Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 34 XX 147 plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, davaya konu kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettiklerini, davaya konu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti halinde ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına gönderilmesini talep ettiklerini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Yine düzenleme gereği Kurum lehine hükmedilecek tazminat tutarının belirlenebilmesi için, işverenin sorumluluğunun üst sınırını belirleyen ve “dış tavan” olarak adlandırılan “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri” tazminat tutarının belirlenmesi zorunluluğu bulunmakta olup, gerçek zarar olarak da ifade edilen tavan zarar belirlenmeden, bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutar yönünden bir karşılaştırma yapılamayacaktır. İlk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere işverene ödettirileceği için de gerçek zararın ilk peşin sermaye değerini aşması durumunda peşin değer hükme esas alınacaktır....

    Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, hak sahipliğinden yararlanabilmek için talep ve taahhütname vermenin zorunlu olduğu, talep ve taahhütnamelerin incelenip hak sahibi olmayanlara durumun yazılı olarak tebliğ olunacağı, bu tebligattan itibaren 15 gün içinde itirazda bulunulabileceği, bu itirazın mahalli komisyonca (Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu) incelenip karara bağlanacağı, ancak hak sahipliği ve itiraz konusunda verilen kararlarla ilgili nihai kararın Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca verileceği, bu anlamda hak sahipliği konusunda Bakanlıkça verilecek kararın ilgililer tarafından dava konusu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır....

      Kurumun kanundan doğan rücu hakkı nedeniyle, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, kira sözleşmesi uyarınca hak sahipliğinin tesbiti isteğine ilişkin olup, mahkemeninde kabulü bu yöndedir. Kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 6.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilmektedir. Dosya kapsamından, sigortalı hak sahipleri tarafından açılmış tazminat davası bulunup bulunmadığının araştırılmadığı ve bu davada alınan 09.09.2013 tarihli kusur raporu ile olay nedeni yapılan tahkikat aşamasında alınan 27.10.2011 tarihli ve ceza dosyasından alınan 08.03.2013 tarihli kusur raporları arasında çelişki bulunduğu görülmekle, çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır....

            Davalı vekili, davacıların dava konusu olayda 3. kişi olarak kabul edilemeyeceğini, murislerinin olayda tam kusurlu olmasından dolayı davacıların bu davasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, olayda kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacılara SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; davacı eş ... için 124.339,24 TL, Davacı anne ... için 21.769,71 TL, Davacı baba ...........için 18.931,69 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 340,00 TL defin masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.04.2005 gününde verilen dilekçe ile binada hak sahipliğinin tesbiti ve tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu tahsis belgesinin kısmen temliki nedeniyle hak sahipliğinin tespiti ve tespit hükmünün tapuya şerhi istemleriyle açılmıştır. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalılar ... ... mirasçıları ile ... Belediyesi yönünden davanın ispat edilemediğinden reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....

                Ne var ki, sigorta şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır....

                  Sigortalının sürekli göremezlik derecesine itiraz edilmesi halinde; anılan yasal prosedüre uygun olarak sürekli göremezlik derecesinin belirlenmesi, yapılacak inceleme sonucunda sürekli göremezlik derecesinin Kurumca belirlenen oranın altına düşmesi durumunda bu değişiklik, dava dışı sigortalının hak alanını ilgilendirdiğinden ve sigortalının taraf olduğu bir davada sonuçlandırılması gerektiğinden davalı tarafa, sigortalı ile Kuruma karşı göremezlik derecesinin belirlenmesi için dava açması için süre verilmesi, açılacak davanın sonucunun beklenmesi, sürekli göremezlik derecesinin kesinleştirilmesinden sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu