Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlıkta, davacının başvurusuna konu "hak sahipliğinin iptaline ilişkin bireysel işlemin yeniden değerlendirilmesi istemi"nin mülkiyet hakkına ilişkin bulunması nedeniyle 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında kural olarak her zaman idareye başvurabilmesi mümkündür....

    Noterliği 27777 yevmiye numaralı muvafakatname işlemi ile dava konusu taşınmaz üzerindeki hak sahipliğini devraldığını, müvekkilinin ilgili taşınmazın hak sahibi olduktan sonra davalı kurumdan bilgi almak ve satın alma sürecine devam etmek için başvuru yapmışsa da ilgili kurumca şifahen dosyanın arşivde olduğu ve şu an için işlem yapılamayacağı bilgisi paylaşıldığını, işlemlerin sürüncemede bırakıldığını, müvekkilinin hak sahipliğine dayalı son başvuru tarihi 30.12.2022 tarihi olmasından kaynaklı hak kaybı yaşamamak adına hak sahipliğinin tespiti için dava ikame edildiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan evraklardan tespit edilebileceği üzere müvekkilinin dava konusu taşınmazda hak sahibi olduğunu, müvekkilinin hak sahipliğinin mahkemece belirlenmesi için yapılacak yargılama sırasında dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devri halinde müvekkilinin hak kaybı yaşayacağını, bu nedenle ihtiyati tedbir talep edildiğini, ancak mahkemece yaklaşık ispat kuralı ve yargılamayı gerektirmesi gerekçeleriyle...

    başvuruya verilen 11.03.2005 tarihli cevabi yazı ile hak sahipliğinin 7269 sayılı Kanunun 3177 sayılı Kanunla değişik 40. maddesine göre kendiliğinden sona erdiğine ilişkin dava konusu işlemi öğrendiği anlaşılmaktadır....

      sahipliğinin düşeceği açıkça belirtildiğinden, hak sahipliğinin sonlandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır....

        Görülüyor ki, yapıları zarar gören yerlerdeki tedbirlerin tümü ve bu arada hak sahibi belirlenmesi, hak sahiplerinin ilanı ve hak sahipliğinin kesinleştirilmesi işlemleri idaridir. Temeli idari bir işleme dayanan uygulama ile ilgili davaların görülme yeri idare mahkemeleri olacağından açılan davanın yargı yeri nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken çekişmenin esası incelenerek davanın yazılı olduğu şekilde doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 28.09.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          Maddesinin ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanmasında sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığının esas alınacağını öngördüğü, sigortalının yurt dışı hizmetlerinden ölen sigortalıya kısmi aylığın bağlandığı tarihteki malullük veya yaşlılık aylığına hak kazanmaya yetecek kadar olan sürelerini 3201 sayılı kanuna göre borçlanarak tam aylığa yükseltilebilecekleri, müteveffa eşin sağlığındaki 24/08/1993 tarihli tahsis talebi dikkate alınarak Türkiye – Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerine göre Türkiye’deki (298) gün sigortalı çalışmaları ile Almanya’daki gün çalışmaları birleştirilerek 01/09/1993 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığı bağlandığı, Cihan CURUK’un ölümü üzerine T1 eş Cihan CURUK’un almakta olduğu kısmı yaşlılık aylığı üzerinden 01/04/2017 tarihinden itibaren dul yetim aylığı bağlandığı, bu itibarla kısmi dul aylığın tam aylığa yükseltilmesi için müteveffa Cihan CURUK’a kısmi yaşlılık aylığının...

          Maddesinin ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanmasında sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığının esas alınacağını öngördüğü, sigortalının yurt dışı hizmetlerinden ölen sigortalıya kısmi aylığın bağlandığı tarihteki malullük veya yaşlılık aylığına hak kazanmaya yetecek kadar olan sürelerini 3201 sayılı kanuna göre borçlanarak tam aylığa yükseltilebilecekleri, müteveffa eşin sağlığındaki 24/08/1993 tarihli tahsis talebi dikkate alınarak Türkiye – Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerine göre Türkiye’deki (298) gün sigortalı çalışmaları ile Almanya’daki gün çalışmaları birleştirilerek 01/09/1993 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığı bağlandığı, Cihan CURUK’un ölümü üzerine T1 eş Cihan CURUK’un almakta olduğu kısmı yaşlılık aylığı üzerinden 01/04/2017 tarihinden itibaren dul yetim aylığı bağlandığı, bu itibarla kısmi dul aylığın tam aylığa yükseltilmesi için müteveffa Cihan CURUK’a kısmi yaşlılık aylığının...

          Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamında 6292 sayılı Kanun’dan kaynaklanan bir alacak isteği bulunmayıp, uyuşmazlığın taraflar arasındaki hak sahipliğinin devrine ilişkin sözleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (3). Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir....

            Davalı ..., hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, yine kendileri tarafından açılmış bir davanın da bulunmadığını, ayrıca 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam edeceği hükmünün düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, Danıştay 8....

              Mahkemece aksi Kurum işlemlerinin iptaline dair verilen karar yerinde ise de; davacının yaşlılık aylığı şartlarından olan yaş şartını 1479 sayılı Yasanın Geçici 10/1-f maddesi uyarınca 1.1.2008 tarihinde doldurduğu ve bu tarih itibariyle aylığa hak kazandığı belli olmasına rağmen, yazılı olduğu şekilde ve 1.11.2007 tarihinden itibaren aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, kararın gerekçe kısmındaki açıklamadan maddi hataya dayalı olduğu anlaşılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendindeki “01.11.2007” tarihinin silinerek yerine; “01.01.2008” tarihinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 28.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu