Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu (4857 sayılı İş Kanunu'nun mülga 77. maddesi) ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir....

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle davacının kazasının tespiti için kuruma 13.11.2013 tarihli dilekçeyle başvuru yaptığı halde kurum tarafından talebin reddine karar verilmiş olması, kazasının tespitine yönelik kesinleşmiş mahkeme kararı bulunması, olayın kazası olarak tespiti nedeniyle talep edilen cenaze ödeneğine de hükmedilmesi gereği karşısında ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....

    maddesi olup kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler....

      Yukarıdaki bilgiler ışığı altında; dava dosyası içerisinde yer alan sigorta ve müfettişi raporlarıyla, kazası sonucu ölen sigortalının eşi M.... İ......'ın ifadeleri de dikkate alınarak; eş M......'nin ifadesinde geçen yetki devrine ilişkin 22.04.2003 tarih ve ...... no'lu imza sirküleri ile davalı işveren Şirkete ait ticari sicil kayıtları usulen celbedilerek, Şirket ortağı M...... ile sigortalı M..... arasındaki temsilin kapsamı araştırılmalı, kazasına maruz kalan sigortalı M......İ......'ın işyerindeki hukuki statüsü(işveren vekilliği vs.) açıkça belirlenmeli; bu belirleme yapıldıktan sonra kazasının oluşumunda işverenin kusur oran ve aidiyetinin belirlenmesi yönünden yeniden kusur raporu alınarak varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Öte yandan, hükme esas alınan 04.03.2003 günlü kusur raporuyla, kazasının oluşumunda %100 kusur sigortalı M..... İ.....'...

        Dava; davacı sigortalının kazasından sürekli göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacının 28/05/2008 tarihinde geçirdiği kazası sonucu % 36,2 oranında sürekli göremezliğinin bulunduğu ve kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının % 20 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. İş kazası tarihinde geçerli olan Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2. ve aynı yöndeki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1. maddelerine göre eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi uygulanır....

        İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davaya konu kazasının ... ili sınırları içerisinde gerçekleştiğini, ilk derece mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 07.10.2019 tarihinde kazası geçirerek yaralandığını, malul kaldığını, müvekkilinin yaralanmasında davalının kusurlu olduğunu, kazanın gerekli tedbir ve denetimin yapılmaması sonucu meydana geldiğini, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından düzenlenen 28.05.2021 tarihli inceleme raporu ile kazasının oluşumunda davalının kusurlu bulunduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Dava konusu kazası ... Karadeniz ... ilçesinde meydana gelmiş ise de; Karadeniz ...'nin ... İş Mahkemeleri yargı alanı sınırı içinde olmadığı, bu nedenle ...'...

          Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir....

            Mahkemece hükme esas alınan 11/02/2016 tarihli maden mühendisi - güvenliği uzmanı bilirkişi raporunda; TTK nın %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. İş kazasının ve buna yol açan nedenlerin tespiti için bunu belirleyecek bilirkişinin de konunun uzmanı olması zorunludur. Hükme dayanak alınan kusur bilirkişi raporu 1 Maden Mühendisi- güvenliği uzmanı tarafından düzenlenmiştir. Oysa olayda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için kazasının meydana gelmesindeki kusur durumunun; 3 işçi güvenliği ve güvenliği uzmanı ile oluşturulacak bir bilirkişi kurulu tarafından düzenlenecek raporla belirlenmesi gereklidir. Yapılacak , yukarıda açıklandığı şekilde oluşturulacak bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin rapor almak, sonucuna göre karar vermekten ibarettir ....

              Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç günü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir....

              İşveren işçilerin sağlığını koruma ve güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan T1na karşı rücûan sorumludur. İş kazasının meydana gelmesinde kusurlu olanlar davacı Kurumun rücû alacağından kusurları karşılığı sorumludur. Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinde; “her İşveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktaydı. Anılan madde, 30/06/2012 tarih ve 28339 sayılı R.G.'...

              UYAP Entegrasyonu