Davacı, dava açılmadan önce ihtar çekerek davalıları temerrüde düşürmediği için faize takip tarihinden itibaren hükmedilmesi zorunludur. Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek ,işlemiş faize de hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7 maddesi hükmü uyarınca mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....
KARAR Davacı şirket, davalıya çeşitli tıbbı malzemeler sattığını ve teslim ederek faturalar düzenlediğini, davalının ödeme yapmaması üzerine icra takibi yaptığını, davalının icra takibi sonrası asıl alacağı ödediğini ve ancak işlemiş faize haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek fazlası saklı kalmak üzere 6000 TL’nın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, bazı faturaların mükerrer olarak takibe konduğunu, asıl alacak miktarını ödediklerini, temerrüde düşürülmedikleri için işlemiş faiz istenemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
Somut olayda, borçlunun dava dilekçesinde birden fazla iddiada bulunarak işlemiş faize ve faize itirazının da kabulüne karar verilmesinin talep edildiği, ancak ilk derece mahkemesince bu iddialardan işlemiş faize ve faize itirazı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir. Davacının bu iddialarının ayrı değerlendirilerek bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilmesi HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olup, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın açıklanan hususlar yönünden yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 6....
Davacının işlemiş faize ilişkin istinaf talebinin değerlendirilmesinde; Davacı faize de itiraz etmiştir. Takip dayanağı belge, bono niteliğinde olduğundan taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğunun kabulü gerekir. Bono yabancı para cinsinden düzenlenmiş ve takibe de yabancı para üzerinden konulmuştur. Bu durumda 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır, hükmünü amirdir. Alacaklıda takibi bu faiz üzerinden ve yıllık %6 Amerikan doları üzerinden tahsilini talep etmiştir. Takip sonrası işlemiş faiz miktarının, 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince kamu bankaları arasında en yüksek faiz oranını uygulayan Halkbank'ın faiz oranları esas alınarak hesaplanan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği görülmektedir....
KARAR Davacı, davalıya ait mecuru 20.11.2001 tarihinde tahliye ederek anahtarı icra dosyasına teslim ettiğini, bu tarihe kadar olan tüm kira borçlarını ödediğini, ancak 3000 ABD Doları depozitonun iade edilmediğini, kira sözleşmesinin sona erdiği 20.11.2001 tarihi itibariyle 3000 ABD dolar karşılığı 4.441.75 YTL ile bu miktarın akdin sona erdiği 20.11.2001 tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş 7.867.25 YTL temerrüt faizi olmak üzere toplam 12.309.00 YTL nin tahsili için icra takibi yaptığını davalının asıl borcu kabul edip işlemiş faize itiraz ettiğini belirterek, işlemiş faize yaptığı vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, depozitonun iadesinde temerrüde düşmediğini, davacının ödenmemiş telefon borcu bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince;" Dava, İİK'nın 169, 169/a maddelerine dayanan borca itiraz talebidir. T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 19.12.2019 tarih ve 2019/1424 E., 2019/2699 K. sayılı bozma ilamında, davacının diğer itirazları yerinde görülmemiş, faize yönelik itiraz yönünden deliller toplanılarak ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak hüküm kurulmasına karar verilmiştir. T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 19.12.2019 tarih ve 2019/1424 E., 2019/2699 K. sayılı bozma ilamı doğrultusunda, icra takip dosyası ile birlikte, takip dosyasında asıl alacağa işleyecek faiz oranı ve takip öncesi işlemiş faiz miktarının hesaplanması için bilirkişiye tevdi edilmiş, hesap uzmanı bilirkişisi tarafından 02/06/2020 tarihinde bilirkişi raporu mahkememize sunulmuştur....
edilen 92.250,43 TL'lik kısmına itiraz ettiğinden takip bu miktar üzerinden durdurulmuş, davada, 92.250,43 TL'lik işlemiş faize yönelik itirazın iptâli ve takibin devamı istemiyle açılmıştır....
-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.885.98.-TL toplam alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %23 reeskont faizi ve diğer fer’ileri ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne itirazın iptali ile takibin devamına şeklinde hüküm oluşturulduktan sonra hüküm fıkrasında “ancak davalı temerrüde düşürülmediğinden davalıdan temerrüt faizi değil yasal faiz hesabı yapılarak bu şekilde faize hükmedilmesine" sözcüklerine yer verilmiştir. HUMK.nun 388.maddesi uyarınca hükmün infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açık olması taraflara yüklenen hak ve borçların hükümde açıkça belirtilmesi gerekir. Oysa yerel mahkeme kararı kendi içinde çelişkili olup anılan yasa hükmüne uygun değildir. Zira kararda hem davalının temerrüde düşürülmediğinden söz edilmiş hem de işlemiş faiz talebini de içerecek şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir....
KARAR Davacı, davalıdan satın aldığı taşınmazın bedelini ödediği halde, tapuda devir yapılmadığını, ödediği bedelin iadesi için yaptığı icra takibine de davalının itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz delimiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile BK 101/1 maddesi hükmüne göre mütemerrit olur. Davacı, yaptığı icra takibinden önce satış bedelinin iadesi için davalıyı temerrüde düşürdüğünü iddia ispat etmediğine göre, davalının icra takip tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bu durumda davacının, icra takibinde istediği işlemiş faize hükmedilmemesi gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/62 Esas ve 20/07/2011 tarihli ara kararına dayanarak 32.970,00 TL asıl alacak ve 5.821,50 TL işlemiş faizden oluşan toplam 38.791,50 TL alacak için borçlu hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlattığı, borçlunun, alacağın takipten önce ödendiğini ileri sürerek borca ve işlemiş faize itiraz ettiği, itirazla duran takibin devamı için alacaklının, itirazın kaldırılması talebinde bulunduğu, mahkemece alacaklının isteminin kısmen kabulü ile 32.700,00- TL asıl alacağa yönelik ve 5.844,66-TL. işlemiş faize yönelik itirazın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nun 323/1-ğ maddesi uyarınca vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi, mahkemece talep şartı aranmaksızın re'sen karara bağlanması gerekir (17.11.1948 gün, 5/8 ve 29.05.1957 gün, 4/16 sayılı İBK kararları)....