belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereğince 2510 sayılı yasa döneminde hak sahibi olanların herhangi bir koşul aranmadan hak sahipliklerinin devam edeceği, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada;Davacı vekili, Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.03.1996 tarih ve 58 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalı ...’in hak sahibi sayılmasına karar verilip 563 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.01.2012 tarih ve 98 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile bireylerinin SSK kaydının bulunması ve dava dışı 327 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın ......
Davacı, Mahalli İskan Komisyonu’nun 12.08.1992 tarih ve 177 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1694 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 27.04.2012 tarih ve 337 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce başvuru sahibi ...’ın Bağ-Kur kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1338 Esas, 2013/774 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile idare adına tescilini istemiştir. Davalılar, hak sahipliği kararının iptaline ilişkin işlemin idari istikrar ve idareye güven ilkelerine aykırı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....
Davacı, asıl ve birleştirilen davalarında Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.07.1992 tarih ve 52 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1689 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 179 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile reisi ...’ın konut niteliğinde taşınmaz kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1325 Esas, 2013/780 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, hak sahipliği kararının iptaline ilişkin işlemin idari istikrar ve idareye güven ilkelerine aykırı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....
Davacı idare, hak sahibi davalı aile temsilcisi .... nin ilk mahalli iskan komisyonu karar tarihinden önce ....... nezdinde sigorta kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliği koşullarını taşımadığını ve bu nedenle hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin dayanağı olan hak sahipliğine ilişkin idari karar, idarece alınan yeni bir karar ile iptal edildiğine, başka bir ifadeyle davalılar adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine göre, artık tescilin dayanağı ortadan kalkmıştır. Öyleyse, davalılar adına mevcut kaydın, yolsuz tescil durumunda bulunduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 30.11.2021 NUMARASI : 2021/35 ESAS, 2021/255 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelendi: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacının 20.05.2015 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması için kuruma yapmış olduğu başvurunun reddedildiğini, davacının talep tarihinde sigortalı gün sayısının 5067 gün olduğunu, açılan hizmet tespiti davasının derdest olmasından kaynaklı olarak 1981 yılı öncesi çalışmalarının emeklilik işlerinde hesaba dahil edilmediğini belirterek, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti. 20.05.2015 tarihi itibari ile yaşlılık aylığının toplu olarak ödenmesine ve ödenmesi gereken maaşın faiziyle birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Mahallesinde daimi iskanda hak sahibi olan davalı ... adına 2001 yılında çekilen kurada 191 Ada 1 parseldeki 8 nolu meskenin isabet ettiğini, meskenin 10/09/2001 tarihinde düzenlenen konut teslim tutanağı ile davalıya teslim edildiğini, daha sonra kurum tarafından yapılan inceleme neticesinde 1999 depremleri sonucu yapılan ilk hasar tespitlerinde ağır hasarlı olarak tespit edilen davalıya ait binanın itiraz sonucu orta hasara geçtiğinden sehven yapılan daimi iskan hak sahipliğinin mahalli inceleme Komisyonunun 25/06/2007 tarihli kararı ile iptal edildiğini, hak sahipliğinin iptaline ve konutun boşaltılmasına ilişkin ... Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün 07/08/2007 tarih 3438 sayılı işleminin iptali amacı ile ... 1....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararla; davacının babasının, Almanya'da geçen hizmet süresi ile Türkiye'de geçen hizmet süresi birleştirilmek suretiyle aylığa hak kazandığı, müteveffa ……bağlanan ilk aylık tarihinde 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun yürürlükte olması, bu dönemde yürürlükte bulunmayan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun hak sahipliği bakımından davacıyı kapsamadığı dikkate alındığında; 5434 sayılı Kanun uyarınca aylığa hak kazanma şartını sağlamayan davacıya ödenmekte olan kısmi aylığın, 3201 sayılı Kanun uyarınca tam aylığa çevrilerek ve alt sınır aylığına yükseltilerek ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan, davacı tarafından 5434 sayılı Kanun'un Ek 13. ve 74. maddesinin son fıkrası uyarınca 5 yıllık hizmetin yeterli olduğundan bahisle, tam aylık hükümlerinin uygulanması gerektiği iddia...
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ... ilçesi Mahalli İskan Komisyonu’nun 29.06.1998 tarih ve 1998/14 sayılı kararıyla 2510/1306 sayılı Yasalar uyarınca davalı ...’nun hak sahibi sayılmasına karar verildiği ve buna dayalı olarak çekişme konusu 447 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ile aile bireyleri olan diğer davalılar adlarına 26.10.2007 tarihinde ve 2510 sayılı Yasa gereğince tahsisen tescil edildiği, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 2011/34 sayılı kararıyla, 5543 sayılı İskan Kanunun 21/2. maddesine aykırılık nedeniyle, hak sahipliğinin ve daha önce alınmış 29.06.1998 tarih ve 1998/14 nolu kararın iptaline karar verildiği,davalıların, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararının iptali isteğiyle ... İdare Mahkemesinde açtıkları 2011/1778 esas sayılı davanın retle sonuçlandığı anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılında Düzce İlinde meydana gelen deprem sonrasında 1 parsel sayılı taşınmazda yer alan 2 numaraları bağımsız bölümün davalı adına tahsis ve tescil edildiğini, ancak daha sonra usulsüz olduğu gerekçesiyle davalının hak sahipliğinin komisyonca iptal edildiğini ve kararın onaylandığını, bu işleme karşı davalı tarafından açılan davanın idari yargı yerinde reddedildiğini ve kaydın dayanaksız kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, hak sahipliğinin iptali kararının yerinde olmadığını, idari yargı yerindeki davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, hak sahipliği kararının iptaline karşı açılan davanın reddedilerek kesinleştiği ve böylece davalı adına oluşan kaydın hukuksal dayanağının ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....