WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar vekili, müvekkillerinin desteği olan murislerinin davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araçta gerçekleşen kazada vefat ettiğini ve müvekkillerinin bu suretle murislerinin desteğinden mahrum kaldıklarını ileri sürerek ıslahla birlikte davacı ... için 18.644,85 TL, davacı ... için 21.199,27 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle sigortalı aracın kim tarafından kullanıldığının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca zarardan poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....

    Davacılar vekili, Rize İli Çamlıhemşin İlçesi Palovit Yaylası Mevkii'nde yayla yerleşim alanı içerisinde müvekkillerine ait taşınmaz bulunduğunu, sözkonusu taşımazın müvekkillerine murislerinden intikal ettiğini ve üzerinde binalarının bulunduğunu, bu binaların murislerinin zamanından ve hatta daha öncesinden beri varlıklarını koruduklarını, evler dışındaki bahçenin de çok eski zamanlardan beri taş duvarlarla çevrildiğini ve koruma altına alındığını, davaya konu taşınmazın komşularının ve kullanım durumlarının çok eskiden beri belli olduğunu, davalının komşu taşınmaz sahiplerinden birinin mirasçısı olduğunu, davalının müvekkillerinin ve ailesinin bir süre yayladan uzak kalmasını fırsat bilerek dava konusu taşınmaz ve yapıyı kullanarak sahiplenmeye çalıştığını beyanla, müvekkilinin haklılığı ve hak sahipliğinin tespiti ile davalının müvekkillerine ait taşınmaza ve müvekkilinin zilyetliğine yönelik müdahalesinin men'ine karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır....

    Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; Kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan, sadece, sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır....

      un 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında Mahalli İskan Komisyonunun 15/03/1996 tarih ve 35 nolu kararı ile tarımsal iskana hak kazanmış olduğunu, verilen karar gereğince dava konusu 1802 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, Mahalli İskan Komisyonunun 06/04/2012 tarih ve 2012/242 sayılı kararı ile hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek 1802 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, herhangi bir savunma getirmemişlerdir. Mahkemece, 5543 sayılı yasanın 6495 sayılı yasa ile eklenen geçici 7/3 fıkrasında mülga 2510 sayılı yasaya göre hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam eder hükmü gereğince, yine hak sahipliğinin iptali kararı verilmişse de, davalının sigorta kaydının bulunmasının yerleşik hayata geçtiğinin kanıtı olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

        Davalılar, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereği hak sahipliklerinin kayıtsız şartsız devam edeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereğince 2510 sayılı yasa döneminde hak sahibi olanların herhangi bir koşul aranmadan hak sahipliklerinin devam edeceği, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp , düşünüldü....

          ve temizlik kovasının davacının tescilli markasındaki sopalı yer paspasları ile benzer olduğu, davalının bu emtialar yönünden tescile dayalı önceki hak sahipliğinin mevcut olmadığı gibi tescilsiz kullanıma dayalı gerçek hak sahipliğinin de söz konusu olmayıp kullanımının davacı marka hakkını ihlal eder nitelikte olduğu, ancak aradan geçen bunca süre sonra dava açmanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olacağı ve sessiz kalma suretiyle hak kaybının gerçekleştiği anlaşılmakla, marka haklarına tecavüz veya haksız rekabetin koşulları oluşmadığından davacının davasının tüm talepler yönünden reddi gerekmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılındaki deprem sonrası evi yıkılan davalıya çekişme konusu 202 ada 1 parselde kayıtlı 11 nolu bağımsız bölümün tahsis edildiğini, davalının eşi ile müşterek sağlam ikinci konutunun bulunduğunun tespit edilmesi neticesinde 20.09.2010 tarihinde davalının hak sahipliğinin iptal edildiğini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı tarafından, hak sahipliğinin iptaline ilişkin idari işleme karşı açılan davanın redle sonuçlandığı, davalı adına tescile esas idari işlemin iptaline ilişkin karar nedeniyle tescilin dayanaksız kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılında meydana gelen depremler sonrası 22 parsel sayılı taşınmazda davalının payı nedeniyle bakanlıkça yaptırılan kalıcı konutlardan 1 parsel, F1-1 Blok 8 nolu bağımsız bölümün adı geçene verildiğini, ancak davalının payını depremden önce sattığının anlaşılması üzerine hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek, 8 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının hak sahipliğinin iptaline dair işleme karşı açılan davanın reddedilerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü....

                Diğer yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır. Öte yandan, alınan , işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir....

                  Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyecektir. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesildiği durumlarda, davacının ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirdiği ve Kurumun Kanun'dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu