Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Davacılar, davalı ile murislerinin birlikte ..... yer alan zeytinliğin zilyetliğini satın almak suretiyle devir aldıklarını ve üzerine iki katlı bina inşa ettiklerini, davalının murisleri ile birlikte satın alınan taşınmaza ilişkin olarak murislerinin vefatından sonra muris ile birlikte imza altına alındığının iddia edildiği "Taahhütname" başlıklı 12.09.2013 tarihli belgeyi gerekçe göstererek Kadastro Mahkemesi'nin 2014/5 esas sayılı dosyası ile Kadastro Tespitine İtiraz davası açtığını, davalı tarafın murislerinden aldığını iddia ettiği belgenin murislerinin rızası dışında ve resmi dairelere ibraz etmek üzere alındığını, dava konusu edilen belgenin murisin vefatından sonra ortaya çıkarılmış olmasının, davalı taraf ile birlikte satın alınan taşınmazın hiç bir bedel almaksızın davalı tarafa bila bedel ait olduğunun kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, imza üzerinde yer alan yazıların murisin el yazısı olmadığını belirterek davaya konu edilen taahhütname...

    Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir. Dosya kapsamından, bu davada alınan kusur raporlarında davalılardan ...’un işveren olmadığı tespiti ile kusursuz kabul edilerek hakkındaki davanın reddine karar verildiği, ancak kazası nedeniyle sigortalı tarafından ... 2. İş Mahkemesinin 2004/275 Esas sayılı dosyasında ... İnşaat San. Tic. Paz. Ltd. Şti. aleyhine açılan “maddi ve manevi tazminat” talepli davada ...’un %25 oranında kusurlu bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca tazminat dosyasından olay nedeni ile ... 9....

      Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın iptali için idare mahkemesinde açılan davanın retle sonuçlandığı, davalılar adına olan sicil kaydının dayanaksız hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair karar Dairece; "Bilindiği üzere, 5543 sayılı İskan Kanunu’nun Geçici 7/3.maddesinde, “ Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder.” düzenlemesi yer almaktadır....

        Davalı Kuruma, anılan madde ile tanınan rücu hakkı Kanundan doğan bağımsız bir rücu hakkı vasfında olup, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; Sigorta Şirketlerinin 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; Sigorta Şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir....

          Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir....

            Belediyesi'nin taşınmaz üzerinde hak sahibi olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, ayrıca davacının bu davayı Asliye Hukuk Mahkemesinde açarak hak sahipliğinin tespitine ve gerekli işlemlerin gerçekleştirilmesine karar verilmesini isteme olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı Hazine vekili, bahse konu taşınmaz üzerinde ilk yapılan tespitte davacının fuzuli şagil olarak işyeri, mesken olarak işgalinin tespit edilerek adı geçene ecrimisil tahakkuk ettirildiğini ve tahsil edildiğini, taşınmazın tahliyesi için yazı yazıldığını belirterek davanın reddini istemiştir....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve masrafların 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne şeklinde karar verilmiştir....

                Kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır.Kusur durumu saptanırken, güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir. Şu halde yapılması gereken ; güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişi kurulundan, yöntemince düzenlenmiş yeniden kusur raporu alınmalı ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                  İş ve ... Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, zorunlu mali mesuliyet sigortası uyarınca hak sahiplerine ödenen bakıcı giderinin 6111 sayılı Kanun uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumundan tahsili istemine ilişkindir. ... İş Mahkemesince uyuşmazlığın 5510 Sosyal Sigortalar Kanunundan değil Genel Sigorta Hukukundan kaynaklandığı ve davacının tacir olup, Türk Ticaret Kanununun 4. vd.maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi alanına girdiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir ... Asliye Ticaret Mahkemesince ise; sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan ve sigortalı ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasındaki davalara bakmakla görevli mahkemenin mahkemeleri olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir....

                    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ... iptali ve hak sahipliğine ilişkin davada 554 sayılı KHK’nın 58. maddesi uyarınca ......

                      UYAP Entegrasyonu