Kastı ya da sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı hareketi ile iş kazası veya meslek hastalığına neden olan işveren, sigortalı veya hak sahibine karşı tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Madde metninden anlaşılacağı üzere, bu durumda sigortalı ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarında bulunan Kurumun yaptığı yardımları, işverenden rücuan isteme hakkı vardır. İşverenin borcunun sözleşmeden aykırılık kaynaklı olup, geçerli bir borç olduğu ve alacaklı konumundaki sigortalı veya hak sahibinin bu yardımlarla kısmen ya da tamamen tatmin edildiği açıktır. Burada sigortalı veya hak sahibine Kurumca bağlanan gelirler yönünden tazminat miktarı başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri olarak öngörülmüştür. Ancak açıkça söz konusu tutarın, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarı aşamayacağı, bir başka deyişle kurumun rücu hakkının anılan tutara bağlı ve sınırlı olduğu düzenlenmiştir....
Kastı ya da sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı hareketi ile iş kazası veya meslek hastalığına neden olan işveren, sigortalı veya hak sahibine karşı tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Madde metninden anlaşılacağı üzere, bu durumda sigortalı ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarında bulunan Kurumun yaptığı yardımları, işverenden rücuan isteme hakkı vardır. İşverenin borcunun sözleşmeden aykırılık kaynaklı olup, geçerli bir borç olduğu ve alacaklı konumundaki sigortalı veya hak sahibinin bu yardımlarla kısmen ya da tamamen tatmin edildiği açıktır. Burada sigortalı veya hak sahibine Kurumca bağlanan gelirler yönünden tazminat miktarı başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri olarak öngörülmüştür. Ancak açıkça söz konusu tutarın, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarı aşamayacağı, bir başka deyişle kurumun rücu hakkının anılan tutara bağlı ve sınırlı olduğu düzenlenmiştir....
Komisyonu’nun 09.08.2002 tarih ve 166 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 635 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...'ın ebeveyni ile birlikte topraklandırıldığı halde yeniden hak sahibi yapıldığının tespit edilmesi ve...kaydının bulunması nedeni ile Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 266 no’lu kararı ile 09.08.2002 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini istemiştir. Davalılar, Mahalli ... Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 266 no’lu iptal kararının iptaline ilişkin idari yargıda açılan davanın sürdüğünü, eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 5543 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile başvuran davalıların, Mahalli İskan Komisyonu’nun 24.08.1995 tarih ve 101 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 4106 ada 16 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün davalılar adına tescil edildiğini, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı müfettişlerince davalı ...’ın hak sahipliğine müracaat tarihinden ve hak sahipliği kararı alınmadan önce sigorta kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Mahalli İskan Komisyonu’nun 13.12.2011 tarih ve 2011/15 no’lu kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek dava konusu 4106 ada 16 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir....
Bu itibarla; davalı ...’ya yapılan tebligat usulsüz olduğundan, davalının mernis adresi araştırıldıktan sonra gerekçeli kararın ve temyiz başvuru dilekçesinin davalı ...’ya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek temyiz süresi beklendikten sonra dosyanın temyiz incelemesine esas olmak üzere gönderilmesi, 2-Temyiz incelemesine esas olmak üzere, Mahalli İskan Komisyonu’nun 12.08.1992 tarih ve 74 sayılı kararı ile tarımsal iskan edilmek üzere davalıların hak sahibi sayılmalarına karar verildiği,daha sonra yine Mahalli iskan komisyonunun 27.04.2012 tarih ve 2012/303 sayılı kararı ile bu hak sahipliğinin iptaline karar verildiği anlaşılmakla, davalılardan sorularak söz konusu hak sahipliğinin iptaline ilişkin karara karşı idari yargıda iptal davası açılıp açılmadığının tespit edilmesi Geri çevirme ile istenilen hususların yerine getirilip getirilmediğinin mahkemece hakimince bizzat denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle...
Davalı vekili, davacıların dava konusu olayda 3. kişi olarak kabul edilemeyeceğini, murislerinin olayda tam kusurlu olmasından dolayı davacıların bu davasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, olayda kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacılara SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; davacı eş ... için 124.339,24 TL, Davacı anne ... için 21.769,71 TL, Davacı baba ...........için 18.931,69 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 340,00 TL defin masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Eldeki davada, dava konusu iş kazası nedeniyle alınan 24.03.2015 tarihli kusur raporunda işveren ... %70, şirket mesul müdürü ... %10 ve ölen sigortalı .........%20 kusurlu bulunmuş, 13.07.2015 tarihli kusur raporunda ise tüzel kişi işveren %80, ölen sigortalı .......... %20 kusurlu bulunmuş, ceza davasında da şirket mesul müdürü ... ve ölen sigortalı ........ asli kusurlu bulunmuş, işveren ... kusursuz bulunmuştur. Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur....
Eldeki davada, davacı Kurum tarafından 5510 sayılı Kanunun 21 ve 23. maddelerine dayanılarak trafik iş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ve yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının davalıdan tahsili istenmiştir. 1.Uyuşmazlık konusu olayın meydana geldiği 19.02.2009 tarihli iş kazası itibariyle yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre; hizmet akti ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 313....
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı şirkete Grup ferdi kaza poliçesi ile sigortalı iş yerinde çalışan murislerinin kalp krizi geçirerek vefat ettiğini belirterek söz konusu poliçeden kaynaklanan vefat tazminatı bedeli olan 100.000,00 TL'nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, söz konusu olayın genel şartlarda açıklanan kaza tabirine uygun bir durum olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davanın reddine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....