un markayı 04/02/1985 senesinden beri tescilli hak ile kullanıldığını, 20 yıllık zilyet olduğunu ve markada tescilin yanı sıra tescilsiz kullanıma yönelikte hak sahibi olduğunu, markanın 30 yıllık tescilli marka olduğunu davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafın marka üzerinde miras bırakılma sebebi ile hak iddia ettiklerini, ayrıca markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkinini talep ettiklerini, bu iki davanın birlikte görülmemesi gerektiğini, davacıların hak sahibi olduklarını ispatlayan hiçbir delilleri olmadığını, ... Limited Şirketi'nin 1995 senesinde kurulduğunu, ...'un %70, ...'un %30 hissedar olduğunu, bu durumun davacı tarafa anlatıldığını, davacıların murisi ...'un, ... markası ya da ... Ticaret Limited Şirketinde hak sahibi olmadığını, müvekkilinin markayı kullanarak tanınmış hale getirdiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir....
Komisyonu’nun 09.08.2002 tarih ve 166 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 635 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...'ın ebeveyni ile birlikte topraklandırıldığı halde yeniden hak sahibi yapıldığının tespit edilmesi ve...kaydının bulunması nedeni ile Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 266 no’lu kararı ile 09.08.2002 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini istemiştir. Davalılar, Mahalli ... Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 266 no’lu iptal kararının iptaline ilişkin idari yargıda açılan davanın sürdüğünü, eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 5543 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile başvuran davalıların, Mahalli İskan Komisyonu’nun 24.08.1995 tarih ve 101 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu 4106 ada 16 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün davalılar adına tescil edildiğini, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı müfettişlerince davalı ...’ın hak sahipliğine müracaat tarihinden ve hak sahipliği kararı alınmadan önce sigorta kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Mahalli İskan Komisyonu’nun 13.12.2011 tarih ve 2011/15 no’lu kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek dava konusu 4106 ada 16 parseldeki 25 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir....
Bu itibarla; davalı ...’ya yapılan tebligat usulsüz olduğundan, davalının mernis adresi araştırıldıktan sonra gerekçeli kararın ve temyiz başvuru dilekçesinin davalı ...’ya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek temyiz süresi beklendikten sonra dosyanın temyiz incelemesine esas olmak üzere gönderilmesi, 2-Temyiz incelemesine esas olmak üzere, Mahalli İskan Komisyonu’nun 12.08.1992 tarih ve 74 sayılı kararı ile tarımsal iskan edilmek üzere davalıların hak sahibi sayılmalarına karar verildiği,daha sonra yine Mahalli iskan komisyonunun 27.04.2012 tarih ve 2012/303 sayılı kararı ile bu hak sahipliğinin iptaline karar verildiği anlaşılmakla, davalılardan sorularak söz konusu hak sahipliğinin iptaline ilişkin karara karşı idari yargıda iptal davası açılıp açılmadığının tespit edilmesi Geri çevirme ile istenilen hususların yerine getirilip getirilmediğinin mahkemece hakimince bizzat denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle...
Davalı vekili, davacıların dava konusu olayda 3. kişi olarak kabul edilemeyeceğini, murislerinin olayda tam kusurlu olmasından dolayı davacıların bu davasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, olayda kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacılara SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; davacı eş ... için 124.339,24 TL, Davacı anne ... için 21.769,71 TL, Davacı baba ...........için 18.931,69 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 340,00 TL defin masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....
Eldeki davada, dava konusu iş kazası nedeniyle alınan 24.03.2015 tarihli kusur raporunda işveren ... %70, şirket mesul müdürü ... %10 ve ölen sigortalı .........%20 kusurlu bulunmuş, 13.07.2015 tarihli kusur raporunda ise tüzel kişi işveren %80, ölen sigortalı .......... %20 kusurlu bulunmuş, ceza davasında da şirket mesul müdürü ... ve ölen sigortalı ........ asli kusurlu bulunmuş, işveren ... kusursuz bulunmuştur. Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KAYIT DÜZELTİM İSTEMLİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanları "...oğlu ...ın kayden paydaşı olduğu 109 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında adının "...", olarak yer aldığını soyadının ise yer almadığını, gerçekte murislerinin nüfus kaydında adının " ...", soyadının "..." olduğunu ileri sürerek, anılan taşınmazın tapu kaydında yanlış ve eksik yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
DAVA KONUSU : İş (Aylık Bağlamaya Esas Göstergenin Belirlenmesi İstemli) KARAR : GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; davacılar murisi Mehmet Ürek'in Geçici Köy Korucusu iken 13/04/1993 tarihinde yaşamını yitirdiğini ve hak sahiplerine 2330 sayılı yasa uyarınca nakdi tazminat ödenip ayrıca aylık bağlandığını, aylıklar Eylül 2011 tarihine kadar ödenmekte iken, murisin geçici köy korucusu olmadan önce Bağ-Kur sigortalısı olduğunun belirlenmesi ve murislerinin primleri ödeyerek Bağ-Kur dan ölüm aylığı istemeleri üzerine kurumun Bağ-Kur dan aylık bağladığını, 2330 sayılı yasa gereği aldıkları aylıkları iptal ettiğini, aylığın da düştüğünü, alınan aylıkların adına borç kaydedildiğini, oysa murisin geçici köy korucusu iken Bağ-Kur'lu olamayacağını belirterek, 2330 sayılı kanuna göre almakta oldukları aylığın kesilmesi, Bağ-Kur'dan aylık bağlanması ve 2330 sayılı yasa kapsamında ödenen aylıkların borç çıkarılması işleminin iptaline, davacılara 2330 sayılı...
Dairemizin görev alanı HSK'nun 01/09/2022 tarihli kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. 01/09/2022 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince " TMK'nın 981 vd maddelerinde düzenlenen, yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin görev alanındadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü düzenleyen 01/09/2022 tarihli kararı ve davanın açıklanan niteliği gereğince istinaf başvurusunu inceleme görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine ait olduğundan ve iş bölümü kararı gereğince dairemiz açıkça görevli olmadığından iş bölümü yönünden görevli 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6....