Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetin süresinde olduğu, şikayet olunan bankanın takibinin geçerli olduğu, tasarrufun iptali davası içinde tasarrufa konu taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati haczin İİK'nın 257. maddesinde düzenlenen hacizden farklı olduğu, ihtiyati haczin, tasarrufun iptali kararı ile kesin hacze dönüşeceği, şikayet olunan banka alacağının doğumunun ve takip tarihinin şikayet eden bankanınkinden önce olduğu, şikayet olunan banka lehine 31.08.2010 tarihinde ihtiyati haciz uyguladığı, tasarrufun iptaline ilişkin kararın ise 02.....2011 tarihinde verildiği ve bu tarihte kesinleştiği, şikayetçi bankanın ihtiyati haciz kararının ise 01.....2011 tarihli, tasarrufun iptaline dair karar ile haczin kesinleşmesinin 08.05.2012 tarihli olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    in takip dosyasından ilk haczin 30.06.2010 tarihli olduğunu, 05.05.2011 tarihli satış talebinin reddedildiğini, red kararı ile ilk haczin hükümsüz olduğunu, fiili haciz tarihi olan 10.11.2011 tarihinin ilk haciz sayılması gerektiğini, kendi hacizlerinin ise daha önce olduğunu ileri sürerek, 16.05.2012 tarihli derece kararının iptaline, 10.11.2011 tarihinin ise şikayet olunanın ilk haciz tarihi olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, bir yıl içerisinde avans yatırılarak satış talebinde bulunulduğunu, avansın alınmasına rağmen satış talebinin reddedilmesinin fiili imkansızlıktan kaynaklandığını, hacizlerinin geçerliliğini koruduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, şikayet olunanın haczinin daha önce olduğu, haczin düşmemesi için yeniden talepte bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

      Görüldüğü üzere satış isteme süresi haczin uygulandığı tarihten itibaren başlamaktadır. İlk derece mahkemesinin benimsediği üzere satış isteme süresi haciz talep etme tarihinden itibaren başlamaz. Somut olayda şikayet konusu taşınmaz üzerine haczin 09/12/2020 tarihinde işlendiği, satış isteme süresinin bu tarihten itibaren başladığı, dosya kapsamında davalı alacaklının 09/11/2021 tarihli satış talebinin bulunduğu, eldeki şikayet tarihinin ise 16/11/2021 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda şikayet tarihi itibariyle satış isteme süresi dolmamıştır. İlk derece mahkemesince şikayet tarihi itibariyle satış isteme süresinin dolmadığı dikkate alınarak uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılması, haczedilen taşınmazın fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının (Yargıtay 12.HD 2018/4938 E, 2019/228K sayılı içtihatta belirtilen ilkeler ışığında) değerlendirilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile şikayetin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davanın ise henüz kesinleşmediği, İİK'nın 268 ve 100. maddeleri uyarınca, ihtiyati haczin tatbikinden sonra kesin hacze dönüşmeden önce aynı malları diğer alacaklı tarafından haczedilirse, ihtiyati haciz alacaklısının sonraki hacze aynı derecede iştirak edeceği, taşınmaz üzerine ilk ihtiyati haczin 10.03.2005 tarihinde şikayetçinin alacaklı olduğu davadan konulduğu, şikayet olunan lehine 04.05.2005 tarihinde konulan ihtiyati haczin, önceki ihtiyati haciz kesinleşmeden konulmuş olması nedeniyle aynı derecede iştirak edeceği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile, 22.06.2013 tarihli sıra cetvelinin iptaline, satış bedelinin taraflar arasında garameten paylaştırılmasına dair verilen karar, şikayet olunan vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 29.12.2014 tarih ve 10366 E., 8547 K. sayılı ilamıyla onanmıştır. Şikayet olunan vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur....

        Davacının dava dilekçesindeki açıklamalarından davanın davacının finansal kiralama sözleşmesi ile kiraladığı makinenin Finansal Kiralama Kanunun 9 ve 17/1 maddesine göre haczin mümkün olmadığı ve yapılan haczin anılan madde gereğince usulsüz olduğuna ilişkin sikayet niteliğindedir. Bu anlamda dava şikayet istemine ilişkin olmakla birlikte mahkemece hatalı nitelendirme ile istihkak davası olarak görülmesi hatalı olmuştur. Ancak hacizli makinenin finansal kiralama sözleşmesi kapsamında kaldığı ve haczin kaldırılmasına karar verildiğinden sonuç itibari ile karar yerinde olmuştur. Dava şikayet istemine ilişkin olduğundan, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırdır. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK'nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

          Sulh Hukuk ile 2.İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, İ.İ.Y.nın 16. maddesine göre icra muamelesini şikayet istemidir. Davacı, dilekçesinde konya 5. İcra Müdürlüğünce yapılan haczin usul ve hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle şikayet yolu ile haczin iptalini talep etmektedir. İ.İ.Y.'nın 16.maddesine göre, icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında icra tetkik merciine şikayet olunabilir. Dosya kapsamından, icra hukuk mahkemesince şikayetin ihtiyati haciz kararını veren 2. Sulh Hukuk Mahkemesince incelenmesi gerektiği belirtierek görevsizlik kararı verilmişse de davacının talebinin ihtiyati haciz kararına itiraz olmayıp icra muamelesine şikayet olduğu anlaşılmakla, görevli mahkeme icra hukuk mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Konya 2....

            Kararı şikayet olunan SGK vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, ve özellikle 6183 Sayılı Kanun'un 69. maddesinde ilk haczin kamu haczi olması halinde öncelikle bu haczin tatmin edilmesi gerektiği, 21. maddenin burada uygulanması gerekmediği hususunun tabii bulunmasına göre, şikayet olunan SGK vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunan SGK vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İİK’nın 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca şikayet olunan SGK'dan harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

              Takip dosyasında taraf olmayan 3. kişi, dosyadaki taşınır haczinin kaldırılmasını şikayet yoluyla isteyemez. Bu konuda aktif dava ehliyeti yoktur. Ancak davacı, hacizli taşınır üzerinde mülkiyet hakkı iddiasında bulunarak istihkak iddiası ve prosedürüne göre haczin kaldırılmasını isteyebilir. Her ne kadar şikayet eden vekili tarafından şikayete konu menkullere ilişkin Mersin 1....

              İcra Müdürlüğü’nün 2005/2047 sayılı takip dosyasındaki alacağa; şikayet olunanın alacaklı bulunduğu ve sıra cetvelinin düzenlendiği İstanbul 2. İcra Müdürlüğü’nün 2007/13026 sayılı dosyasında konulan ihtiyati haczin 18.02.2010 tarihinde icraî hacze dönüştüğü, şikayetçinin alacaklı bulunduğu ... 28. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2632 E. sayılı dosyasından konulan haczin ise 19.10.2009 tarihli olduğu, bu itibarla, sıra cetvelinin düzenlendiği takip dosyasındaki haczin ilk icraî haciz olmadığı, ayrıca şikayetçinin alacağının diğer alacağa göre rüçhanlı alacak niteliğinde de bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline dair verilen karar, şikayet olunan vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 07.12.2015 tarih ve 2740 E., 7944 K. sayılı ilamıyla, daha önce ... 7....

                reddine, borçlunun talebinin kabulü ile kesinleşmiş mahkeme kararı doğrultusunda taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği, ancak icra müdürlüğünce sehven 04/09/2020 tarihli haczin kaldırılması için tapu müdürlüğüne yazı yazıldığı anlaşılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu