-KARAR- Davacı vekili, taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki neticesi faturalı borcunu ödemeyen davalı hakkında alacağın tahsili için girişilen takipte, davalının işlemiş faize ve ayrıca vade farkına itiraz ettiğini belirterek, davalının yaptığı kısmi itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının dayandığı yedi adet faturadaki alacak aslına itirazları olmadığını, 16.068.95 YTL’lik vade farkı ile %96 faiz oranına itiraz ettiklerini, taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin anlaşma olmadığı gibi bugüne kadar işletilmiş ve kabul edilmiş vade farkı uygulaması olmadığını, istenecek faiz oranının % 27 olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir....
. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirket aleyhine faturalara dayalı olarak icra takibine giriştiğini, davalı şirketin alacağın 478.000 TL’lik kısmı ile işlemiş faize ve faiz oranına itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Ayrıca, takip talebinde işlemiş faiz talebinde bulunulmuş,davalı tarafça faize itiraz edilmiş, mahkemece davanın kabulüne, itirazın iptaline ve dolayısıyla işlemiş faize yapılan itirazın tümünün iptaline karar verilmiş ise de, işlemiş faiz talebi üzerinde durulmamış, hesabın denetlendiğine dair hükümde bir gerekçe yazılmamıştır. Zira davada dayanılan kira sözleşmesinde aylık kira bedelinin 450 TL olduğu yazılmış ise de ödeme zamanı gösterilmemiştir. Bu durumda takip konusu aylar kiralarının vadeleri TBK'nun 314. maddesi dikkate alınarak belirlenip, bu tarih esas alınarak işlemiş faize hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Bu durumda, borçlu icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde işlemiş faize itirazda bulunup alacaklı da bu yöndeki itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğuna göre, anılan talep konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olması yukarıda değinilen HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırıdır. O halde mahkemece, alacaklının işlemiş faize yönelik itirazın kaldırılması talebinin esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, sözü edilen istem incelenmeksizin ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Alacaklı tarafından bu ilam ile borçlu aleyhinde ilamlı takip başlatılmış ve örnek 4-5 icra emriyle; 97.500 TL asıl alacak, 48.408,75 TL işlemiş faizi, ilam yargı gideri ve vekalet ücreti olmak üzere toplam 158.953,92 TL'nin asıl alacak kaleminin takip tarihinden itibaren işleyecek % 25 reeskont faiziyle tahsili talep edilmiştir. Borçlunun takip öncesi işlemiş faiz miktarına ve takipten sonrası için uygulanacak faiz oranı ile niteliğine itirazı üzerine, mahkemece işlemiş faize itiraz incelenip karar verildiği halde takipten sonrası için istenen faize itiraz hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. İcra mahkemesince, ilamda belirtilen faizin niteliği nazara alınarak, takip tarihinden sonrası için uygulanacak faiz oranının tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken , eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacı - borçlu icra hukuk mahkemesine başvurusunda yetki itirazının yanında borca, işlemiş ve işleyecek faize ve ferilerine itiraz ettiği görülmektedir. HMK.'nun 266. maddesinde; "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, borçlu itiraz dilekçesinde; sair itirazların yanında işlemiş ve işleyecek faize ve ferilerine itiraz ettiği, mahkemece, işlemiş ve işleyecek faiz yönünden rapor alınmadan yanılgılı değerlendirme ile faiz oranı (ticari faiz) değerlendirmek suretiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bunun yanında davacı - borçlunun ferilere yönelik ve borca yönelik yapmış olduğu itirazın davacı - borçlunun ve davalı - alacaklının takip dayanağı çekteki sıfatları da değerlendirilmek suretiyle çek tazminatı talep edilip edilemeyeceği konusunda bir değerlendirmede de bulunulmamıştır....
K A R A R Davacı,davalı ile yapılan sözleme gereği teslim edilen malların fatura bedellerini ödemeyen davalı aleyhine yapılan icra takibinde faize ve faiz oranına itiraz edildiğini , sözleşme gereği faturaların muhasebe servisine giriş tarihinden başlamak kaydıyla yerli ilaçta 60, ithal ilaçta 30 ... içinde ödeme yapılmasının gerektiğini , buna göre talepte bulunduklarını ileri sürerek işlemiş faize yönelik itirazın iptali ile %40 oranında inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı,davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmeye ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne, 20.496,15 YTL üzerinden itirazın iptaline , inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, ödenmeyen fatura bedelleri için yapılan icra takibinde işlemiş faize yönelik itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır....
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlattığı icra takibinde davalının işlemiş faize ve faiz oranına itiraz ettiği, davalının takip borcuna istinaden çeşitli tarihlerde toplam 80.000 TL ödeme yaptığı, davacının huzurdaki davada tahsilatın öncelikle faizden mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürerek, bakiye 77.989,17 TL alacağı bulunduğu iddiasıyla alacak isteminde bulunduğu, dava itirazın iptali olmayıp alacak davası olduğundan, huzurdaki davada bu kuralın uygulanamayacağı, kaldı ki davacının takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürmemesi sebebiyle işlemiş faiz isteminde bulunamayacağı, tahsil edilen alacağın mahsup edileceği işlemiş faiz bulunmadığından yapılan ödemenin asıl alacağa yönelik olduğunun kabulü gerektiği, davacının ancak icra takip tarihinden dava tarihine kadar faiz isteyebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1) Dava, asıl alacak ve işlemiş faiz üzerinden başlatılan takipte faize yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkin olup davalının asıl alacağa itiraz etmediği ve sadece faize itiraz ettiği gözetildiğinde icra inkar tazminatı unsurları oluşmaması nedeniyle bu talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. 2) Mahkemece TBK 120. Maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanması kabul edilmiş olmasına rağmen Kooperatif genel kurullarınca belirlenen aylık %5 temerrüt faiz oranının yasal faizin %100 fazlasını geçmediği gerekçesiyle karar verilmiş isede bu gerekçe ve karar yasal faiz verileri ile bağdaşmamaktadır....
Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/393 Esasında davanın açıldığını, kararın kesinleştiğini, kurum zararı ve bakiye kısmı olan 3.148,50 TL'ye davalının itiraz etmediğini, 12.988,50 TL işlemiş faize itiraz ettiğini belirterek haksız ve kötü niyetle yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı; ana parayı ödeyeceğini, faize itiraz ettiğini beyanla açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, ceza kararıyla sübut açısından netleşen olaya dair, bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama kabul edilerek; davaya konu icra takibi yönünden davacının 3.148,50 TL asıl alacak, 4.954,12 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu bu kapsamda işlemiş faiz yönünden bu tutar bakımından itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 27....