Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2015/498 esas 2017/713 karar sayılı kararı ile yoksulluk nafakasına hükmedildiği, kararın 30/04/2019 tarihinde kesinleştiği, lehine yoksulluk nafakası hükmedilen kadından iştirak nafakası talep edilemeyeceği anlaşıldığından davacının müşterek çocukları için iştirak nafakası talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Müşterek çocukların 19/07/2018 tarihinden itibaren rehabilitasyon merkezinde kaldıkları anlaşıldığından belirtilen tarihten itibaren müşterek çocuklar için davacı tarafından ödenen tedbir ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi davasının kabul edildiği, davacının iştirak nafakası talebinin reddine karar verildiği, boşanma kararı ile baba için hükmedimedilen iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verildiği, her 2 tarafın da kararı tavzih yolu ile düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacı vekilinin tavzih talebinin kabulüne karar verildiği, hüküm fıkrasından 12....

Buna karşın mahkemece, hüküm kısmında davacı ve çocukları lehine takdir edilen nafaka, yoksulluk ve iştirak nafakası olarak nitelendirilmiş, gerekçeli kararda yoksulluk ve iştirak nafakası şartlarına ilişkin değerlendirmeler yapılmış ve yine davacı kadının yoksulluğa düşeceğinin tespit edildiği belirtilmiş olup, bu yönüyle yoksulluk ve iştirak nafakası şartlarına göre yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, davacının talebinin tedbir nafakasına istemine yönelik olduğu göz önüne alınarak, tüm deliller incelenmek sureti ile davacının ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

    Mahkemece her ne kadar, boşanma kararının kesinleştiği tarihten iki buçuk ay geçmişken eldeki davanın açıldığı, giderlere ilişkin bir belge sunulmadığı, davacının boşanabilmek için iştirak nafakası talep etmediği, boşanmadan kısa süre sonra iştirak nafakası talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı anne yukarıdaki açıklamalar ışığında her zaman müşterek çocuk için iştirak nafakası talebinde bulunabileceğinden, müşterek çocuklar için uygun bir miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, Van 1....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca açılan boşanma davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince davacı-davalı erkeğin davasının reddine, davalı-davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, çocuklar için tedbir, iştirak nafakası ile davalı-davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş, davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı erkek tarafından kusur tespiti, aleyhine hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakası ve vekalet ücreti yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakaları ile tazminatların miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi yönünden istinaf edilmiştir....

      (HMK. m.26/1) Bu husus nazara alınmadan velayeti davacıya bırakılan müşterek çocuk için talepten fazla iştirak nafakası tayini doğru değil ise de; kanuna uymayan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bozma sebebi yapılmamış, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

        Bu nedenle davalı tarafın tahkikat aşamasında ileri sürdüğü iştirak nafakası talebi iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olmadığı gibi, karşı tarafın açık muvafakatine ya da ıslah işlemine de bağlı olmayıp kanun gereği yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. O halde bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin iştirak nafakası hakkında verdiği hükme yönelik istinaf başvurusunun esası incelenecek yerde, yazılı şekilde "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 27.02.2019(Çrş.)...

          Mahkemece iştirak ve yardım nafakası taleplerinin kısmen kabulüne yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olup, hüküm yoksulluk nafakası yönünden hatalı bulunarak, Dairemizin 21.06.2016 tarih, 2016/6286-9615 E-K sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece, “bozmaya uyulmuş ise de; davacı kadının gelir durumunun yoksulluk sınırının üstünde olduğu ve davalı ile gelir durumunun birbirine yakın olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına daha önce iştirak ve yardım nafakalarına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları Yargıtay tarafından reddolduğundan bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu defa hükmü, davacı yoksulluk nafakası yönünden; davalı iştirak ve yardım nafakaları yönünden temyiz etmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2017 tarihinden itibaren 2.270 TL'ye çıkarılmıştır....

            (Muhalif) KARŞI OY YAZISI İştirak nafakası (TMK.md.182) talep edebilmek için, velayet hakkına sahip olmak gerekir. Velayet hakkına sahip olmayan eş iştirak nafakası talep edemez. Mahkemece verilen velayetin değiştirilmesi kararı ancak kararın kesinleşmesiyle geçerlilik kazanacağından, iştirak nafakasının işlemeye başlayacağı tarih velayete ilişkin kararın kesinleşme tarihi olmalıdır. Mahkeme iştirak nafakasının başlangıcını dava tarihi olarak belirlediğine göre; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi uyarınca, hükümdeki nafakanın başlangıcı ile ilgili bölümün çıkarılarak yerine "velayetin değiştirilmesine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak" sözcüklerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerektiğini düşünüyorum....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, iştirak nafakası hakkında karar verilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı 11.05.2015 tarihli dava dilekçesiyle; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talep etmiştir. Mahkemece, davacının velayetin değiştirilmesi talebinin kabulüne karar verilmiş ise de; davacının iştirak nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.12.2015 (Çrş.)...

                mahkemenin karşı davaya ilişkin hüküm bölümünde iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasına ilişkin 6 ve 7. bentlerinin, tedbir nafakası kısmından sonra gelen kısımlarının kaldırılmasına, davacı kadın ve müşterek çocuk Sıla için hakkaniyete uygun oranda yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                UYAP Entegrasyonu