mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacı çift aylığa hak kazanamayacağından, esastan redde dair istinaf kararının bu gerekçeyle isabetli olmasına göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine Gönderilmesine, 30.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava dilekçesinde sosyal konut projesi kapsamında yapılan satış sözleşmesinin davalı Vakıf tarafından dayanaksız şekilde feshedildiği ileri sürülerek, fesih işleminin iptali ile hak sahipliğinin tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamında 6292 sayılı Kanun’dan kaynaklanan bir alacak isteği bulunmayıp, uyuşmazlığın taraflar arasındaki hak sahipliğinin devrine ilişkin sözleşmeden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (3). Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir....
Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararına karşı açılan idari davanın reddedildiği, tescile dayanak olan hak sahipliği kararının varlığını korumadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, murisinin 01.01.2013 tarihinden itibaren ölüm sigortası kolundan tam aylık bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Davacı, vefat eden eşinden dolayı 01.01.2013 tarihinden itibaren bağlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa yükseltilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının murisi sigortalı ...' dan dolayı 01.01.2013 tarihinden itibaren ölüm sigortası kolundan tam aylık alması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davacı ... Sıvacı vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin(eş,anne,baba ve kardeş) maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir....
Hak sahibi kavramı 5510 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının yedinci bendinde tanımlanmıştır. Bu hükme göre hak sahibi, sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü hâlinde gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını ifade etmektedir. Şu hâlde maddede yapılan tanım doğrultusunda denebilir ki kişilerin sadece eş, çocuk, ana ve baba gibi sıfatları taşıması hak sahipliği için yeterli olmayıp kız çocukları yönünden ayrıca çalışmama, evli olmama ya da dul kalma gibi koşulların da oluşması gerekmektedir. 15....
Bu durumda aylık bağlama hakkını doğuran olayın sözü edilen yasa değişikliği olduğu gözetilerek şartlar oluşuyor ise ölüm tarihi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra ise aylığın ölüm tarihini takip eden aybaşından, ölüm tarihi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ise aylığa 01.09.2003 tarihinden itibaren hak kazanılacağının kabulü gerekir. Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumunca yapılan tahkikat sonucunda olayın iş kazası olarak kabul edildiği ancak davacı hak sahibi anne ve babanın gelir bağlanması yönünden Kuruma yaptıkları başvuru üzerine Kurum müfettişinin yaptığı araştırma sonucunda düzenlediği 20.10.2000 tarihli raporunda babanın 15.02.1995 tarihinden beri emekli maaşı aldığı eşinin geçimini de sağladığının tespit edildiği, bu nedenle de anne ve babanın iş kazasında ölen sigortalının desteklerine ihtiyaçları bulunmadığından gelir bağlanması istemlerinin reddedildiği anlaşılmaktadır....
Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi ise, "...HHer ne kadar davalı yan davacının kendisine ait formatın izinsiz kullanıldığını, bu sebeple ihtarname gönderdiğini ve suç duyurusunda bulunduğunu beyan etmiş ise de; davalı yanın hak sahipliğinin tespiti ve eser sahipliğine yönelik tecavüz iddiası yönünden iş bu dosya özelinde açmış olduğu karşı davasının bulunmadığı, ayrı bir dava açılıp açılmadığının da bilinmediği, davalı yanın bahse konu iddialarını ancak ayrı bir dava ile tespit ettirmesi gerekeceği, her halükarda iş bu dosya nezdinde eser sahipliğinin tespiti ile FSEK kapsamında tecavüz söz konusu olup olmama durumunun değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davalı yanca FSEK kapsımında açılmış bir davanın mevcut olması halinde ise bu durumda ilgili dosyanın sonucunun bekleneceği, hak sahipliğinin tespiti noktasında verilecek karar sonrasında ise davalının davacıya gönderdiği ihtarname ve suç duyurusunun haklı sebebe dayanıp dayanmadığı, hülasa davalı yanın eylemlerinin haklı sebebe...
Mahkemece aksi Kurum işlemlerinin iptaline dair verilen karar yerinde ise de; davacının yaşlılık aylığı şartlarından olan yaş şartını 1479 sayılı Yasanın Geçici 10/1-f maddesi uyarınca 1.1.2008 tarihinde doldurduğu ve bu tarih itibariyle aylığa hak kazandığı belli olmasına rağmen, yazılı olduğu şekilde ve 1.11.2007 tarihinden itibaren aylığa hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, kararın gerekçe kısmındaki açıklamadan maddi hataya dayalı olduğu anlaşılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendindeki “01.11.2007” tarihinin silinerek yerine; “01.01.2008” tarihinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 28.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....