Dosya kapsamından; davacı ile davalının 08.07.2008 tarihinde boşandıkları, müşterek çocuk 2005 doğumlu Umut'un velayetinin davacı anneye verildiği ve mahkemece 300 TL iştirak nafakasına karar verildiği, bu davanın ise 30.10.2013 tarihinde açıldığı, müşterek çocuğun ilkokula başladığı anlaşılmaktadır. Davada; iştirak nafakasının artırılması talep edilmektedir. TMK.'nun 330/1.maddesinde; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." hükmü gereğince iştirak nafakasının belirlenmesi gerekir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir. Tarafların evliliğinden 2013 doğumlu Muhammed Emin Doğan isimli çocukları olduğu, Giresun Aile Mahkemesinin 2019/701 esas, 2019/801 karar sayılı boşanma kararı ile çocuğun velayetinin babasına verildiği ve müşterek çocuk lehine talep edilmediğinden iştirak nafakasına hükmedilmediği anlaşılmış olup, iş bu dava ile davacı tarafça değişen şartlar sonucu müşterek çocuk yararına aylık 1.500,00.-TL iştirak nafakası talep edildiği ilk derece mahkemesince çocuk yararına aylık 600,00.-TL iştirak nafakasına hükmedildiği görülmüştür. TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır....
Bir kazancın iştirak kazancı sayılabilmesi için bir başka kurumun hisselerine sahip olunması zorunlu olmayıp bağlı veya ait kuruluşun tamamına sahip olunması halinde de bir iştirak kazancı elde edilmesi söz konusudur. Kendisi vergiye tabi olmayan bir vakfın, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelir iştirak kazancıdır. Menkul sermaye iradını elde edenin kurum olması ya da gelir veya kurumlar vergisinden muaf olması da Kanun'un 94. maddesinin 6/b-i bendine göre yapılacak tevkifatı etkilememektedir. Bu durumda, davacı iktisadi işletmenin bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kâr payı, alan yönünden iştirak kazancı olduğundan ve Kanun'a göre tevkifata tabi tutulması gerektiğinden Vergi Mahkemesince yazılı gerekçeyle tahakkuk eden verginin kaldırılması ve iadesi yolundaki karara yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair kararın bozulması gerekmiştir....
Bir kazancın iştirak kazancı sayılabilmesi için bir başka kurumun hisselerine sahip olunması zorunlu olmayıp bağlı veya ait kuruluşun tamamına sahip olunması halinde de bir iştirak kazancı elde edilmesi söz konusudur. Kendisi vergiye tabi olmayan bir vakfın, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelir iştirak kazancıdır. Menkul sermaye iradını elde edenin kurum olması ya da gelir veya kurumlar vergisinden muaf olması da Kanun'un 94. maddesinin 6/b-i bendine göre yapılacak tevkifatı etkilememektedir. Bu durumda, davacı iktisadi işletmenin bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kâr payı, alan yönünden iştirak kazancı olduğundan ve Kanun'a göre tevkifata tabi tutulması gerektiğinden Vergi Mahkemesince yazılı gerekçeyle tahakkuk eden verginin kaldırılması ve iadesi yolundaki karara yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair kararın bozulması gerekmiştir....
Ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir. Tarafların evliliğinden 2013 doğumlu Muhammed Emin Doğan isimli çocukları olduğu, Giresun Aile Mahkemesinin 2019/701 esas, 2019/801 karar sayılı boşanma kararı ile çocuğun velayetinin babasına verildiği ve müşterek çocuk lehine talep edilmediğinden iştirak nafakasına hükmedilmediği anlaşılmış olup, iş bu dava ile davacı tarafça değişen şartlar sonucu müşterek çocuk yararına aylık 1.500,00.-TL iştirak nafakası talep edildiği ilk derece mahkemesince çocuk yararına aylık 600,00.-TL iştirak nafakasına hükmedildiği görülmüştür. TMK'nın 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır....
GEREKÇE: Asıl erkek davası yoksulluk nafakası talebi, iştirak nafakası talebi, kadına ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılması ve velayeti annede olan çocuk için ödenen iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkindir. Birleşen kadının davası ise, yoksulluk nafakasının arttırılması ve velayeti kendisinde olan çocuk için ödenen iştirak nafakasının arttırılmasına ilişkindir. Tarafların 2003 yılında evlendikleri, evlilikte 2006 ve 2011 doğumlu 2 çocukları bulunduğu, taraflarca açılıp İzmir 6. Aile mahkemesinin 2011/791 Esas 2012/234 Karar sayılı dosyası ile görülen karşılıklı boşanma davasında erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının bir kusurunun bulunmadığının kabulü ile erkeğin davasının reddine kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin anneye verilmesine, kadın için 250,00 TL yoksulluk, 2006 doğumlu çocuk için 100,00 TL iştirak, büyük çocuk için 125,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 2013 yılında kesinleştiği anlaşılmıştır....
İştirak nafakası davalarında davacı, küçüğe fiilen bakan anne veya baba, çocuğun velayet hakkı kendisine verilen anne veya baba, velayet haklarının anne ve babadan alınması halinde küçüğe atanan vasi veya kayyımdır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devam eder. Çocuk ergin olunca iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona erer. Somut olayda; küçüğün velayeti kendisine verilen davacı anne, müşterek çocuğun giderlerine arttığı iddiasıyla iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuştur. Davanın yargılaması sırasında küçük ergin olduğundan duruşm. Mahkemece; küçüğün reşit olduğu tarihten itibaren yardım nafakasına karar verilmiştir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; ergin olan çocuk iştirak nafakası isteyemez. Koşulları varsa TMK'nun 328/2 ve 364.maddeleri gereğince yardım nafakası davası açabilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; davanın birikmiş nafaka alacağı talebi yönünden hukuki yarar yokluğundan reddine, davanın iştirak nafakası yönünden husumetten reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ ; Davacı reddolunan davasının kabulü gerektiği gerekçesi ile istinafa başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, ilama dayalı birikmiş yoksulluk ve iştirak nafakasının tahsili ile iştirak nafakasının artırılmasına ilişkindir. Davacının istinaf talebi incelendiğinde tarafların Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/109E-109K ilamı ile boşandıkları kadın için ve 1996 doğumlu müşterek çocuk için yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın 17.05.1999 tarihide kesinleştiği görülmüştür. Davacının 18.03.2019 tarihli dava dilekçesi ile ve yargılama aşamasındaki beyanlarında ilama dayalı birikmiş nafaka alacağını tahsili ile iştirak nafakasının artırılmasını talep ettiği görülmüştür....
Yerel mahkemece verilen istinafa konu karar ile, asıl davada müşterek çocuk Ömer Yiğit'in aylık 700 TL olan iştirak nafakasının 800 TL artırımı ile aylık 1.500 TL'ye yükseltildiği, bu çocuk için bir yıllık iştirak nafakası artış miktarının 9.600 TL'ye tekabül ettiği, müşterek çocuk Öykü Beren'in 600 TL olan iştirak nafakasının 800 TL artırımı ile aylık 1.400 TL'ye yükseltildiği, bu çocuk için bir yıllık iştirak nafakası artış miktarının 9.600TL'ye tekabül ettiği, karşı davada ise çocuk Ömer Yiğit'in 700 TL olan iştirak nafakası ile Öykü Beren'in 600 TL olan iştirak nafakalarının kaldırılması talep edildiği, karşı davanın reddedildiği, çocuk Ömer Yiğit'in kaldırılması istenen 700 TL'lik nafakasının bir yıllık tutasının 8.400 TL'ye, çocuk Öykü Beren'in kaldırılması istenen 600 TL'lik nafakasının bir yıllık tutasının ise 7.200 TL'ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince karar tarihi olan 2023 yılı itibariyle miktar veya değeri 17.830 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin...
İştirak hisselerinin satışından elde edilen kazancın % 75'inin kurumlar vergisinden müstesna olduğu dikkate alındığında, iştirak hisselerinin satışından doğan kar ya da zararın 'istisna edilen kazançlar' kapsamında değerlendirilebileceği, bu zararın kurumlar vergisinden istisna edilen bir faaliyet kapsamında olmadığı, Kanun'un, istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilemeyeceğini öngördüğü, satış zararı bu kapsamda gider olarak kabul edilemeyeceğinden, iştirak hisselerinin satışından kaynaklanan zararın kurum kazancından indirilemeyeceği gerekçesiyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir....