde öğrenilmiş olduğu, yedi günlük sürenin geçmiş olması nedeniyle şikayetin süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. İİK'nun 82/1-12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre 103 davetiyesi tebliğinden, tebliğ yok ise öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmemiştir. Borçlunun taşınmaza haciz konulduğundan haberdar olduğuna dair takip dosyasında bir işlem yaptığı da anlaşılamamaktadır. Bu nedenle haczedilmezlik şikayetinin süresinde olduğunun kabulü ile şikayetin incelenmesi gerekirken süreden ret kararı verilmesi doğru değildir....

        Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır. Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup, iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Somut olayda, borçlu ...'un haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan ve söz konusu şikayet incelenip karara bağlandıktan sonra 04.04.2022 tarihinde öldüğü dosyada mübrez nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçi borçlu ...'un ölümü nedeniyle meskeniyet iddiasının dayanağı ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından şikayetin vefat eden borçlu yönünden reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. VI....

          UYAP Entegrasyonu