Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, davalı ... ... ile kardeş olduklarını, davalıya vekalet vermek için notere gittiğini, noterde belgeleri imzaladığını, bilahare öğrendiğine göre imzaladığı belgenin vekaletname olmayıp gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğunu, satış yapmadığını, para almadığını, bu belgenin hata ve hile ile imzalattırıldığını ileri sürerek gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiş, birleşen dava ile de aynı sözleşmenin iptalini istemiştir. Davalılar cevap vermemiş, duruşmalara katılmamışlardır. Mahkemece, her iki davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından tem yiz edilmiştir. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin bu davadan önce davalı ... ... tarafından ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/667 esas sayılı dosyasıyla, 25.04.2005 tarihinde davacı aleyhine satış vaadi sözleşmesine dayanarak tescil davası açılmıştır....

    Dosya içerisinde bulunan 09.03.1976, 24.02.1976 ve 03.05.1977 tarihli satış vaadi sözleşmeleri ise elbirliği ortakları olan davacı ve davalılar ..., ... , ..., ... arasında yapılmıştır. Elbirliği ortağı olan diğer davalı ... ise bu satış vaadi sözleşmelerinde taraf değildir. Hal böyle olunca satış vaadi sözleşmelerinin ifa olanağı bulunduğundan davalı ... dışındaki satış vaadi borçluları davalılar ..., ..., ..., ... yönünden istemin kabulü gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu eski 657 parsel yeni 384 ada 39 parsel sayılı taşınmazda davalılar ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın kabulüne, davacı ile ... arasında 657 ve 90 parseller için yapılan satış vaadi sözleşmeleri yönünden davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

      Birleştirilen davada davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde, davaya konu satış vaadi sözleşmesinde satış vaat edenlerden ... öldüğünden terekesine temsilci atanması ve temsilci aracılığıyla davaya devam edilmesi gerektiğini, husumetin hatalı yöneltildiğini, satış vaadi sözleşmesinin bedelsiz olup özünde bağış niteliğinde olduğunu, satış vaadi sözleşmesinden sonra bu satış vaadi sözleşmesi nedeniyle pay devrinin yapılması karşısında sözleşmenin hükümsüz hale geldiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, asıl davada davacı- karşı davalı ... tarafından açılan davanın kabulüyle, 2830 ada 94 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına olan 126/516 paydan 33/516 payın, ... adına olan 126/516 paydan 33/516 payın tapularının iptali ile iptal edilen 66/516 payın davacı ... adına tapuya tesciline, davalı- karşı davacılar ......

        Noterliğinden tanzim edilen 18.09.1987 tarih 60868 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edildiğini, müvekkilinin bir müddet sonra bahse konu taşınmazların davalıların murisleri tarafından daha önce 14.05.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile ana dosyanın davacılarına satışını vaad ettiklerini öğrendiklerini beyanla 14/05/1980 tarih 22148 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin iptaline, müvekkilinin yaptığı satış vaadi sözleşmesine göre davalılar hissesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Hüküm davalı tarafından satış vaadi sözleşmesine konu olmayan ve muris annesi ...'den intikal eden payın da iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek temyiz edilmiştir. Kaynağını Borçlar Kanunu'nun 22.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu'nun 213.maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanununun 89.madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 706. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini istiyebilir. Davacı, 15.3.1993 tarihli biçimine uygun düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesine dayanmıştır....

            Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle yapılan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu ... Noterliğinin 15.09.1983 tarihli ve 8621 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi davacı ile davalıların murisi arasında yapılmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı ilgili tapu sicil müdürlüğünden temin edilmeden gerekçede belirtildiği şekilde elbirliği mülkiyetinin devam edip etmediği ve bu kapsamda satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunup bulunmadığı görülmeden karar verilmesi eksik araştırmaya dayalı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Ayrıca davacı tapu iptali ve tescil talebi yanında tazminat talebinde de bulunduğundan bu hususta bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiş, hükmün yazılı nedenlerle bozulması gerekmiştir....

              Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 1009.maddesi uyarınca tapuya şerh edilecek kişisel haklar arasında satış vaadi sayılmıştır. Dava konusu taşınmazın kaydının şerhlerle ilgili sütununda davalı ... lehine “4.giriş 5.katta dubleks meskenin tamamı ... oğlu ... lehine satış vaadi” şeklinde kayıt mevcuttur. Anılan şerh 28.5.2001 tarihinde 4.giriş 5.kattaki bağımsız bölümün ... tarafından 15.12.2000 tarihinde noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satışının vaad edilmesinden sonra ...’nin talebi üzerine taşınmaz arsa niteliğinde kayıtlı iken tescil edilmiştir. Taşınmazda kat mülkiyetine geçirilirken satış vaadi şerhi Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından tüm bağımsız bölümlere taşınmıştır. Daha sonra satış vaadine konu taşınmaz hükmen ... adına tescil edilmiştir. Mahkemece de şerhin bu nedenlerle işlevsiz kaldığı gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Bu kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalardan sonra, tarafların temyiz nedenlerine gelince; 1- Davalı ......

                Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki satış bedelinin davacı tarafından davalıya ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213.maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706 (önceki Medeni Kanun 634) ve Noterlik Kanununun 89.madde hükümleri uyarınca noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716 (önceki Medeni Kanun 642) maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini istiyebilir....

                  Asliye Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali Uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili için girilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemenin nitelemesi de bu yöndedir. Alacağın kira sözleşmesi ile bir ilgisi yoktur. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında olup, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2011 tarih ve 2012/1 sayılı kararı uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine aittir. Ne varki daha önce 14 Hukuk Dairesi tarafından da görevsizlik kararı verildiğinden, görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın görevli Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine, 08.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Davalıların murisi dava konusu 26.04.1972 tarihli, 87 sayılı tapu kaydındaki payını 04.12.1978 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 70.000 TL bedelle satmayı vaat etmiştir. genel vekaletname ile satış vaadi sözleşmesi ile satın aldıkları taşınmazı adlarına intikal ettirmesi ve bu taşınmazı dilediği kişiye satması için vekil tayin etmişlerdir. se almış olduğu bu yetkiyi 26.08.1994 tarihli vekaletname ile devretmiştir. mirasçılarına vekaleten Hamdi Kilim, 17.04.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 26.04.1972 tarihli, 87 sayılı tapu kaydındaki hisselerinin tamamını 20.000.000 TL bedelle davacı ...'e satmayı vaadetmiştir. Dolayısıyla davacılar yararına satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil koşulları gerçekleştiğinden, imar uygulaması nedeniyle imar parsellerinin ipotekle yükümlü olarak yüzölçümlerinin artırılması imkanından satış vaadi sözleşmesinin alacaklısının da yararlanması gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu