ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2020/192 Esas KARAR NO: 2022/754 DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 22/01/2020 KARAR TARİHİ: 03/11/2022 Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin zayi olan çeklerini elinde bulunduran davalı hamile, keşideci imzası da tarafımıza olmayan dava konusu -------- bedelli çek sebebi ile borçlu olmadıklarını, çek yapraklarının iade edilmesi gerektiğini, davaya konu çekin çalındığını, bu hususta ----- sayılı dosyası üzerinden çek iptali davası açıldığını, çalınan çek ile ilgili -------sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takip başlatılmış olması sebebi ile mahkeme tarafından istirdat davası açmak üzere süre verildiğini, başlatılan icra takibine ilişkin olarak --------- sayılı dosyası üzerinden imzaya yetkiye ve borca itiraz davası açıldığını, dava konusu çek ile ilgili icrai işlem yapılmaması...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı menfi tespit davasının kabulüne, istirdat davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı, davalı tarafından hakkında....İcra Müdürlüğü'nün 2009/22792 Esas sayılı dosyasında çek nedeniyle başlatılan icra takibine yönelik olarak 2.250 TL ödeme yaptığını, takip dayanağı çek üzerinde yaptığı inceleme sonucunda keşideci imzasının kendisine ait olmadığını fark etmesi üzerine bu davayı açtığını iddia ederek, takibe konu olan çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile borçlu olmaksızın ödediği 2.250 TL'nin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı temlik alan vekili davanın reddini talep etmiştir....
GEREKÇE: Dava, davalı tarafından davacı eczaneden tahsil edilen cezai şart bedeli için borçlu olmadığının tespiti ve ödenen cezai şart bedelinin iadesi istemine ilişkin olup mahkemece menfi tespit ve istirdat istemlerinin kabulü ile davalının cezalı işlem kararı gereğince davacı tarafın davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile ödenmiş olan 25.630,33.-TL cezai şart niteliğindeki alacağın dava tarihinden başlayacak yasal faizi ile davalıdan istirdatı ile davacıya ödenmesine, faizin başlangıç tarihinin ödeme tarihi olması istemi ile %20 icra tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiştir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
HMK'nın 355.maddesi uyarınca yapılan inceleme sonunda; Dava, kurumca iptal edilen hizmet akdine tabi zorunlu sigortalılık hizmet bildirimlerinin fiili çalışmaya dayandığının tespiti, hizmetlerin ve aylık bağlama koşulları oluşmadığından bahisle yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali, aylık ödemelerinin yersiz olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen borç sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti, birikmiş aylıkların faiziyle birlikte ödenmesi ve borca karşılık olarak yapılan ödemeler ile aylıklardan yapılan kesintilerin işletilecek faizleriyle birlikte geri ödenmesi taleplerine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72/son maddesi uyarınca “Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.” Görüldüğü üzere, menfi tespit ve istirdat davalarında seçimlik yetki söz konusu olup dava, icra takibini yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda davacı, davalı banka tarafından aleyhinde başlatılan icra takibinde ipotek bedelini aşan kısım için borçlu olmadığının tespiti ile ödediği fazla kısmın istirdadını talep etmiş, bunun yanında adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması talebinde de bulunmuştur....
tespit ve istirdat istemi yönünden aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, karar verilmiştir....
göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- İİK.nun 72/6. maddesi,” Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. “ gereğince menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği gibi, davacılar da bu hususta ayrıca talepte bulunmuştur....
Davacı vekili ıslahla, davalı tarafından yapılan haciz sırasında haciz tehdidi altında borçlu olmadığı halde ödenen 85.687,00 TL’nin icra dairesince davalıya ödendiğini belirterek, 85.687,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini, davacı şirketin dava dışı borçlu şirketle hukuki veya organik bir bağı olmadığının ve davalı ile ticari ilişkisi olmadığının tespiti ile davacının uğradığı manevi zarar olan 5.000.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketin aynı iddialarla istihkak davası açmış olduğunu, bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının kendi iradesi ile borcu üstlenerek yaptığı ödemeyi kötü niyetle geri almaya çalıştığını, yasaya ve icra prosedürüne uygun işlem yapıldığını ve manevi zarar koşullarının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, toplanan delillere ve Adli Tıp Kurumu Raporuna göre, senetteki imzanın davacıya ait olmadığı, dava tarihi itibariyle davacının maaşından yapılan kesintiler toplamının 39.828,23 TL olduğu, davanın menfi tespit davası iken istirdata döndüğü, istirdat davasında tazminat olamayacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 39.828,23 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava menfi tespit ve istirdat davası olup mahkemece takibe konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı aleyhine girişilen takipte ödeme emrinin davacıya 09.10.2003 tarihinde tebliğ edildiği, davacının mal beyanı dilekçesi ile birlikte borca itiraz ettiği, menfi tespit ve istirdat davalarının takibin kesinleşmesinden itibaren (1) yıl içinde açılması gerektiği, oysa davanın bu süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, icra kanalı ile tahsil edilen bedelin istirdadına ilişkindir. Kural olarak borçlu icra takibinden sonra yeni takip sırasında borç ödeninceye kadar borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. (Bkz. Prof.B.Kuru İcra ve İflas Hukuku el kitabı s-311) Somut olayda icra kanalı ile davacı borçludan çeşitli tarihlerde tahsilatlar yapılmıştır. Son tahsilat tarihi ise 26.11.2007’ dir....