HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı vekili, mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile aile temsilcisi olarak başvuran davalıların, Mahalli İskan Komisyonu'nun 24/08/1995 tarih ve 1995/180 no'lu kararı ile konutsal ve tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmeleri nedeniyle dava konusu 12 numaralı bağımsız bölümün davalılar adına 21/01/2011 tarihinde tescil edildiğini, ne var ki davalıların, başvuru öncesi sigortalılık kaydı bulunduğunun tespiti üzerine Mahalli İskan Komisyonu'nun 13/12/2011 tarih ve 2011/10 no'lu kararı ile 24/08/1995 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürüp tapunun iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir....
Ne var ki, sigorta şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır....
sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından” yararlanacaklarını öngörmekte olup, bu koşulların başında ise, öncelikle ve özellikle, “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olmak” hususunun saptanması önem arz etmektedir....
Sigortalının sürekli iş göremezlik derecesine itiraz edilmesi halinde; anılan yasal prosedüre uygun olarak sürekli iş göremezlik derecesinin belirlenmesi, yapılacak inceleme sonucunda sürekli iş göremezlik derecesinin Kurumca belirlenen oranın altına düşmesi durumunda bu değişiklik, dava dışı sigortalının hak alanını ilgilendirdiğinden ve sigortalının taraf olduğu bir davada sonuçlandırılması gerektiğinden davalı tarafa, sigortalı ile Kuruma karşı iş göremezlik derecesinin belirlenmesi için dava açması için süre verilmesi, açılacak davanın sonucunun beklenmesi, sürekli iş göremezlik derecesinin kesinleştirilmesinden sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir....
Sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği miktarın belirlenmesi için bir gerçek zarar hesabının yapılması zorunludur. Gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması kaçınılmazdır. 6098 sayılı Yasası’nın 54 ve 55. maddelerindeki düzenlemeler dikkate alınarak, sigortalı sürekli iş göremez duruma gelmişse bedensel zarar hesabı, sigortalı ölmüş ise hak sahipleri için destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılmalıdır....
Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, hak sahipliğinden yararlanabilmek için talep ve taahhütname vermenin zorunlu olduğu, talep ve taahhütnamelerin incelenip hak sahibi olmayanlara durumun yazılı olarak tebliğ olunacağı, bu tebligattan itibaren 15 gün içinde itirazda bulunulabileceği, bu itirazın mahalli komisyonca (Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu) incelenip karara bağlanacağı, ancak hak sahipliği ve itiraz konusunda verilen kararlarla ilgili nihai kararın Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca verileceği, bu anlamda hak sahipliği konusunda Bakanlıkça verilecek kararın ilgililer tarafından dava konusu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır....
Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarı sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir. Kurumun rücu davasından önce sigortalı-hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması gerekir. Davalı ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacılar, murislerinin sağlığında bağlanan yaşlılık aylığının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptaline, 01/07/1995 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)...
Bir başka ifadeyle sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya ticaret mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da ticaret mahkemesi görevli olmayacaktır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi hükmü uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayalı her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde İş Mahkemesi görevlidir. Somut olayda, uyuşmazlık, davalı işçilerin, davacı sigortacının selefi olan dava dışı sigortalı işverene karşı iş sözleşmesine aykırılık teşkil eden eylemlerinden kaynaklanmakta olup, halefiyete dayalı talepte bulunulan kişi ile davalılar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu iddia edilmekle, davaya bakmak görevi, iş akdinden kaynaklı her türlü uyuşmazlığa bakmakla görevlendirilen münhasır yetkili İş Mahkemesine ait bulunmaktadır....