Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle, hacze ilişkin 103 davetiyesinin borçluya tebliğ edildiğini, borçlunun hacizden haberdar olmasına rağmen yasal 7 günlük süre içerisinde şikayet yoluna başvurmadığını, şikayetin öncelikle süreden reddi gerektiğini, aksi durumda şikayete konu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmiş olduğunu, bu sebeple borçlunun haczedilmezlik iddiasından feragat etmiş sayılacağını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, haczedilmezlik iddiasının esas yönünden de yerinde olmadığını, haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın haline münasip ev niteliğini aştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, şikayetin süre yönünden reddine karar verilmiştir....
Somut olayda haczedilmezlik şikayetinde bulunan şikayetçi, icra dosyasında istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişidir. Haczedilmezlik şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takibin tarafı olmayan üçüncü kişinin bu konuda şikayette bulunmaya hakkı yoktur. Davacı 3.kişi tarafından haciz konusu makineler veya makinelerin bulunduğu taşınmaz üzerinde ipotek veya rehin hakkı kurulduğu hususunda ayni hak iddiası da ileri sürülmemiş, ayrıca dosya kapsamına alınan tapu kayıtları üzerinde herhangi bir ipotek kaydının bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca şikayete konu haczin İİK.99 maddesi uyarınca yapılmış sayılmasına karar verildiğinden davacı 3.kişinin istihkak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı dikkate alındığında eldeki davanın istihkak davası olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/490 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve halen derdest olduğunu, eldeki davanın o dava dosyası ile birleştirilmesine, haczedilmezlik şikayetlerinin kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına, meskeniyet şikayeti kabul edilmeyecek ise bilirkişiler marifetiyle taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İİK'nın 82/1 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106 ve 110 maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi ve halen geçerli ve devam eden bir haczin bulunup bulunmadığının mahkemece resen tespit edilmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce anılan maddeler uyarınca haczin düştüğünün veya haczin kaldırıldığının belirlenmesi halinde, davacının düşen bir haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı olmayacağından meskeniyet şikayetinin fuzuli yapıldığının kabulü gerekir....
İşin esasına gelince; mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacı vekili tarafından Havza İcra Müdürlüğü'nün 2019/276 Esas sayılı takip dosyası kapsamında haczedilen 34 XX 420 plakalı traktörün haczedilemeyeceğinden bahisle şikayette bulunulduğu, Havza İcra Müdürlüğü'nün 2019/276 Esas sayılı takip dosyası celp edilerek incelendiğinde haczin 10/11/2020 tarihinde borçlu haciz mahallinde hazır iken yapıldığı, haczedilmezlik şikayetinin ise 02/08/2021 tarihinde yapıldığı, bu durumda haczin haciz anında borçlu tarafından öğrenildiği, haczedilmezlik şikayetinin 7 gün olup bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu belirtilerek şikayetin süre aşımından reddine dair karar verilmiştir. İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar....
İlk derece mahkemesi kararında özetle; davacı/borçlu vekilinin müvekkili aleyhine Gaziantep İcra Müdürlüğünde başlatılan İcra takibine istinaden kıymet takdirine itiraz ve haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu anlaşılmıştır. Yargıtay müstekar kararlarına göre kıymet takdirine şikayet davalarında taşınmazın bulunduğu yer İcra mahkemelerinin kesin yetkili olduğu, 6100 sayılı HMK'nun 114/1- ç maddesi uyarınca yetkinin kesin olduğu durumlarda bu hususun dava şartı olduğu düzenlenmiştir. Kıymet Takdirine itiraz ve haczedilmezlik şikayeti davasının; taşımazın bulunduğu il olan Gaziantep ilinde bulunan taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmakla; mahkememizin bu hususta yetkili olmadığı sabittir....
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bilindiği üzere haczedilmezlik şikayeti, şikayet konusu malların üzerinde haciz olduğunun öğrenilmesinden itibaren 7 günlük süreye tabi olduğunu ancak somut olayda dava konusu haczedilmezlik şikayetinin süresinde yapılmadığını, davaya konu icra dosyası muhteviyatı incelendiğinde de açıkça görüleceği üzere söz konusu taşınır malların 10/11/2020 tarihinde haczedilerek tutanak altına alındığını, taşınır malların haczine ilişkin haciz tutanağının 27/11/2020 tarihinde 103 davetiyesiyle birlikte hacizlere ilişkin diyeceğini bildirmesi için davacı borçluya tebliğ edildiğini, son olarak 10/11/2020 tarihinde haczi yapılan mallar için 22/12/2020 tarihinde yeniden mahale gidilerek malların yediemine teslimi sağlandığını, davacı borçluya 27/11/2020 tarihinde tebliğ edilen 103 davet kağıdına ilişkin olarak davacının şikayet dilekçesinde tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin herhangi bir iddia da ileri sürmediğini, 103 davet kağıdı tebliğinin usulüne...
YANIT : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; haczedilmezlik şikayetinin 7 günlük süreye tabi olduğunu, borçlunun 25/01/2021 tarihinde taşkın hacizlerin kaldırılması için İzmir 4....
Somut olayda Gölcük İcra Dairesince taşınmaz üzerine konulmuş bir haciz bulunmayıp, Kocaeli 2.İcra Müdürlüğü'nce 2009/3928 esas sayılı icra takip dosyasından Gölcük Tapu Sicil Müdürlüğü'ne doğrudan yazılan 20.04.2009 tarihli yazı ile şikayet konusu taşınmazın tapu kaydına haciz uygulanmıştır. Bu durumda anılan hacze karşı şikayeti incelemeye Kocaeli İcra Mahkemesi yetkili olup, mahkemece şikayetin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, şikayet konusu taşınmaza 15.03.2016 tarihinde yeniden haciz konulduğu ve şikayetçi borçlunun bu haczi öğrendiğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyada bulunmadığı görüldüğünden 05.04.2016 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar, şikayetçi borçluya 10.02.2016 tarihinde 103 davetiyesi, 04.04.2016 tarihinde kıymet takdir raporu tebliğ olunmuş ise de, bu tebliğlerin 28.01.2016 tarihli hacze ilişkin oldukları anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 28.01.2016 tarihli hacze ilişkin yapılan ve 10.02.2016 tarihinde tebliğ edilen 103 davetiyesi tebliğ tarihinin esas alınarak şikayetin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....